Baş suçlu, Futbol Federasyonu ve Medyadır!

A -
A +

Futbolda şiddet, stat içindeki ve stat dışındaki olaylar giderek tırmandı ve sonunda kontrol edilemez hale geldi. Taraftarlar birbirine düşman edildi, statlar "tek kulüplü taraftarların hakimiyetine terk edilerek", işin içinden çıkılacağı zannedildi!. Ama bu teslimiyetçilik de işe yaramadı! Şimdi, Başbakan yardımcısı ve Spordan Sorumlu Devlet bakanı Mehmet Ali Şahin ile İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu "çare arıyorlar"; yeni kanun çıkararak "yasal boşlukları dolduracak" ve "teşkilatın (Futbol Federasyonu) ve güvenlik güçlerinin ilini daha da güçlendirecek" hükümleri getirmek istiyorlar; doğru yapıyorlar!. Amma... Ne çıkarırlarsa çıkarsınlar, "olayları ve olayları yapan seyirci ve taraftarları suça, düşmanlığa teşvik ve tahrik edenleri susturamadıkları sürece", olayların önünü alamazlar!. İşte teşvik ve tahrikçiler!. Kim teşvik ve tahrik edenler? Başta kulüp yöneticileri... Sonra teknik adamlar... Hatta şimdi iyiden iyiye cesaret alarak TV ekranlarında rakipleri ve hakemler hakkında ağızlarına ve akıllarına gelen her sözü söyleyerek hakaret eden futbolcular da... Ve... "Bir kısım" medya... Manşetleriyle, haberleriyle, programlarıyla, futbol yorumcularıyla, hakem yorumcularıyla, spor sayfalarıyla, spor ekran ve mikrofonlarıyla "teşvikçi ve tahrikçi" olan medya.. Adeta, düşmanlıkların, şiddet tohumlarının "ekilmesini, yetiştirilmesini, büyüyüp gelişmesini" sağlamak için elinden geleni ardına koymuyor!. Peki, Futbol Federasyonu ne yapıyor? Bir - iki göstermelik ceza dışında, tam bir seyirci... "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"dan da öteye, "kendisine dokunanları bile" çoğu zaman görmüyor, duymuyor!.. Öyle olunca da, yöneticiler, teknik adamlar, hatta futbolcular, taraftarı birbirine düşürmek için her şeyi ama her şeyi yapıyor, medyanın da canına minnet; bu kapışmayı, rekabeti düşmanlık haline getiren kavgayı kullanıyor,tiraj ve reyting yarışında bol bol malzeme yapıyor, tahrik ve teşvik "yayın yoluyla" bütün yurda yayılıyor!. "O ne dedi, bu ne cevap verdi" kızıştırması her gün sayfalarda ve ekranlarda... Köşe yazılarında ve yorumlarda... "Kulüpçü" ve "gazetecilikle ilgisi olmayan" kişilerin "yorumcu" ve hatta "spor yazarı" olarak baş köşelere oturtulmaları, bunların "tahrik ve teşvik yarışında zirveyi kapmak" ve tuttukları kulüplere hoş görünmek heves ve ihtirasları, "tribün anarşisinin" baş sebepleri arasına giriyor!. Medyayı "Allah'a havale etmekten" başka yapacak bir şey kalmadı!. Zira medya kuruluşlarının sahipleri, medya üst düzey yöneticileri seyirci ve hatta belki de teşvikçi... RTÜK ve meslek teşekkülleri seyirci ve "adeta" gizli birer teşvikçi!.. Federasyon ne yapıyor? Ya Federasyon? Yönetici - teknik adam ve sporcuların yaptığı suça tahrik ve teşvikçiliği, spordaki, spor disiplinindeki tahripçiliği takip etmek, izin vermemek ve yapanları cezalandırmakla görevli olan, onları "durdurması ve susturması gereken" Futbol Federasyonu? Çok geriye gitmeyelim; son 10-15 günde olanlara, söylenenlere bakmak bile, TV ekranlarında poz vere vere, hakemleri, federasyonu, rakipleri, "eleştiri dozunu çok aşan", hakarete varan sözlerle küçük düşürenleri seyreden ve bu açıklamaların "taraftarı nasıl tahrik ve suça teşvik ettiğini" hâlâ kavrayamayan bir Futbol Federasyonu tablosunu ortaya koymuyor mu? İşte size, "anlı şanlı" Futbol Federasyonumuzun Disiplin Talimatı'ndaki "bazı" maddeler!. Okuyunuz ve Federasyonu'nun kimleri koruduğunu, neleri yapmadığını ve "tribün teröründe" nasıl "baş sorumlu" haline geldiğini anlayınız! Futbol Disiplin Talimatı... Madde 1: Bu talimat, spor ahlakına, disiplinine sahip sağlıklı nesillerin yetişmesine yardımcı olmak, amatör ve profesyonel futbol faaliyetlerinde disiplini sağlamak; Disiplin Kurullarının teşkili, milletlerarası esaslara ve teamüllere uygun olarak disiplin suçu teşkil eden fiiller ve müeyyidelerinin belirlenmesi amacı ile düzenlenmiştir. Madde 2: Bu talimat, amatör ve profesyonel futbol faaliyetlerinde bulunan kuruluşları, amatör ve profesyonel futbolcuları, hakemleri, antrenörleri, yöneticileri ve futbolda görevli diğer kişileri kapsar. Madde 4: Bu talimatta; a) Federasyon: Türkiye Futbol Federasyonunu, b) Teşekkül - Kuruluş: Türkiye Futbol Federasyonuna tescilli amatör ve profesyonel futbol kulüplerini, c) Sporcu - Futbolcu: Kulüplerde tescilli olarak spor yapan kişileri, d) Yönetici: Amatör ve profesyonel futbol faaliyetlerinde görevli idari ve teknik elemanları, amatör ve profesyonel futbol yönetimi mensuplarını, Türkiye Futbol Federasyonu'nda tescilli görevli spor hakemler ve adayları ile gözlemci ve saha komiserlerini, e) Amatör Futbol Takımı: Bir kulübe bağlı olarak amatörce(ücret almaksızın) futbol faaliyetinde bulunan futbolcuların oluşturduğu bir grubu, f) Profesyonel Futbol Takımı: Bir kulübe bağlı olarak futbol faaliyetini ücret karşılığı yapan futbolcuların oluşturduğu bir grubu, g) Teşkilat: Türkiye Futbol Federasyonu Merkez ve yurtiçi ve yurtdışı birimlerini ifade eder. Madde 21/C: Türkiye Futbol Federasyonu yetkili makam ve mercilerine karşı yerine getirdikleri görevlerinden dolayı müstehzi ve nazik olmayan şekilde hareket edenler, ihtar cezası ile cezalandırılır. Madde 23: Türkiye Futbol Federasyonu Yasa ve Talimatlarına kasten aykırı harekette bulunanlar, bu hususta ayrı ceza hükmü bulunmadığı takdirde iki aydan iki yıla kadar yarışmalardan men veya o kadar süre ile hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılır. Madde 24: Türkiye Futbol Federasyonu Çalışma Usul ve Esaslarına ait Ana Statüde açıklanan Merkez ve Taşra Teşkilatına veya bu teşkilatın bir mensubuna ve sporculara huzurunda veya gıyabında; yazılı,sözlü fiilen veya yayın yolu ile veya madde-i mahsusa tayini suretiyle yaptığı görevden dolayı veya görevi sırasında hakaret eden kimse müsabakalardan men veya hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılır. Hakaret fiili; Türkiye futbol Federasyonu Teşkilâtına ve mensubuna karşı vuku bulduğunda 3 aydan 1 yıla; teşekkül yöneticilerine karşı vuku bulduğunda 1 aydan 6 aya; hakem, gözlemci,temsilci, saha komiserlerine karşı vuku bulduğunda 1 aydan 6 aya kadar;hakem, gözlemci, temsilci ve saha komiseri tarafından yapıldığı takdirde 1 aydan 1 yıla kadar, resmi yarışmalardan men veya hak mahrumiyeti cezası verilir. Madde 35: Futbol müsabakası sırasında veya dışında sporcu ve seyircileri rakip sporcular, yöneticiler veya müsabakayı yönetenler aleyhine suça teşvik eden kişi üç aydan bir yıla kadar müsabakalardan men veya o kadar süre hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılır.Teşekküller ise, bir aydan üç aya kadar müsabakalardan men cezası ile cezalandırılır. Madde 45: Futbol müsabakalarından önce, müsabaka sırasında ve müsabakadan sonra görevli hakemlere ve teşkilat mensuplarına ve sporculara, Teşekkül yöneticilerine,seyircilere kaba, müstehzi ve küçük düşürücü söz sarf eden veya bu kabil hareketlerde bulunanlar üç aya kadar müsabakalardan men veya o kadar süre ile hak mahrumiyeti cezası ile cezalandırılırlar. Madde 61: Cezasına ait infazın tamamlandığı faal sezon içinde , cezayı veren kurulun görevine dahil suç işleyen kişi hakkında tayin edilecek ceza yarısına kadar arttırılır. Madde 62: Aynı zamanda işlenen ve birden çok cezayı gerektiren fiiller, ayrı ayrı cezalandırılıp hükme bağlanır. Söz doğru ama, suç kimin? Merkez Hakem Komitesi Başkanı Bülent Yavuz, "sporda şiddet" seminerinde demiş ki: "Takımının hatasını hakem üzerine by-pass eden basiretsiz yönetici, futbolcu, antrenörler olduğu sürece bu konuda çözüm üretilemez." Eksik ama, "doğru" bir söz.. Peki... "Onlara meydanı boş bırakan", kendi yaptığı talimatlarda "açıkça yazan" görevlerini ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen, bıraktım hakemlere ve rakiplere, hatta Federasyonuna, Merkez Hakem Komitesi ve Disiplin Kurulu başta olmak üzere kurullarına "hakaret eden" ve onları "küçük düşüren" kişileri bile seyretmeye devam eden "bizzat" Futbol Federasyon değil mi? Bilmem ki, daha ne yazmam gerek? "Sadece" iki kelime: Yazıklar olsun!.. Şu hale bakın!.. Tam bir "en hafif tabiri kullanıyorum"; sıkılmazlık!.. TV ekranlarına çıkartılıp, spor sayfalarının baş köşelerine oturtulup, "kimliğimiz verilen", yani "spor yazarı" diye takdim edilip, tanıtılan "bazı" kişiler, bir büyük kulüp için "yurt içinde ve yurt dışında", dikkat buyurun "futbolcu bulmaya gönderildiler!." Evvvet; gönderildiler!.. Ceplerine para konarak, yani yollukları verilerek!. Bir kulüp görevlisi gibi... Bir futbolcu simsarı gibi... Hadi, o büyük kulübün başında "hayat boyu" ve "stat başkanı" unvanı ile oturmaya kararlı görünen "zengin kişi" böyle düşünmüş olabilir ama, ya "spor yazarı" olduklarını zanneden ve "o sıfatı" kullanan kişiler "bunu nasıl yapabilirler?" Hadi, "onlar da yaptı" diyelim, ya onların çalıştığı gazetelerin, TV'lerin spor müdürleri, yazı işleri müdürleri, genel yayın müdürleri, sahipleri "onlarla beraber çalışmaya devamı" nasıl içlerine sindirebiliyorlar, hazmedebiliyorlar? Ve de, başta TSYD'miz olmak üzere, "meslek teşekküllerimiz", bu konuda ne yapıyorlar? Tüylerim diken diken; daha fazla yazamıyorum!.. Osman Şansal haklı!.. "Bir zamanlar", minderlerde uğradığımız haksızlıkları "seyrediyor" diye yerden yere vurduğumuz bir FİLA Asbaşkanı vardı; Vehbi Emre!.. Allah rahmet eylesin!.. "Minderde hakkı yenen" ve "şikayet eden" güreşçilerimiz arasında da bir "şampiyon" vardı; Ahmet Ayık!. Şimdi "o" Ayık, FİLA'da Türkiye'yi temsil ediyor ve "Türk güreşçilerine yapılan haksızlıklardan ve bunları seyreden FİLA'daki Türk temsilciden şikayet eden" Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Osman Şansal'a cevap veriyor: "Benim tarafsız kalmam gerek, beni FİLA'ya üye olan şu kadar ülkenin temsilcisi, seçti!." Hey gidi dünya hey!.. Uluslar arası bütün federasyonlarda ve bu arada "özellikle" arka planda kalanlarda, mesela FİLA'da "yönetici olanların", ülkeleri ve ülke sporcuları için neleri yaptıklarını bilmesek, yaşamasak, Ahmet Ayık'a inanacağız ama, ne yazık ki biliyoruz ve herkes de biliyor!. Ve... "Seçimlerde Şansal'a karşı kaybeden" Ahmet Ayık, "dünya minderlerindeki başarısızlıkların, Şansal Federasyonunu götüreceğini" bildiğinden seyrediyor; bir!. "FİLA'daki yerini sağlam tutmak" için, Türkiye'nin uğradığı haksızlıklara "sadece" bakıyor; iki!. "Tarafsız kalmak zorundaymış"; Ayık, bu bahaneyi külâhıma bile anlatamaz!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.