Ünal Aysal, bugün yapılacak Galatasaray Mali Genel Kurulu'na gelecek ve hakkında yapılan eleştirileri cevaplayacakmış!..
İnşallah vazgeçmez ve çıkar konuşur!..
O çıkar konuşur da, acaba, "o gittiğinden beri" başkanlığa gelen ve "Aysal dönemini yerden yere vuran" Duygun Yarsuvat ile Dursun Özbek ne yapar; işte asıl mesele!..
"Yağma Hasan'ın böreği" gibi, "Galatasaray'ın malı deniz" gibi dillere pelesenk olmuş, herkesin anlayacağı anlamdaki sözleri sık sık sarf eden ama "hiçbir şey yapmayan" Duygun Yarsuvat'ın, Ünal Aysal'ın açıklamaları için ne diyeceği doğrusu ya, beni "Ünal Aysal'ın açıklamalarından daha çok" ilgilendiriyor; zira "o" hukukçu hocaların hocası, ceza hukukunun Türkiye'deki en ünlü avukatlarından biri!..
Bitmedi, "Kulübü mali açıdan bitirmişler, bağımsız ve yabancı bir denetleme kuruluşu ile anlaşıyoruz, son 15 yılın baştan sona mali denetimini yaptıracağız. UEFA cezası göz göre göre ve ihmalden, aldırmazlıktan geldi" diyerek Aysal dönemini işaret eden bugünün başkanı Dursun Özbek, Aysal'ın açıklamalarına ne cevap verecek?..
Elbette, bir "başka önemli konu" da, "Suada ile ilgili hukuki ve fiili durumun ne olduğu" ile ilgili, yönetimden ve Özbek'ten beklenen, "herkesin anlayacağı dilden" bir açıklama, evet "net" bir açıklama!..
"Yıkım kararının Yargıtay tarafından onanmasına rağmen, tahliyenin ve yıkımın neden yapılamadığı, neden yeni bir yargı sürecinin başlatıldığı" üyelere ve Galatasaray camiasına açık açık anlatılmalı ve orada burada anlatılan "çirkin iddialar" son bulmalı!..
Ya seçim?..
İşte burada "enteresan bir tablo" ortaya çıkıyor; "Hesap soracağız" diyen ve "Suada'yı geri alacağız" sözünü veren bu yönetimin değişmesini isteyenler ve "eskinin geri dönmesini" bekleyenlerle, "eskiyi ağır şekilde eleştirip, sakın ola ki bir daha ne kendileri, ne uzantıları gelsin" diyenler, "seçim" konusunda neredeyse hemfikir!..
Bu da Özbek yönetiminin büyük başarısı; anlaşılıyor ki, ne ona, ne buna yaranabilmişler!..
Ama kalmalılar, "yönetim de değişmemeli"; Fatih İşbecerler, "verdikleri sözlerin gereğini yapmalı"; zapt-ı sabık ve Suada hesapları görülmeli!..
Galatasaray'ı "200 milyon dolar" değil, ancak bu yol kurtarır!..
Kim ne derse desin, ne yaparsa yapsın, "büyük bir mali yükün altına giren" Özbek, yolundan dönmemeli ve pes etmemeli!..
Her şeye rağmen, Ona inanan, güvenen "büyük bir sessiz çoğunluk" var ve bu çoğunluk Galatasaray'ın kurtarılmasında ona destek olacak!..
Biraz da aynaya bakalım!..
Evet hakem kötüydü, "tartışılan" ve maçın sonucuna etki eden "birkaç önemli karar verdi"; çaldığı, çalmadığı düdüklerin bazılarında da "adalet tartısını gözetmedi", ama bütün bunlar "bazı gerçekleri" örtmemeli!..
Zira, "böyle kararlara rağmen" yapılacak çok şey vardı ve tur da atlanırdı!..
1-1 yakalanmıştı; 1-2'de bile tur, Fenerbahçe'nindi!..
Elbette "10 kişi kalmak" dezavantajdı ama "dünyanın sonu değildi"; Fenerbahçe "böyle dezavantajlara rağmen, böyle hakemleri de çok maçta yenmiş", sahadan "istediğini ve beklediğini alarak" çıkmıştı!..
Hele hele "bugünün Fenerbahçe kadrosu", böyle maçlar için "çok tecrübeli" oyunculardan kuruluydu ki, "hakem son düdüğü çalana kadar" turun kulpunu bırakmaması gerekirdi!..
Ama, "bir-iki adam", hakemden de öte, işin bitirilmesine adeta yardım etti; Teknik Direktör Pereira, Volkan Şen ve hele hele "kırmızı kart görmemesine rağmen" Caner; ille de Caner!..
Ve de "bunu çok sık yapıyor" Caner; "oyunu geriyor" ve de bazı arkadaşlarını da "sinirlerini dizginleyemez" hâle düşürüyor!..
Sonuç; işte bazen de "keskin sirke küpüne böyle zarar veriyor!.."
Bu maçtan, Avrupa'da oynayan ve oynayacak olan takımlarımızın futbolcularının, hocalarının, yöneticilerinin, dahası özellikle "içeride" maç yöneten hakemlerimizin alacağı çok ders var.
"Bir musibet, bin nasihatten yeğdir" demiş ya atalarımız; çok doğru!..
Eyyam üstüne eyyam!..
"Ceza alanı içinde, kendini yere atanlara 'Hakemi aldatmadan' sarı kart göstermeyen hakemleri eleştiren" hakem yorumcusu eski hakemlerimizin, "olay ceza alanı dışında olunca" çıkıp da "Buna sarı kart gösterilir mi" yorumunu yaptıkları sürece, kulakları onlarda, gözleri büyük kulüp başkan ve medyasında olan hakemlerimizin , "zorunlu eyyamcılığa talim etmelerinden" daha normal ne olabilir?..
Dahası, "hakemi aldatma konusunda bile eyyamcılık yapan ve hakemlerden de yapmalarını isteyen" anlı ve de şanlı hakem yorumcularımız oldukça, "taraftar aldatmada ve büyüklere yaranmada eyyamcılık düdükleri" sahalarımızdan eksilebilir mi?..
Sorum, "hakem olan" hakem yorumcularmıza; "hakemi aldatmaya yönelik hareket rakip ceza alanı içinde yapılırsa sarı kart göster, rakip ceza alanı dışında yapılmışsa gösterme" kuralı, hangi kitapta yazıyor, acaba?..
Ataman'ın itirafı!..
Ergin Ataman hocamız, takımının Bayern Münih'e 99-89 yenildiği maçtan sonra, "hakemler için" söylemediğini bırakmadı. "Alman takımının potası altında Galatasaraylı oyunculara yapılan ama çalınmayan fauller sebebiyle 'dışardan şut atmak' zorunda kaldıklarını, ama bunun yetmediğini" söyledi!..
Bir; Ergin Ataman'ı hakemleri eleştirirken yaptığı "bu teknik itiraf", eğer "yıllardan beri basketbolcularına basketbol oynatmak yerine sallabol oynatan" bir koçu etkileyebilirse, bu yenilgi, Galatasaray Basketbol Takımı için "hayırlı olmuş ve de olacak" demektir!..
İki; peki sevgili hocam, "bu hakemlere rağmen" 89 sayı atmışsın; ama maçı kazanamamışsın; neden; "99 sayı yemişsin de ondan!.."
Yoksa o hakemler, bir de, Galatasaray potasına basket üstüne basket attılar da, bizler mi görmedik?..
Şaka!..
Galatasaray maçında hakem Deniz Ateş Bitnel'e "kırmızı kartını elinden alıp gösterdiği için" Trabzon'da "kahraman" ilân edilen Salih Dursun, Trabzonspor Dergisi'ne verdiği röportajda "Bu düzen değişmeli" dedi.
Ve de, Türkiye Futbol Federasyonu düzeni değiştirdi!.
"FIFA ve UEFA organizasyonlarında görev alan Türk hakemleri ile ilgili haberleri resmi internet sitesinden duyuran" Federasyon, bu defa "bu duyuruyu yapmadı!.."
Ve de, Bitnel'in UEFA Avrupa 17 Yaş altı Gençler Ligi'nde İsveç'in 2-0 kazandığı Portekiz-İsveç maçını yönettiğini gizledi!..
İşte, bizde "düzen" dediğimiz şey, "böyle" değişir; alkışlar!..