Aysal'ın aynaları!..

Ziya Paşa der ki; "Ayinesi iştir, kişinin lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde!.."

Ne var ki, eğer Ziya Paşa, bugün yaşasa ve İş adamı / Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'ı tanısaydı, ya "bu beyti yazmaz" ya da "ille de yazacaksa", şöyle yazardı:

"Ayineleri  işlerdir, kişinin lâflarına bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı, eserlerinde!.."

Zira, Ziya Paşamız, Aysal'a "İş adamı aynasından" baktığında, "başka" bir "rütbe-i aklı, eserinde", "Galatasaray Başkanı aynasından" baktığında ise "bambaşka" bir "rütbe-i aklı, eserinde" görür, "aradaki muazzam farkı fark edince" de, şaşkına dönerdi!..

İşte, çarşamba günü yapılan Galatasaray Divan Kurulu Toplantısı'nda "çok divan üyesi", Ziya Paşa olamadıkları ve de "Ziya Paşa'nın orta okul, lise kitaplarını okuduklarından beri bildikleri" bu herkese derslik "enfes" beytini hatırlamadıkları için, "Aysal'ın birbiriyle çelişen iki aynasını bir yana bırakarak" sadece "lâflarına bakmışlar", dahası, "Galatasaray Başkanı'nın lâflarına değil, aynalarında görünen eserlerine bakanlardan" bir Divan Kurulu Üyesi'ni, "seçim sözü" ettiği için, Divan Kurulu Başkanı'na "söz yaka paçası içinde" kürsüden indirtmişlerdir!..

Hem de, Hayri Kozak gibi bir duayenin, bir uzmanın, bir Galatasaray sevdalısı Divan Kurulu Üyesi'nin, "her defasında olduğu gibi", bu defa da "çok açık" ve "anlaşılması kolay" açıklamalarını, uyarılarını dinledikleri hâlde!..

Gazete haberlerinden ve toplantıya katılan bazı dostlarımdan toparlayabildiğim kadarı ile, ne yazık ki, "kürsüye müdahalelerle sözlü yaka paça olayını başlatan" Başkan Yardımcısı Ümit Özdemir, Kozak'ın "üzerinde durduğu" ve "uyardığı gerçekler" konusunda Divan'a "tatmin edici cevaplar verme" yerine, "yapılacak, edilecek" gibi "cek'li, cak'lı" cümlelerle büyüklere masallar anlatmaya devam etmiştir.

Bu da yetmezmiş gibi, "bugünün büyük problemlerinin neredeyse bütün sorumluluğunu", üstelik "Yargıtay tarafından ibra edilmeme kararının iptal edildiğini" bildiği hâlde, "ibra edilmeyen yönetim" diyerek nitelendirdiği "kendilerinden önceki" yönetime ciro etmiş, Divan Kurulu'nun sayın üyeleri de "bu açıklamaları" sessizce dinlemiş, hatta bazıları alkışlamıştır!..

Pazar günkü Mâli Genel Kurul, işte "bu hava içinde" toplanıyor!..

Borçlar, "Vergi borçları şokları", UEFA'nın "Mâli Fair Play baskısı" Galatasaray'ın üzerinde "kara bulutlar" gibi yoğunlaşırken, gazetelerde bir de "gayrı menkul satışlarını gündemin başına geçirecek" bir mektup haberi yer almaz mı?..

"Gayrimenkul satmayacağız" diyerek bugünlere gelen ve bunu Çarşamba günkü Divan toplantısında Ümit Özdemir'in ağzı ile "bir defa daha" teyit eden Galatasaray Başkanı ve yönetimine karşılık, gazete haberleri "eğer doğru ise", Galatasaray yönetimi "Gayrı menkulleri projelendirerek (her ne demekse) satma yetkisi almaya hazırlanıyor"; Galatasaray Başkanı Aysal'ın üyelere gönderdiği öne sürülen mektup "böyle" imiş ve de "bu yetkiyi alabilmek için" bir "şart" konuluyormuş; "Satışlardan elde edilecek para borç ödemeye kullanılmayacak!.."

İyi de, "Mesela" diyorum; "UEFA'nın Mâli Fair Play kılıcı inmek üzere olduğunda" ya da "buna benzer bir zorunluluk" ortaya çıktığında, ne olacak?..

UEFA'nın "Galatasaray'ı Avrupa Kupaları'na almama  kararı vermesi" göze alınacak ve böyle bir karar sineye çekilecek mi, yoksa "bu kararın verilmemesi için, gayrı menkullerden gelen paraya dokunulacak" mı?..

Galatasaraylılar iyi düşünün; "seçimden söz eden" bir Divan üyesi, hem de Divan Kurulu'nda, "dövülmekten beter ediliyorsa", Galatasaray "nereye ve neden götürülüyor?.."

"Nasıl olsa başka aday çıkmaz" deniyorsa, bu öfke, bu sinir, bu tutum ve de "Seçimi bir yana bıraktım, sözünden bile kaçmak" niye?..

Ziya Paşa'ya nazire yapalım mı; "Ayînesi iştir, kişinin lâfa bakılmaz / Başkanın görünür rütbe-i aklı, kulübünde!.."

İşte Aysal'ın "idari ve mâli aynalarındaki son görüntüler" böyle; daha "spor aynasına bakmadık" bile!..