Önce milli takım: Bu gece, Almanya önünde "final arayacak olan" Milli Takımımıza başarılar dilerim. Onca sakata ve cezalı oyuncuya rağmen, bütün dünyaya hâlâ "acaba" dedirtebiliyorsak, demek ki, bütün "namüsait" şartlara rağmen "Almanya'yı elemek ve finale çıkmak şansımız var" demektir, üstelik "çok üstün bir moral" ile!.. Fatih Terim ve talebeleri, "böyle" bir sınavda 70 milyon Türk ile beraber, belki de "70 milyondan çok fazla dünya milletlerinin de destek ve arzusunu içlerinde hissederek" oynayacaklardır; işte en büyük ve etkili silâhımız!.. Hadi çocuklar; çok güzel ve inanılmaz şeyler yaptınız, bu defa da neden olmasın?.. *** Eren Talu'yu tanımam, zaman zaman sadece adını duyarım. Yıllar önce, Bodrum Türkbükü'nde "yakın bir arkadaşıma misafir iken", karşı sırtta "art arda sıralanmış" ve "beyaz boyalı koca birer konteynere benzeyen" villaları "kimin yaptığını" sormuştum; "Eren Talu" demişlerdi!.. Bir gece Türkbükü sahilinde bir barın önünde ve daracık caddenin ortasında 3-4 bayanın ortasında beyaz uzun şort ve önü iliklenmemiş, çıplak vücudunu gösteren aynı bezden bluzu ile müziğe kendini kaptırarak salınıp duran adamın "kim" olduğunu sorduğumda da "İşte Eren Talu bu" demişlerdi. Doğrusu yaptığı villalara da, caddenin ortasında dans eden adama da pek sempati duyamamıştım. Ama, şimdi, "gerçekler ortaya çıkana kadar" ondan yanayım ve ona "kötü", hem de "çok kötü bir oyun oynamaya çalışıldığından" şüphe ediyorum!.. "Birileri", galiba, türlü çeşitli engellemeler yaparak, "kapalı kapılar ardında pazarlıklara oturarak" Aslantepe Stadı işini "onun elinden almak istiyorlar!.." Deniyor ki; "yeni ihâle" sonrasında, "ihâle dosyaları", Eren Talu'nun yazıhanesinden, "eskiden her evde olan ve bugün pek olmayan" bir odaya taşınacakmış; "yeni ihâle" konusunda duyduğum "şifre" bu sözde yatıyormuş!.. "Duyduklarıma", yani "hazırlanan ve sahneye konmaya çalışılan" oyuna inanmamıştım; ne zaman ki Galatasaray Başkanı Adnan Polat, Divan Kurulu'nda çıkıp "Eren Talu'ya veryansın etti"; kendi kendime dedim ki; "İşin içinde galiba bir iş var!.." Eren Talu'nun "şaşkın ve üzgün" açıklamalarını, "Anlamıyorum, birileri bir şeyler yapmaya çalışıyor, neden yapıyorlar, neler oluyor, konuşmak da istemiyorum" şeklindeki yakınmalarını gazetelerde okuyunca, bu dünyanın ne kadar "acımasız olduğunu" bir defa daha anladım!.. Talu'yu "İnşaatı geciktirdin" diyerek "göz göre göre süpürmek mi istiyorlar"; hem de "yanlış çıkan zemin etüdünün projeyi büyük ölçüde değiştirdiği ve bu durumun gecikmenin ana sebebi olduğu" biline biline!.. Onun "Yetiştireceğim" feryatlarını dinleyen yok!.. TOKİ Başkanı, "Gecikmeyi temmuz sonuna kadar telâfi edemezse, ihaleyi yeniler, işimize devam ederiz" diyor!.. Diyor ama, "Türkiye bir hukuk devleti ise" edemez!.. Herkes bilmeli ki, Eren Talu, "inşaat sürecinin mücbir sebeplerden dolayı geciktiğini belgeleyecek olursa", gider mahkemeye "inşaata tedbir koydurur" ve "bu tip mahkemelerin de bitiş süreci en az 3-4 yılı alır!.." Ve de, "ihaleyi başkasına verdirmek isteyenler" varsa (ki, var olduğu kulaklara fısıldanıyor), bu enkazın altında kalır!.. Ey Galatasaray yazar çizerleri, ey Galatasaray muhabirleri, "Bu sisler arasında sahneye konmak istendiği" söylenen senaryodan haberiniz yok mu, duymadınız mı; neden dönüp bakmıyor, "Neler oluyor" diye araştırmıyor ve "gerçekleri" ortaya çıkarmıyorsunuz?.. Eren Talu haklı mı, haksız mı; bunu bulmak o kadar zor iş mi?.. Asıl soru: Bunlar, "600 kilometre öteden" benim işim mi?..