Özhan Canaydın, "Galatasaray'ın adeta başkansız da yönetileceğini ispata çalışırken", nasıl oluyor da "başkanlık koltuğunda 2 yıl daha oturmak için" sağlığındaki bunca önemli riske rağmen, koşturup, çabalayıp, daha düne kadar yüzüne bakmadıklarının, kapının önüne bıraktıklarının ayaklarına kadar gitmeyi "iş ve görev" sayıyor?.. 3 gündür yaşanan "Konya deplasmanı çilesinin gazete manşetlerine TV ekranlarına oturduğu" bir futbol gündeminde, "Galatasaray Başkanı'nın ortada hiç ama hiç görünmemesi" ile ilgili olarak milyonlarca Galatasaraylı'nın aklından "yukarıdaki soru" kim bilir kaç defa geçti?.. "Takımı aynı işkenceyi yaşasa", Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın neler yapacağını "geçmiş örnekleri yaşayarak" bilenler, diyorlardı ki; "Fenerbahçe'nin, hemen hemen aynı dönemde, hem de çok geriden gelerek Galatasaray'a attığı farkın sebebi, iki başkan arasındaki fark değil mi?.." Bu hava şartlarında, böyle bir sahada, üstelik "iki gün açılan" ve bütün konsantrasyonu yok eden "maç oynanacak mı, oynanmayacak mı" papatya falının sonrasında, Konya B.Bld.Atatürk Stadı'nda "futbol beklemek" tam bir hayaldi ve hayal olarak da kaldı!.. Yeni federasyon iftihar edebilir; sakatlıklar maç öncesinde başladı ve maç sırasında da sürdü; "kafaları Leverkusen maçında olan" Galatasaraylı futbolcular, sakatlanmamak için saha ile beraber "Batista gibi" adeta "intikam ayağı uzatan" oyuncuların "sert hareketleri" ile karşı karşıya idiler!.. Buna ek olarak "böyle bir zeminde" duran topların "gol şansı" itibariyle "ne kadar önemli olduğunu" unutan bir teknik direktörün "bitmek bilmeyen disiplin takıntısı sebebi" ile Lincoln'ü İstanbul'da bırakması da, sarı - kırmızılıların işini güçleştiriyordu. Hakan Şükür'ün ilk yarıda "birini kaleciye, birini avuta, birini direğe gönderdiği" üç önemli pozisyona, ikinci yarıda Ayhan'ınkiler de eklenmişti ki, günün "en iyilerinden" Ümit Karan'ın golü, sarı - kırmızılıları rahatlatıverdi. Konyasspor'un da defans güvenliğini "ileri çıkmak zorunda kalarak kaybetmesi", sarı - kırmızılıların gol pozisyonu zenginliğini arttırdı; ne var ki, Ayhan'ın kötü oyununu Feldkamp'ın seyretmesi, orta saha zafiyeti ile beraber, Konyasspor ataklarının artmasına da yol açıyordu. "Atamadığı goller" ile maçı riske atan Hakan Şükür'ün "gol şanssızlığına rağmen takıma ne kadar gerekli olduğu", onun oyundan alındığı dakikadan, hakemin bitiş düdüğüne kadar belli oldu; ileri top tutamamaya başlayan sarı -kırmızıl ıların üzerine Konyasspor bir kâbus gibi çöktü; ne var ki onlar da gol yolunda becerikli ve şanslı değildiler; beraberliği kurtaramayarak, rakiplerine "İstanbul'a lider dönme" hediyesi vererek "ağır sakatlanan" Uğur'un acısını bir nebze azalttılar!.. >> BENİM YILDIZIM Attığı "altın gol" ile beraber, bütün maç boyu yaptığı müthiş mücadele ile Ümit Karan'dı; Galatasaray bu sezon şampiyon olursa, "bu gol" ve Ümit Karan unutulmayacak.