Bu satırları milli maçtan 10 saat önce yazıyorum. Demiştim ki, gruptan çıkmayı garantilemeleri avantaj mı, dezavantaj mı? Çek maçında dezavantaj olduğunu gördük...
Cumartesi günü, Uluçmarket'te "gece yapılacak Çek maçı için" şunları yazmıştım:"Çekler de, İzlandalılar da 'gruptan çıkmayı garantilemişler'; futbolcuları 'bu rahatlık içinde oynayacak!..'
Bu durum, 'onlar için' avantaj mı, dezavantaj mı; sahada göreceğiz!..
'Bizim için' ise, 'avantaja çevirmek de, dezavantaja dönüştürmek de', hocamızın ve hocamızın motive edeceği oyuncularımızın elinde!..
Fatih Hoca yapabilir mi; 'yaptığını çok defa gördük'; örnekleri spor tarihimizde yazılı!..
Oyuncularımız yapabilir mi; 'Eğer Hollanda'yı grupta bırakarak tarihe geçeceklerinin gerçekten farkında iseler', neden olmasın?..
Elbette "şans" ve "hakem" faktörlerini de hesaba katmamız gerek; sorarsanız, benim ümidim çok ve ay-yıldızlılara güveniyorum!.."
O çok kritik maçta gördük ki, "gruptan çıkmayı garantilemek" Çeklere yaramamış; "avantaja çeviremediler!.."
Ne var ki, "penaltı golümüze kadar", bizim futbolcularımızın da, "Çeklerin gruptan çıkmayı garantilemelerini ve de Hollanda'yı grupta bırakarak tarihe geçme şansını" avantaja döndüremediklerini de gördük!..
Ne var ki, sahada maçı, "avantaja döndürmeye azmetmiş" bir hocamız, "birkaç futbolcumuz" ve de "adaleti maç boyu sağlayan" bir hakem vardı; biz kazandık!..
Bu satırları, İzlanda maçına 10 saat kala yazıyorum; yenecek miyiz, ihtiyacımız olan "tek puanı" alacak mıyız, ya da "saf dışı mı kalacağız", ben bu saatlerde bilmiyorum ama siz bu satırları okuduğunuzda "dün gece oynanmış olan" maç göstermiş oldu.
Ben "Çek maçından önce yazdığım gibi", ay-yıldızlılara güveniyorum ve "bu" maç öncesi saatlerinde "Başaracağız" diyorum; inşallah!..
Peki, Terim, Çek maçında "form durumu itibariyle düşüşte geçmiş" o kadar futbolcuyla nasıl başardı?..
Şener düşüşte, Caner sezon başından beri çıkışa geçemedi. Serdar Aziz "iyi zamanlarının Serdar Aziz'i değil", ama elinden geleni yaptı. Hakan Çalhanoğlu Türk takımının en kötülerindendi, ama hocası "onu sahada tuttu" ve tuttuğu için de "attığı hepimizi rahatlatan gol" ile ödülünü aldı. Selçuk, ilk yarıda tanınmayacak kadar kötüydü, ikinci yarıda "bu geminin ikinci kaptanı olduğunu" ancak hatırladı. Oğuzhan Özyakup, saç baş yoldurdu; hocasının onu "o kadar zaman" sahada tutmasına teşekkür etmeliydi. Ozan Tufan; nerede "geçen sezonun" Ozan Tufan'ı, onu hâlâ arıyoruz. Cenk Tosun; çıkana kadar hem yalnız kaldı, hem de "santrfor yerini" yalnız bıraktı, defansa yardımı da hiç olmadı.
Kalecimiz 2. Volkan, "soğukkanlı ve güvenli" oyunu ile bu kritik maçın altından kalktı. Hakan Balta; Galatasaray'ın olduğu kadar, Milli Takım'ın da "güven" yıldızı ve kahramanı olduğunu "bu yaşından ispatlayan" bir futbolcuya, ancak şapka çıkarılır, alkışlanır, dahası teşekkür de edilir. Milli Takım'a "ruh ve coşku getiren" Volkan Şen'i de hemen Hakan Balta'nın yanına koymak gerek.
Mehmet Topal ve Gökhan Töre için "oynadıkları süre itibariyle söylenecek söz" pek yok; ama "düşüşte olanlardan daha iyi oynayacakları" muhakkak.
Terim'in şansızlığı, kulübede oturanların çoğunun da düşüşte olması; Yasin gibi, Umut gibi, Ersan Gülüm, Olcay Şahan, Okay Yokuşlu gibi!..
Ama, Milli Takımımızın "Arda gibi" bir kaptanı ve oyuncusu var; altın ayak ve altın kafa, tabii altın gibi bir de cesur yürek!..
10 saat önceden hissediyorum; "dün gece" başardık!..
NOT:
"Başarmamış olsak" da, bu yazıdan bir virgül bile değiştirmeyeceğim. Zira "olacağı ve olanı değil", inandığımı yazdım ben, o kadar!..