Atalay'ın yanlışı!..

A -
A +

Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay, "bu göreve gelmeden" meslektaşımızdı!. "Göreve getirilmesini memnuniyetle karşılarken", memnuniyet sebepleri arasında "bu husus" da vardı!. Zira, "o makamlarda oturmak" ve hele hele "başarılı olmak" için, sadece "yönetim ve spor konusunda bilgi sahibi olmak" yetmiyor, her gün "ayrı gazeteleri", normal gazetelerdeki 5-6 sayfalık yeri ve TV ekranlarında aldığı büyük süreler ile adeta "medyada ayrı bir derebeylik kuran" ve milyonları etkileyen "spor medyasını" da iyi bilmek ve onunla "iyi ilişkiler kurmak" gerekiyordu!. İşte bu bakımdan da Mehmet Atalay avantajlıydı!. Ne var ki, bir süre geçince gördük ki, Atalay "bu avantajı kullanamadığı gibi", aksine hızla kaybetmeye de başladı. Mehmet Yurdadön - Elvan - Elvan'ın Hocası olayı, tam bir fiyasko idi!. Ve Yurdadön, "kendisi ile beraber" Genel Müdür Atalay'ı da "kuyuya çekti!." Hâlâ da çekmeye devam ediyor ve Genel Müdür Atalay'a, kamuoyundaki, spor medyasındaki ve hele hele atletizmseverler arasındaki "sempatisini" kaybettirmeye azmetmiş görünüyor!. Genel Müdür'e çok yanlış bilgiler vermiş ve onu "çok yanlış yönlendirmiş!." Elvan'ın Hocası'nın "iyi bir hoca olmadığını", aslında Elvan'ın "başka bir hocanın elinde çok daha iyi gelişme göstereceğini" anlatmış... Bu iddia ve şartlandırma, "atletizm adına utanç vericidir!." Elvan'ın hocası Ertan Hatipoğlu ile çalışmaya başladığı günlerden bugüne gösterdiği "kronometrik" gelişmeyi, Cüneyt Koryürek ağabeyimiz yazdığında gözlerime inanamadım!. Böyle bir gelişmeyi, ancak "dünya çapındaki antrenörler" sağlayabilirdi; tabii öğrencilerinde "bu gelişmeyi sağlayacak" yetenek ve güç varsa... Evet... Ertan Hoca'da bunu sağlayacak bilgi, Yücel Kop'un "kıskançlık içinde", üstelik vicdanı hiç sızlamadan "sıradan bir atlet" dediği Elvan'da da "Dünya Şampiyonaları'ndan, Olimpiyat'lardan, Avrupa Şampiyonaları'ndan madalya getirecek", rekorları alt üst edecek "yetenek ve güç vardı!." Bu çıkmazı hazırlayan, bu "çok olumsuz tabloyu" Mehmet Atalay'ın arkasına saklanarak ortaya koyan Mehmet Yurdadön, neden cesaretle spor medyasının önüne çıkamıyor ve "zihinlere yerleşen bunca soruya" cevaplar veremiyor? Neden Elvan'ın Hocası'na verdirdiği "10 aylık cezanın, 3 aya indirilmesinin" hesabını veremiyor? "Olimpiyat'a gidecek iki antrenörü seçme hakkı bende, henüz belirlemedim" sözünün altında ne yatıyor? Herkesin "dehşet verici" bulacağı bir soruyu da artık sormanın zamanı geldi: Neden, Ertan Hoca'nın "diplomalarının muadiliyetinin olup olmadığının araştırılması" konusunu ısrarla ve inatla kurcalıyor? Elvan'ı ve Hocası'nı "atletizm pistlerinde yenememenin acısını", başka kulvarlar da mı çıkarmaya çalışıyor? Genel Müdür Atalay'ın, tezelden "Yurdadön'ün sırtına yüklediği yanlış yükten kurtulması" gerek!. Bunca zamandır "federasyon başkanlığı yapan" ama Süreyya'nın yanında "reklamını yapmaktan başka da pek fazla bir şeyler yapamayan" bir federasyon başkanı, bilmiyorum, "spordaki herkese aynı uzaklıkta ve aynı yakınlıkta olması gereken" Mehmet Atalay tarafından daha ne kadar "korunacak ve kollanacak?" Bir atletin hocası için, Genel Müdür'e "ya o ya ben" diyecek kadar meselelere "küçük bir pencereden bakan" ve Genel Müdürü de "o pencereden baktırmaya çalışan" bir federasyon başkanı ile, Türk atletizmi nereye kadar gidebilir? Bakın işler nereye kadar sıçradı; Cüneyt Ağabey'in yazısından öğreniyorum ki, Atletizm Federasyonu'nda büyük "parasal yolsuzluk" iddiaları varmış ve Yurdadön "Doğal şeyler bunlar" diyormuş... AKP iktidarı "yolsuzlukların üzerine gidecek, yolsuzluğa savaş açacak", onun iktidarı zamanında bir federasyon başkanı "yolsuzluk iddialarına karşı" çıkıp diyecek ki: "Doğal şeyler bunlar!.." Olacak şey mi? Elbette Yurdadön'ün bu sözleri "yolsuzluk" için söylemediğini, söylemeyeceğini biliyorum. Onun kastettiği "böyle iddiaların ortaya atılmasının doğal olması!." Yooo... Sayın başkan... Bu şekli ile bile "verdiğin cevap doğal değil!." "Yolsuzluk iddiaları" ile ilgili sorulara verilecek cevap; "belgeleriyle, bilgileriyle yolsuzluğun olmadığının ortaya konmasıdır!." Bunu yapmadın mı, hem federasyonunu, hem de "seni o koltukta tutan" genel müdürlüğünü "zan altında bırakırsın!." Yurdadön konusunda "diş macunu tüpünden çıkmıştır" ve artık o tüpe yeniden, "ama eskisi gibi" konulamaz!.. Genel Müdür Atalay'ın meseleye bir de bu yönüyle bakması ve bugüne kadarki tutumunu yeniden gözden geçirmesi gerek!. Hem genel müdürlüğü, hem de Türk sporu ve atletizmi için!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.