Bir Merkez Hakem Kurulu Başkanı, göreve geldiğinden beri "TV yıldızı olmak için" her fırsatı kollar ve "kendine oynarsa", elbette "bazı" hakemler de "Bizim neyimiz eksik" diye, maçların, takımların, futbolun önüne geçip "haftanın kahramanı" olmak için "pervasızca" ellerinden geleni artlarına koymamaya başlarlar!.. Dahası, aynı MHK Başkanı, "Sahada futbol oynamaya gayret eden takımlarla, futbol oynatmamak için her şeyi yapan takımlar" konusunda FIFA'nın uyarılarını hatırlatacak sözler söyleyen Fatih Terim gibi "sezon başından beri hakemleri incitecek söz söylememeye azami gayreti gösteren nadir teknik adamların başında gelen" bir hocaya "hak vermek" yerine, "Fırsat bu fırsattır" diyerek "fırça çeker" ise, "bazı" hakemlerinin de "sahada neler yapabileceğini" görmek için haftanın herhangi bir maçına gitmeniz yeter!.. Bitmedi; "böyle" bir MHK Başkanı'nın üzerinde de, "Benim işime ve kararlarıma kimse karışamaz" diyerek, "bir federasyonun başkanı olduğunu ve o federasyonunun uzmanlardan kurulu bir çok komitesi bulunduğunu" unutan, Padişahlara bile "Mağrur olma padişahım senden büyük Allah var" denildiğini hatırlamayan bir Federasyon Başkanı bulunuyorsa ve "bu" Federasyon Başkanı, Galatasaray Başkan ve Yönetimi'nin "şike soruşturması" konusundaki uyarılarından "fena halde" rahatsız oluyor ve bu uyarıların soruşturma ile ilgili "bütün hesaplarını bozduğunu" düşünüyor ve bunu açıklamaları ile adeta ilan edip, sarı-kırmızılı kulübü "düşman gibi" görmeye başladığını hissettiriyorsa, bakın işin sonu nereye varıyor: "Aklı başında, olgun ve halim selim" bir Galatasaraylı dostum bile Galatasaray - Gaziantepspor maçından sonra, telefonda bana, "Hakemler, Mehmet Ali Aydınlar ve Federasyonu'nun, Ünal Aysal ve Galatasaray'dan, Yusuf Namoğlu ve MHK'sının da Fatih Terim ve takımından intikamını almaya başladılar; bu bir 'Ya susun ve boyun eğin, ya da başınıza işte bunlar gelir' ikazıdır" diyecek duruma geliyor!.. "Sfenks" Ali Dürüst'ü bile maç sonunda "Futboldaki kaosun içinde olmayan Galatasaray'ı kaosun içine çekmeye çalışanlar var. Dolayısıyla sahadaki hakemlerin başkanlarından aldığı talimatla sahaya çıktığını düşünüyorum" diyecek kadar çileden çıkıyor!.. "Böylesine yıkıcı bir hakemlik şovu" için ben ne yaptım; inanın maç boyu TV karşısında hiç sinirlenmedim, bol bol güldüm!.. Zira, "böyle" kritik bir maça, "Abdullah Yılmaz'ın atandığını" duyduğum andan itibaren, "böyle" bir tabloyu bekliyordum; hatta bana göre "eksik bile kaldı!.." Galatasaraylı futbolcuların "sinirsel olarak ince ince doğranmaya başlanması" ile işin çığırından çıkacağını, daha ilk 10-15 dakikada anlamıştım!.. Aslında, operasyonun, Melo'nun da, Engin'in de, Muslera'nın da, Ujfalusi'nin de, Selçuk'un da, hatta Riera'nın da "oyundan ihracı ile" tamamlanması gerekiyordu; zira bu oyuncular değil "ikinci", hatta "üçüncü, dördüncü" sarıyı bile hak edecek, bir "hatta" daha; doğrudan "kırmızı" ile atılacak hareketleri yapmaya hazır hâle getirilmişlerdi ve de zaten bazıları yapmışlardı da!.. Ama, Abdullah Yılmaz, Cem Papila kadar "cesur" değildi; "atılmayı talimatlara göre yüzde yüz hak ettikleri" hâlde, "onları" atamadı!.. Galatasaray'ın, Federasyon Başkanları'na telefon açıp, bin bir hakaret içinde "Ben şu şu şu hakemleri istemiyorum" ya da "Söyleyin o MHK Başkanı'na bizim maçlara filanca hakemle, falanca hakemi vermesin, yoksa karışmam ha" diye haber ve talimat yollayacak bir başkanı yok!.. Terim, "Beni hakemler için konuşmaya zorlamayın, benim ceza almam kimseye yarar sağlamaz, aksine Galatasaray'a, bana ve takımıma zarar verir. Bu konu Galatasaray yönetiminin konusudur, elbette Galatasaray tavrı konulacaktır, konulmalıdır" derken, çok haklıydı. "Bu sözler", sadece Terim'in ve talebelerinin değil, koca bir Galatasaray camiasının beklentisini ifade ediyordu!.. Bu satırları "sabahın erken saatinde yazıyorum"; bakalım Galatasaray Başkanı ve yönetimi ne yapacak?.. *** NOT: Bu yazı, işin Federasyon ve MHK tarafını anlatıyor; Galatasaray tarafı ise yarın Uluçmarket'te!..Ö.U.