Dünkü "Acımayanlara acınır mı?" başlıklı yazım şöyle bitiyordu: ... "Böyle" bir "kirli" kurguda yer ve rol alarak, "temiz kalması gereken" spora, devletin ve milletin trilyonlarına, kendi kulüplerine, düşmemek ya da şampiyon olmak için mücadele eden onca kulübe, bu kulüplerin yöneticilerine, teknik adamlarına, oyuncularına, taraftarlarına ve tabii "önce" de kendilerine, ailelerine, dost ve arkadaşlarına, mensup oldukları camiaya "acımayan" bu futbolculara "acımak" mümkün mü?. "Doping maddesi içeren bir ilâcı aldı" diye "iki yıl" her türlü yarışmadan men edilen sporcular, hem de "çok ünlü sporcular", bu süre boyunca, sahalara, pistlere, podyumlara, salonlara adım atamazken, "şikeye, bahis şikesine karışanlara verilen" cezalar komik değil mi?. Komik, hem de çok komik!.. Bu cezalar "nasıl" verildi ve "neden" komik; bunu da "yarınki Uluçmarket'te yazacağız!.." *** Akçaabat Sebatspor - Kayserispor maçının "İddaa bahislerinde bir anormallik hisseden" Spor Toto Müdürü Erdenay Oflas'ın "bu maçı bahis tahtasından indirmesinden" sonra, Akçaabat Kalecisi Hakan'ın "ihbarının" ortaya çıkardığı gerçekler şunlar: Olayın ortaya çıkmasından "iki saat sonra" Futbol Federasyonu Başkanı açıklama yapmış tır; "Bu olayda Kayserispor yoktur!.." Ardından savcılık "olayı kapatmıştır!." Ne var ki, Futbol Federasyonu kapatamamış ve kurulan "Şike Tahkik Komisyonu", son derece "sınırlı yetkilere sahip olduğu için" olayın "pek çok yönü karanlıkta kalmış" ve ancak "aysbergin su üstündeki kısmı gibi" belki de ancak "sekizde biri" ortaya çıkarılabilmiştir!. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen, "olay hâlâ aydınlanmamış" ve Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, "bu alaca karanlıkta" ve geneliyle "el yordamı ile" bir karara varmış, "bazı" kişi ve "bazı" futbolcuları cezalandırm ıştır!. Futbol Federasyonu'nun "bu konuya samimiyetle eğildiğine ve gerçeklerin, ucu kime ulaşırsa ulaşsın, ortaya çıkarılmasına dair ciddi bir çabasının olduğunu" söylemek zordur!. "Yarım yamalak" bir dosya ile "karar vermek" durumunda kalan Disiplin Kurulu da, "üzerine fazla sorumluluk almamak için" orta bir yol seçmiş ve "verdiği cezaların önemli bir bölümünde" de "takdir yetkisini kullanarak" indirime gitmiştir!. Sevgili Tahir Kum'un "temiz" bir gazetecilik örneği ile elde edip yayınladığı "karar ve gerekçesi", yukarıdan beri anlatmaya çalıştığımız "sisli" durumu çok açık ortaya koymaktadır!. "Böyle" bir dosya ile ilgili olarak Disiplin Talimatı'nda "şu" maddeler vardır: "HİLELİ VE DANIŞIKLI FUTBOL MÜSABAKASI: Madde 35 - Müsabakaların sonuçlarını etkilemek amacıyla hileli ve danışıklı futbol müsabakası yapan, yaptıran veya buna teşebbüs eden kişiler ve aracıları en az bir yıl müsabakadan men cezası veya hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılı r. Kuruluşlar Federasyon Yönetim Kurulu tarafından küme düşürme cezası ile cezalandırılır. SAİR HALLERDE MENFAAT : Madde 36 - Bir futbol müsabakasının neticesinden faydalanması mümkün olan kuruluş ve kişilerden maddi menfaat temini suretiyle müsabakaya katılan, bu suretle müsabakaya katılanlara maddi menfaat vaadinde bulunan veya temin veya ita eden kişi veya kuruluşlar, altı aydan iki yıla kadar müsabakalardan men veya hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılırlar. Sorumluluğu bulunan kişi veya kuruluşlara ayrıca para cezası verilir. BAHİS : Madde 37 - Futbol müsabakalarına ilişkin olarak düzenlenen bahis ve benzeri şans oyunlarına, profesyonel liglere iştirak eden kuruluşların başkan ve yöneticilerinin, profesyonel müsabakalarda görev alan hakemlerin, sporcuların, teknik direktörlerin, antrenörlerin katılması yasaktır. Aksine hareket eden kişiler, üç aydan bir yıla kadar müsabakalardan men veya hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılır." Disiplin Kurulu, "sadece" 36'încı maddeye göre "cezaya hükmetmiştir!." Aslında ortada "bir şike olayı" vardır; 35. Madde!.. Ortada bir de "bahis oynaması yasaklı kişilerin bahis oynamaları vardır"; 37. Madde!.. Talimat'ta, Futbol Federasyonu başkan vekili Şekip Mosturoğlu'nun ortaya attığı deyim ile "Bahis Şikesi" ne dair bir madde yoktur; bu durum talimatın eksikliğidir; tamamlanmalıdır!. Disiplin Kurulu, aşağıdaki "yetki" maddesine dayanarak ve belki de, Futbol Federasyonu asbaşkanı Hasan Doğan'ın vaat ettiği "itiraf indirimini" yaparak, "bazı" cezalarda "3'te 1'lik bir azaltma" yapmıştır: "TAKDİRÎ AZALTICI SEBEP : Madde 45 - Kuruluş veya kişi lehine cezayı azaltacak takdiri sebepler kabul edilirse, tayin olunan ceza yar ısına kadar indirilebilir." Amma, "asıl yapması gerekeni" yapmamıştır: "CEZADA İÇTİMA : Madde 47 - Aynı zamanda işlenen ve birden çok cezayı gerektiren fiiller, ayrı ayrı cezalandırılıp hükme bağlanır." Zira, Futbol Federasyonu, olaya, "soruşturmaya Kayserispor tarafı da karışacağı için" hiçbir zaman "şike" olarak bakmak istememiş ve hazırlanan dosyaya da "bu görüş" hakim olmuştur!. Yani, "Akçaabat Sebatsporlu bazı oyuncularla, Trabzonsporlu Gökdeniz ve Kayserispor'un kalecisi", hem Akçaabat Sebatspor - Kayserispor maçının ilk yarısının Akçaabat'ın, maçın da Kayserispor'un galibiyetiyle biteceğini ayarlayacaklar, hem de "Galatasaray - Trabzonspor maçının ilk yarısını da, ikinci yarısını da Galatasaray'ın galibiyetle bitirmesini sağlayacaklar"; olacak şey mi? Ama, "dosya" ve "karar" gösteriyor ki; olacaktı; Erdenay Oflas ile Akçaabat kalecisi Hakan önlemeselerdi!.. Olay ciddi ve acı, dosya eksik, verilen cezalar komik değil mi?!.. Şifre'nin şifresi!.. Çarşamba günü yazdığım, "Deniz Barış'a Fenerbahçe Kulübü'nün peşin ödediği 2005 - 2006 sezonu şampiyonluk primini" konu eden "SBPÖŞP Şifresi çözülüyor" başlıklı yazıma, biz "soruları" Futbol Federasyonu Başkanı ve Başkan Vekiline sormuşken, Fenerbahçe Kulübü'nden bir açıklama geldi!. Açıklamada, "Biz Futbol Federasyonu'na Deniz Barış'a '2005 - 2006 şampiyonluk primini ödediğimize dair' bir yazı göndermedik, '2004 - 2005 sezonundaki bütün alacaklarını ve şampiyonluk primini ödedik' şeklinde bir yazı gönderdik, bilginize sunarız" deniyordu!.. Önümde "Deniz Barış'ın lisans vizesini askıya alan" Tahkim Kurulu Kararı'nın fotokopisi duruyor!. Kurul diyor ki; "Fenerbahçe, Deniz Barış'a 2005 - 2006 sezonunun şampiyonluk primini ve peşinatını da Mayıs 2005'te ödediğini bildirdi!." "Bu karar ve gerekçesi", karar gününden bugüne kadar Fenerbahçe tarafından "tekzip edilmediğine göre", biz kime inanacaktık? "Tahkim kararına geçen" bu bilgiyi yalanlamak, "bizim yazımızdan sonra" mı, Fenerbahçe yönetiminin aklına geldi? Günaydın!.. Ergun Gürsoy, susmalı!.. Tromso maçından sonra "Kış geldi, hâlâ kısa kollu formalarla maça geliyoruz, Galatasaray Store'larda uzun kollu forma yok" diye feryat eden taraftara: "Sen satılmış bir adamsın!.." Gazetelerine ve televizyonlarına "Tromso maçından sonra olanları", resimleri ve bant kayıtları ile götüren, yazan, duyuran spor yazarlarına, antrenmanda ağır hakaret!.. Sahi, "bu rezalet sonrasında" benim anlı - şanlı derneğim ne yaptı, bilmiyorum!.. Gene "hepimiz adına bu hakaretleri yedi yuttu" mu, yoksa "haberimizin olmadığı" bir "sessiz bildiri" ile geçiştirdi mi? Bilmem ki "bu dernek", böyle olaylarda "yoksa", neden var?.. Galatasaray'ın İkinci Başkanı, yani başkan vekili Ergun Gürsoy'un "bir hafta içinde" yaptıkları bunlarla da kalmadı!.. Tuttu, "Trabzonspor istemezse, Gökdeniz'e talibiz, bu oyuncuyu alabiliriz; birileri onun elinden tutmalı" deyiverdi!.. Susunuz bari, Ergun Gürsoy susunuz!.. Şimdi birileri çıkıp; "Tam da Fenerbahçe ile şampiyonluk yarışı, Trabzonspor ile Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkı mücadelesi yaptığınız dönemde Akçaabat Sebatspor - Kayserispor maçının yanına 'Galatasaray devrede de, maçta da galip' diyerek", yani "İddaa kuponu 1 -1" doldurularak "Galatasaray - Trabzonspor maçının konması" kurgusunda, para ve oyun organizasyonunu üstlenenlerden biri olan Gökdeniz'e "hiç kimse sahip çıkmazken, neden Ergun Gürsoy talip oluyor" diye sorsa, acaba ne cevap vereceksiniz; hiç düşündünüz mü?. Olmadı sevgili Rüştü, olmadı!.. "Maç bittikten sonra soyunma odasında Anelka bize faul yaptığını söyledi. Futbolcu çıkıp bunu o anda söylemeyebilir. Bunun için Anelka'yı suçlayamazlar. Söylese ne olur, günlük yaşantısına aykırı bir durum olur. 'Ne güzel bir şey yaptın' derler sonra farklı düşünürler. Kazanmak için yapılmış her şey mubahtır. Bu her alanda geçerli." Bu sözler, Fenerbahçe'nin ve Türk Milli Takımı'nın kaptanlarından Rüştü'ye ait!.. Makyavelli'yi mezarında ters döndürecek sözler!.. Zira, "o", benzer ve ünlü sözünü "Hükümdarlar için" söylemişti; "iktidarda başarı" için!.. Spor gibi "temiz" olması gereken, "dürüstlüğü ve ahlâkı temel yapan" bir olayda değil!. Sana da, adına da, kariyerine de yakışmadı, hem de hiç!.. ------ ocal.uluc@tg.com.tr - Tel ve Faks: 0 232 752 01 42