Dün "Milli Takım Teknik Direktörlüğü etrafında gelişen olayların hepsinin baş sorumlusunun Galatasaray Başkanı Ünal Aysal olduğunu, Fatih Terim dahil diğer bütün figürlerin tâli (ikincil) sorumlu olduklarını" ve bu tespitin "nedenlerini" yazmıştım.
Yazımı gazeteme geçtikten sonraki gelişmeler, "ne kadar haklı olduğumu" ortaya koydu!..
Bugün de, "Fenerbahçe'deki durum için" benzer bir görüş bildireceğim; "Sarı-lacivertli takımın içine düştüğü durumun baş sorumluları, ne Aykut Kocaman'dır, ne Ersun Yanal'dır, ne Alex'tir, ne Sow'dur, ne Volkan'dır, ne Krasiç'tir, ne şudur, ne budur; hatta ne Aziz Yıldırım'dır, ne de çoğunluğu yüzleri Aziz Yıldırım'a dönük Fenerbahçe medyası; bunlar tâli, yani ikincil, üçüncül, beşincil, onuncul sorumlulardır!.."
Baş sorumlu ise, "Kulübü kayıtsız şartsız Aziz Yıldırım'a teslim eden" Fenerbahçe Genel Kurulu'dur!..
"Hesap soranları" , yıllar yılı, "medyadaki kalemşorları" ile beraber "hain" durumuna sokan ve hatta "susturulmalarından" da öte, "kulüpten ihraç edilmelerini sağlayan" bu ve benzer adımlar ile, "Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin, Aziz Yıldırım İmparatorluğu hâline nasıl getirildiğini" fark edemeyen, dahası "fark edememekten de öte" teşvik eden, destekleyen, alkışlayan genel kurul üyeleridir, baş sorumlu!..
Bir bakın, "aynı yıllar içinde" Fatih Terim, "6 Galatasaray şampiyonluğu yaşarken", Fenerbahçe Başkanı "8 Galatasaray şampiyonluğunu sineye çekmiştir" ; hem de "hesabı, kitabı sorulmayan onca transfere yüzlerce milyon dolar / euro" harcamışken, istediğini hocalığa getirip, istediğini göndermişken!..
"Fenerbahçe Başkanı olarak yaşadığı onca Galatasaray şampiyonluğuna karşılık" , Aziz Yıldırım'ın "kaç tane şampiyonluğu vardır"; sarı - lacivertli camia, bunun bile hesabını genel kurulda başkanlarına ve yönetimlerine soramamış; "sormak" bir yana "sorulma imkânının ortadan kaldırılmasını" seyretmiş ve hatta "bu kalın zinciri kırmak isteyenlere ağır tepkiler koyarak", onların "kulüpten ihraç kararlarını" alkışlamıştır!..
Fenerbahçe'nin "son iki haftada, art arda Galatasaray'a, Torku Konyaspor'a, Arsenal'e, hem de utanç verici bir futbolla yenilmesinin sorumlularını tartışıyoruz", bunca gündür!..
Ersun Yanal'ı ve futbolcuları "baş sorumlu olarak suçlamak" ; bu tam bir "hedef saptırmadır"; çok açıktır ki, "başaltı sorumlu" Aziz Yıldırım, "baş sorumlu" ise Fenerbahçe genel kurul üyelerdir!..
Ve "bu Fenerbahçe adına hazin tablo" , Galatasaraylıları, "Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Başkanlığı'nın devamı için" dua eder hâle getirmiştir!..
Hâlâ anlamayanlara, bilmem ki "bizler" gerçekleri daha nasıl anlatacağız?..
Diyeceksiniz ki, "sizlere ne?.."
Bizler, "Türk sporunu, Türk futbolunu kulüplerden öne koya yazar / çizer takımıyız, spor insanıyız" ; anlayın artık!..
Doğrusu, mevsim başında en ümitli olduğum takımdı, Beşiktaş!..
Onun için Tromso maçını TV ekranında beraber seyrettiğimiz Bedri Koraman ağabeyin, maç öncesi "endişeli" sözlerine ve "Bu takımın çok yıllar önce, çamur deryası sahalarda Galatasaray'ı elemesi ile ilgili işaretlerine" rağmen, ona şunları söylüyordum:
"Bedri Abi, o binde bir olur, senin Beşiktaş'ın bak göreceksin, daha maçın başında gollere başlayacak, en az iki-üç farkı yakalayıp, Türkiye'ye dönecek!.."
Nitekim maç "öyle" de başladı!..
Sonrası, Beşiktaş için de, Bedri Abi için de, benim için de kâbus oldu!..
"1-0'ın üzerine yatmak üzere" aşırı bir geriye yaslanma sahaya getirildi ve bu da doğru dürüst
"3 pas yapamayan" rakibi, "kendi kalene davet etmenin" en kısa yoluydu; işte Beşiktaş Hocasıyla, futbolcularıyla bunu yaptı, sonunda da, İstanbul'a "Acaba"
endişelerini bavullara
koyan bir mağlubiyetle dönüldü!..
Sorumlu çok açık; Bilic!..
İstanbul'da "Beşiktaş'a
tur atlatmak" da,
onun boynunun borcu!..
Fenerbahçe medyası!..
"8-9'u istisnadır" ; Fenerbahçe medyası, "Fenerbahçe takımının bu hâle düşürülmesinin 'gündelik' baş sorumlusudur!.."
"Tâbi olan vardır, cesaret edemeyen vardır, suya sabuna dokunmama ilkesine sarılan vardır" ve Şike süreci ve kulüp gerçeğini bir tarafa bıraktım, futbol sahalarında "Alex'ten Aykut Kocaman'a, Ersun Yanal ve Emenike'ye kadar uzanan" bir figürler dramının "son perdesi açılırken" , hâlâ aynaya bakıp "Bizler ne yapıyoruz" sorusunu bile "kendi kendine soramayanlar takımını kurmuş" bir "Fenerbahçeli yazar / çizer / yorumcu takımı" sahnededir!..
Gerçekler "saklanmak" ile "gerçek olmaktan çıkmazlar" ; aksine "kangren olarak" çok daha büyük zararlara yol açacak hâle gelirler!..
İşte bugün "gelinen nokta" budur!..
Ve anlamayanlara davul zurna bile az gelmektedir!..
Usta işi!..
Spor sahnesinde, "Fatih Terim ile satranç oynamak" zordur!..
O, satrancın "en büyük oyunbazları" olan José Raul Capablanca'ların, Boby Fischer'lerın, Garri Kasparov'ların yaptığı gibi, maçın en kritik anında, "şapkadan bir tavşan
çıkarır" ve satranç tahtasında "yıkıcı bir hamle yaptıktan sonra" sandalyesine yaslanıp, "Şah / Mat" der!..
Ve işte "demiştir!.."
Gizli / açık "ondan kurtulma duası edenlere" ve de "Terim'le yeni sözleşmeyi pazarlık unsuru gibi görenlere" selâm olsun!..
Trabzonspor!..
Avrupa Kupaları'nda "en az ümitli olduğum takım" Trabzonspor'du; yeni hoca, yeni bir yığın futbolcu, sakatlar, kötü sonuçlar, "ümidimi kıracak"
her şey vardı ortada!..
Rakip de,
"3 takımı
eleyerek gelmişti" ,
Trabzonspor'un karşısına!..
Ama Trabzonspor zoru başardı, "turu daha ilk maçta", İstanbul'a taşıdı; helâl olsun; Hocalarını da, futbolcularını da kutlarım!..
Soru!..
"Galatasaray için kuyu kazarken, kendi takımına kuyu kazdığını fark edemeyen" başkan kim?..
El cevap; "6 artı 0 artı 4" olayında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım!..
Emenike için, alel acele Stoch gönderildi, adam PAOK adına takımına tur atlatacak golü attı!..
Şimdi Holmen'i oynatamamanın zararları ortaya çıkınca, üstelik "üstüne paralar ödenerek" Krasic gönderilecek, ama adam gitmiyor!..
Ve de "büyük zarar" Fenerbahçe'nin hanesine, "büyük kâr" , şampiyonlar Ligi'nde "tek Türk takımı olarak kaldığı için" Galatasaray'ın hanesine yazılıyor!..
Ah şu "kuyu" meselesi ah!..