Aziz Yıldırım'a özendi!..

A -
A +

Galatasaray başkanları ile Fenerbahçe başkanlarını "ayıran" ve herkes tarafından görülen, anlaşılan bir çizgi vardır; sarı-lacivertli başkanların "yönetim anlayış ve şablonları başka", sarı-kırmızılı başkanların "yönetim anlayış ve şablonları" çok başkadır!.. Ve, bilinen, görünen odur ki, "genelde" tasvip gören, saygı gören, "örnek gösterilen" ve beğenilen, hatta sportif alanlarda "ne kadar başarısız olurlarsa olsunlar" Galatasaray başkanlarının "yönetim anlayışları ve şablonlarıdır!.." "Benden eskiyi" elbette bilemem (onu da tahmin edebiliyorum), 50 yıllık spor yazarlığı ve gazetecilik dönemimde "bir Fenerbahçe başkanını örnek alarak, ona benzemeye çalışan" bir Galatasaray başkanına rastlamadım!.. Pardon, rastlamamıştım; taaa ki, Özhan Canaydın'ın bugününe kadar!.. Özhan Canaydın, "Galatasaray'da bir ilki gerçekleştirdi", Aziz Başkan'a "çok ama çok özendiğini gösterdi"; onu örnek almaya başladı; "bir Galatasaray Başkanı'nın yapmayacağı, yapmaması gereken gösterileri yapmaya" ve üstelik bunları "şu veya bu şekilde medyaya sızdırmaya", medyada çıkan haberlere ve bunlara dayalı yorumlara da "sesini çıkarmayarak" onay vermeye, kısacası "başkancılık oynayarak" kendini gösterme, camiaya kabul ettirme çabalarına girişti; bravooo!.. Yalnız "arada" çok ama çok büyük bir fark var: Aziz Yıldırım, Fenerbahçe'de "büyük işler yapan" bir başkan oldu, Fenerbahçe'nin "geleceğini garanti altına alan" önemli atılımlar yaptı, kulübünün çehresini ve talihini değiştirdi; Özhan Canaydın ise, "hiç bir şey yapmayan, yapamayan" bir başkan olarak hâlâ ve "sadece" lâf üretiyor!.. Galatasaray camiası, Özhan Canaydın'ın "Galatasaray başkanlığı çizgisini değiştirme" gafletine son verecek "ciddi" gayreti hemen göstermelidir; "Galatasaray Divan Kurulu" ve "Galatasaray büyükleri" Özhan Canaydın 'a "Ne yapıyorsun, kendine gel" demelidir!.. "Galatasaray Yönetim Kurulu Üyeleri", başta Adnan Polat olmak üzere, Özhan Canaydın'a derhal "Fenerbahçe Başkanı, Fenerbahçe başkanıdır, onun pilâv yiyişi başka, Galatasaray Başkanı, Galatasaray Başkanı'dır, onun pilâv yiyişi başkadır ve öyle de kalmalıdır" demeli, diyebilmelidir!.. Galatasaray Başkanı "kendisine saygı duyulmasını" istiyorsa, Galatasaray camiasına, Galatasaray Yönetimi'ne, Galatasaray Yönetim Kurulu Üyelerine, Galatasaray taraftarına, Galatasaray seyircisine, Galatasaray yazar - çizerlerine ve asıl önemlisi "Galatasaray'ın başkanlık çizgisine" saygı göstermek durumunda ve zorundadır!.. Galatasaray Başkanı, "Ben Galatasaray'ım, istediğimi yaparım" diyemez!.. Galatasaray Başkanı, kulübün maaşlı teknik direktörüne "zemini de, zamanı da değilken", sadece ve sadece "başkancılık oynama hevesine kapılıp", hocalarına, geçen yılki "boykot haftasında olanlardan dolayı" hiç ama hiç "güvenleri kalmamış ", onu sevmeyen, üstelik "onu saymadıklarını" da hatta sahadaki sözleriyle, hareketleriyle ortaya koyarak, ne yazık ve ayıp ki, bunu da "herkese gösteren" futbolcuları toplayıp, onlara "Kimseye güvenmeyin, ben hocanın arkasındayım" nutukları atma gösterisine çıkamaz!.. "Bu yapılacaksa", kulübün "bu işle görevli, bu konuda yetkili" yöneticileri vardır; onlar yapar!.. "Eğer onlar yapamıyorsa" ya da "onlara güvenilmiyorsa", onlar değiştirilir, yapacaklar gelir, "güvenilecekler" gelir!.. Galatasaray Başkanı, "futbolcuları tehdit etmez!.." Galatasaray Başkanı, "futbol şubesinden sorumlu yöneticileri", futbolcuların, medyanın ve kamuoyunun önünde küçük düşürmez!.. Galatasaray Başkanı'nın, tabii eğer teknik direktörün gerçekten arkasında ise, ona güveniyorsa, hemen ve öncelikle yapacağı tek şey vardır; hocalarına "böylesine çirkin sözler söyleyen, tavırlar koyan" futbolculara "en ağır cezaların verilmesini" sağlamak!.. Ve bu sözleri, bu tavırları "yiyip yutan", bu futbolcuları takıma koymaya devam eden hocadan da hesap sormak!.. Galatasaray'ın çizgisi budur ve Galatasaray Başkanı'nın da "bu çizgiyi", hatta "şampiyonluk pahasına" muhafaza etmesi şarttır!.. Sevgili Adnan Polat'ı tanıyamaz oldum; bu gelişmeler olurken, "böyle" bir başkanın "yardımcılığı" koltuğunda nasıl oturmaya devam ediyor?.. Polat diyecek ki; "Hocamız, maç sonuçları ne olursa olsun, takım kaçıncı olursa olsun görevinin başında kalacaktır!.." Ve "bu sözleri" hemen hemen her hafta tekrarlayacak; bunu bildiği hâlde, Başkan Canaydın "futbolcuları toplayıp", Adnan Polat'ı adeta "pas pas ederek" nutuk atacaktır: "Ben başkanım, kimseye güvenmeyin, ben hocanın arkasındayım, ona garanti verdim, haberiniz olsun!.." "Çok kritik" bir seçim öncesi, "sana seçimi kazandıracağını" bildiğinden, "Polat'ı listene almak için" yapmadığın kalmasın, seçildikten sonra "en kritik dönemlerinde" sana da, yönetimine de paratoner olsun, "en önemli konuları" yüklensin ve Galatasaray'ın önünü açacak girişimlerde bulunup, "işleri düze çıkarmak için didinsin" ve "işler düze çıkmaya başlayınca", ona "bunu" yap; olacak şey mi?.. Hem de "kimi" kurtarmak için; "her şeyi ile bitmiş" ve "bitmişliğini" kendi ağzından çıkan "köpeği ile yaptığı mukayese" sözleriyle ortaya koyan bir hocayı kurtarmak için!.. Burada duralım; "kurtarmak için mi" acaba?.. Hayır; bin kere hayır, bütün bunlar, "Başkan benim, Galatasaray'da sadece benim dediğim olur" gösterisi için!.. Bugüne kadar "hiçbir Galatasaray Başkanı'nın soyunduğunu görmediğimiz" böyle bir gösteri için!.. Alkışlar!...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.