Fenerbahçe'nin, Spor Toto İkinci Lig Beyaz Grup'ta "eksi 7" averaj ve 22 puanla (Göztepe 37 puanla lider) 11'inci durumda olan Yeni Malatyaspor'a Ziraat Türkiye Kupası'nda 2-1 yenilmesinin "ertesi sabahı", bu maçı yorumlayan arkadaşlarımın yazılarına bir göz attım; hemen hemen hepsine göre sorumlular belliydi; "Aykut Kocaman ve futbolcular!.." Daha düne kadar, Aziz başkan'a uyarak, "Fenerbahçe 19'uncu haftada Trabzonspor'u yenerse, Süper Lig'de şampiyonluğun en büyük adayıdır" masalını anlatan arkadaşlarımız, birdenbire kafalarını duvara vurmuş olmalılar ki; uyanıverdiler, ama "eksik"uyandılar!.. Onlara sormam gerek; "Alex'in bir yıllık maaşının üçte birine kurulmuş olan" Yeni Malatya karşısında, "en iyi oyuncusu kaleci Mert olan"150 milyon euroluk bir takımın "böyle bir oyun ve skor skandalına imza atmasının sorumlusu"acaba "sadece futbolcular ile hoca mı idi?.." Yoksa, Malatya'daki dramı yaşayan takım, "Fenerbahçe" değil de "Azizbahçe"ve de "baş sorumlu" Aziz Yıldırım mıydı?.. "Betondan da, futboldan da iyi anlarım" diyen, geçen hafta TV'lerde dolaşıp, gazetelerde manşet olan ve de "Hocamız kalacak, ona güveniyorum; ligde Trabzonspor ile aramızda 9 puan olmasına rağmen bu takımı şampiyon yapacak; kadromuz yeterli ve rakiplerimize göre çok daha kaliteli, transfere ihtiyacımız yok; şampiyon olacağımıza inanıyorum" masallarını anlatan kimdi acaba?.. Bakınız, yıllarca dillere destan olan "Pendik" elenişi ile "Yeni Malatya hüsranı" aynı kefeye konulmamalı; "Pendik elenişi yol kazasıydı ve her takımın başına gelebilirdi"; ama "Yeni Malatya yenilgisi"öyle değil; burada "grup" var; "puan"var ve Fenerbahçe "Bucasporlu, Ankaragüçlü, Gençlerbirlikli, Yeni Malatyasporlu" grupta "5 gol atıp 9 gol yiyerek, eksi 4 averaj ve sıfır puan ile sonuncu!.." İşte, "Fenerbahçe" değil, "Azizbahçe" olmanın "hazin"göstergesi!.. Dahası, "Azizbahçe'yi sürükleyenin" de Alex olduğu ortada; kupadaki "üç maçta da Alex takımda yok"; sıfıra sıfır, elde kalan "bu defa" da sıfır!.. Yooo, bitmedi; dahası da var; Azizbahçe bu sezon "kupa maçlarında tek galibiyet alamamış"; Avrupa Kupalarındaki tablo da tam bir hezimet; Şampiyonlar Ligi elemelerinde Young Boys'a, UEFA Ligi elemelerinde Paok'a karşı oynanan 4 maçta "galibiyet alamayarak elenen" bir takım var karşımızda!.. Bu takım, Süper Lig'de de "liderden 9 puan geride!.." Görüyoruz ki, beton futbolu yiyor!.. Hilbert!.. Bakınız, "En parıltılı ya da gösterişli veya etkili transfer"demiyorum; "En faydalı yabancı transfer", bitmedi; "Örnek transfer"diyorum ve "bu" transferi isimlendiriyorum; Beşiktaşlı Hilbert!.. Bunca yıldan beri sahalarımızda "onun gibi, mütevazı, faydalı, formasının hakkını veren ve hocasının verdiği görevi yerine getirmek için 90 dakika mücadele eden, dahası sesi sedası çıkmayan, hakemlerle ve rakip oyuncularla dalaşmayan" çok az futbolcu seyrettim!.. Sezon başında onu beğenmeyip, "Bu adam neden alındı ki"diyerek, onu "gönderilecekler listesine koymaya gayret eden" futbol yorumcularımız, bilmem ki "şimdi" ne düşünüyorlar?.. Her yönü ile "Ben futbolcuyum, ben sporcuyum"diyor; kim buldu, kim alıp getirdi ise helâl olsun!.. "Aldığı paralar" da Hilbert'e bin defa helâl olsun!.. Quaresma!.. Galatasaray'ın Culio'sunu, Beşiktaş'ın Simao ve Almeda'sını "ilk maçlarında beğendim"; ama acele etmeyelim, 3-4 maç daha bekleyelim; "Niang örneği" ne demek istediğimi çok iyi anlatır; bakalım "doku uyuşması" tam olacak mı?.. "Futbol cambazı"Quaresma ise "serbest"oynamayı, "Ben futbola değil cambazlığa meraklıyım" diye anlıyorsa ki, Manisaspor kupa maşında "tam da böyle anladığını" gösterdi, Beşiktaş'a "fayda yerine zarar verecektir!.." Schuster Hoca'nın, ona "futbolda serbest oynamanın tek kişilik şov ve Beşiktaş'ın da Harlem Basketbol Takımı olmadığını" öğretmesi gerek, yoksa Beşiktaş'a da, Quaresma'ya da yazık olur!.. Adnanlar'ın Sarayı'ndan acı görüntüler!.. "Azizbahçe'nin dramı" öyle iken, "Adnanlar'ın Sarayı'nda" durum çok farklı mı?.. Ziraat Türkiye Kupası'nda, Spor Toto İkinci Lig'de Yeni Malatyaspor'un bulunduğu Beyaz Grup'ta 32 puanla beşinci durumda bulunan Beypazarı Şekerspor (Ligin ilk yarısındaki maçları 1-1 berabere bitmiş) önünde, Ali Sami Yen'de alınan 3-1'lik galibiyet sırasında, Galatasaray'ın attığı gollerde, "Hagi'nin sevinçten zıp zıp zıplayıp, önüne gelene sarılmasının" görüntüleri, acaba neyi ifade ediyordu?.. Galatasaray, "sanki"Real Madrid'e, Arsenal'e, Milan'a gol atmış ve kazanmıştı da, tur atlamıştı!.. Ya kapanış töreninde Başkan Adnan Polat'a tribünlerin gösterdiği "tepki?.." Hey gidi koca Galatasaray hey, sen de, Başkanın da, Hocan da, "bir Adnan Sezgin inadı" yüzünden ne hâllere düştünüz?.. Sporda kapitülasyon devri!.. Sadece sevgili kardeşim Hıncal Uluç yazıyor, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül'den başka da kimse, "Bu ne rezalet" diye sormuyor!.. Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel, "son aylarda arasının limoni olduğu" Fenerbahçe Başkanı'na "yeni yıl hediyesi"verdi; "Aziz Yıldırım Kapitülasyonu!.." Dünyanın en ünlü kadın basketbolcusu Taurasi'de "dopingi"çıkmasının ardından, Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı'nın başka basketbolcularına uygulanan testin, Aziz Yıldırım'ın isteği üzerine Dünya Doping Ajansı WADA'dan akredite Hacettepe Üniversitesi Doping Merkezi yerine "Köln'e gönderilmesi" tam bir skandal!.. Genel Müdür Akgül'ün "Ahlâki değil" dediği bu karardan sonra, Türk Sporu'nda "doping testleri" bundan böyle "nerede yapılacak"; Türkiye'de mi, Köln'de mi?.. Yarın, "idrarı alınan" futbolcusu, atleti, basketbolcusu, voleybolcusu, haltercisi, boksörü, judocusu ve kulüpleri, "Biz de Köln'ü istiyoruz" derlerse, ne olacak; dahası, "Köln testlerinin parası" kim tarafından ödenecek?.. "Diğer" federasyonlar "Hayır Köln değil, Hacettepe" derlerse, ki diyecekler; o sporcular ve kulüpler, "Aziz Başkan'a kapitülasyon hakkı mı verildi, ona verilen imtiyaz bize neden verilmiyor" diye sorarlarsa, Spor Teşkilâtı'nın sayın Bakan dahil üst koltuklarında oturanlar ve Basketbol Federasyonu'nun "anlı-şanlı" Başkanı ne cevap verecekler acaba?..