Oh... Dünya varmış... Şu Dünya Kupası bitti de... Üzerimden... Omuzlarımdan... Kafamdan... Beynimden... Sanki tonlarca yük kalktı!.. Biliyorum ve inanıyorum ki, benim gibi, futbolcularımız da, hocalarımız da, yöneticilerimiz de ve insanlarımız da rahatlamışlardır.. Selam olsun, koca bir Haziran ayı boyunca, "Türk Futbol Tarihi'nin en büyük başarısına koşanlara ve bizlere" her geride bırakılan merhalenin "sevincini bile" çok görerek, "bu sevinci yaşatmamak için" ellerinden geleni artlarına koymayanlara... Selam olsun; "bu hoca ile bu takımdan hiç birşey olmaz" yaygaraları ile, "peşin peşin infazlar yapan" ama "bu hoca ile bu takımın çok işler yapacağı" anlaşılınca, bu defa "İşte bu hoca yüzünden Dünya Şampiyonu olamadık" diye diye, bizlere, futbolcularımıza ve hocalarımıza "Dünya üçüncülüğünün mutluluğunu, sevincini" bile çok görenlere!.. Selam olsun, sanki Türkiye'nin futbol portföyünde defalarca "Dünya ve Avrupa Şampiyonlukları, finaller, yarı finaller, ikincilikler, üçüncülükler varmışçasına", hiç insaf etmeden "Ben bu hocanın ve bu takımın üçüncülük maçına gitmem, üçüncü olsa ne yazar arkadaş" diyecek kadar "gözünü karatmışlara!.." Ben Futbol Federasyonu'nun yerinde olsam, milletin beynini durup dinlenmeden böylesine "negatif enerji ile yıkayan" bu arkadaşlarımıza "özel" bir ödül hazırlatırdım: "Kendi Milli Takımları'nı köstekleme yarışında birincilik, ikincilik,üçüncülük madalyaları!.." Hâlâ ve hâlâ... "Öyle olsaydı da... Böyle yapsaydı da... Şunu oynatsaydı da... " diyerek, "güya" kaçırılmış (!) bir Dünya Şampiyonluluğu'nun "bütün suçunu" Şenol Hoca'ya yüklemeye çabalıyorlar!.. Hâlâ ve hâlâ... Hakan Şükür'ü Milli Takım'dan tümüyle koparmak ya da koparttırmak için yarışıyorlar!.. Yeter artık.. Hocalarımızı da... Futbolcularımızı da... Milli Takımımız'ı da rahat bırakın... Futbolun "F'sinden ne kadar haberiniz var"; bilemiyorum... "Tahmin yeteneğiniz" de ortaya çıktı!.. "İnsaf" denilen kelimenin "sözlüğünüzde olmadığı" anlaşıldı!.. "Yıkıcı bütün yazı ve yorumlarınıza rağmen" bu takım dünya üçüncüsü oldu!.. "Beğenmediğiniz" ve "adam yerine koymamaya gayret ettiğiniz" Hocamız, Türk Futbol Tarihi'nin "en büyük başarısına imza attı!.." Hem de, "yerden yere vurduğunuz" yardımcıları ile beraber!.. "Kariyer... Karizma... Vizyon..." diye tuttura geldiğiniz Dünya Kupası'nda, "kariyerli, karizmalı, vizyonlu" diye yere göğe koyamadığınız hocaların "ellerindeki yüzlerce milyon dolarlık kadrolarla" ne hale düştüklerini gördünüz!.. "Dünyanın ilk üçüne oturan" takımlarının üçünün de hocası "sizin kastettiğiniz anlamda karizmalı, kariyerli vizyonlu" değildi!.. "İlk dörde" sizin kastettiğiniz anlamda "kariyerli, karizmalı, vizyonlu hoca" olarak "sadece" Güney Kore'nin teknik direktörü Hiddink girebildi; onu da "kariyersiz, vizyonsuz, karizmasız" diye hiç beğenmediğiniz Şenol Güneş ezdi, geçti; hem de kendi evinde ve kendi seyircisi önünde!.. Demek ki; "kariyer... vizyon... karizma..." palavralarının yerine, artık altını çiziyorum "işini iyi yapan" ve "bilgiyi hazmetmiş, bilginin gereğini yerine getiren teknik adam" dönemi başlamış ama, bizim "haberimiz pek olmamış!.." "Aynı dönemi" siyasetimizde başlatamadığımız içindir ki; "ülke yönetiminde durup dinlenmeden tıkanıp geliyoruz!.." Aslında, bu Dünya Kupası bir başka gerçeği daha ortaya koydu: Türk spor medyasında "yeniden yapılanmanın zorunlu olduğunu!.." Ve de ne yapılması gerektiğini: Türk spor medyasında, "kendi reytingleri" peşinde koşarken, "her tarafı yangın yerine çevirmekten hiç çekinmeyen", hatta yakıp yıkmayı Milli Takımlar'ın en hayati maçlarına kadar götürebilen, insan onurunu ve haysiyetini paspas eden yorumcuların esiri haline gelmiş" spor müdür ve sorumlularının yerine, onlara "Ne yapıyorsun arkadaş" diye sorabileceklerin getirilmesi!.. Elbette içlerinde "işlerini iyi yapan" arkadaşlarım var ve "bu sözüm" onlara değil: Spor medyamızın büyük bir bölümü o kadar "başıboş" ki; ben gazete patronlarının, "bu başıboşluğun asıl sorumlusu olan" spor servisleri müdürlerine neden "milyarlarca lira maaş verdiklerine" şaşıyorum!.. İnanmalılar ki; "müdür olmasa" belki de bu servisler daha "faydalı ve derli toplu iş yapacaklar", üstelik de "müesseseler bu ekonomik krizde önemli bir tasarruf sağlayacaklar!.." Bilmem yanılıyor muyum?