Basketbolsuz ve futbolsuz gecemiz!..

A -
A +
Salı gecesinden sonra geçen her saat, her geçen gün" milli takımlarımızın yenilgileri için yazacaklarımın, "yazmak istediklerimin çoğunu aldı götürdü"; o kadar çok şey yazıldı, çizildi, konuşuldu ki, "benim dağarcığımda, yazılan, çizilen, konuşulanlardan farklı  yazacak pek bir şeyim kalmadı"; ah ah, her gün yazamamak!..
Basketbol ile, yok yok Sallabol ile başlayayım; takım kaptanımız Kerem'in de maç sonunda mikrofonlara söylediği gibi, "Çekirge bu defa sıçramadı" ve Litvanya'ya elendik!..
Yani; "Sallabol'u bile oynayamadık"; 12'si faulden 61 sayıda kaldık; bir "yani" daha; 40 dakikada Basketbol mu, Sallabol mu, işte onda "49 sayıda kaldık"; sonra da övün Allah övün!..
Aslında "çekirgenin sıçradığı maçlarda da elenebilirdik"; Yeni Zelanda Koçu, "takımı onca farkla ilerdeyken", 15-0'lık serimizi, benim TV başında seyrettiğim gibi seyretme yerine, "mola alıp oyuna müdahale etseydi", daha o maç, gelen ABD ve Ukrayna yenilgileri sebebiyle gruptan çıkamamamıza yeterdi. Ardından Finlandiya ve Avustralya Koçları da, son saniyelerde "üçlük atmamıza izin vermeselerdi"; gene elenip gidecektik: hele Avustralya Koçu; maçın bitimine 35 saniye var, 5 sayı ilerdesin; iki üçlüğe izin veriyorsun; böyle şapşallık olur mu?..
Sonra da, "Ergin Ataman başta, Sallabolu bile doğru dürüst oynayamayarak Litvanya'ya yenilip elenen bir takımı" övüyoruz da, övüyoruz; "Teşekkür üstüne teşekkür ediyoruz"; hadi canım siz de!..
Yıllardır, "12 Dev Adam" diye "işte böyle kandırılıyoruz"; eğer "bu takım 12 Dev Adam ise", sayın sayabileceğiniz kadar, Dünya'da kaç bin "Dev Adam" var!..
Ya futbol; Fatih Hocamız başta, bütün takımı al önüne, istediğin gibi eleştir, istediğin kadar ağır eleştir; elbette hak ettiler, elbette "Türk Futbolu'nu alay konusu ettiler!.."
Yooo, bu satırları, "İzlanda'ya 3-0 yenildikleri için değil", tümü, "sahadaki futbolsuzluk, ciddiyetsizlik, adam sendecilik, isteksizlik, sorumsuzluk furyasının sorumluları oldukları" için yazıyorum; yazıklar olsun!..
Aslında "3-0'a sevinmemiz(!) lâzım"; adamlar "yarım düzine gol atabilirlerdi, bize" ve bu da "oyuna bakarsak" sürpriz sayılmazdı!..
FIFA listelerinde "120'nciliğin altında iken, son yıl nerede ise bizim yanımıza gelen, ilk on birindeki 9 oyuncunun Avrupa'nın üst liglerinde, tamamının Avrupa Liglerinde oynadığı" İzlanda'yı "çantada keklik gören" ve hem de Fatih Hoca'nın ikazlarına rağmen, "Maça, kafasına bu gerçek yerine, 'Sahaya çıkmamız yeter, koşmasak da, onları yeneriz' havasını koyarak çıkan" ve maç boyu "oyuna konsantre olamayan" Milli Futbolcularımızın "hepsi kötü" tablosu elbette Futbol tarihimize "kara gece" olarak geçmiştir ve unutulmamalıdır!..
"Tek santrfor oynadığı zaman" hiçbir şey yapamadığını, yapamayacağı bin defa gösteren Burak'ı, "fizik gücü çok yüksek, kendinden iri adamlardan kurulu İzlanda defansının ortasında yapayalnız bırakan" bir tertibin ve taktiğin sahibi Fatih Hoca'ya da bir sorum var; sahaya müdahale etmek için "59'uncu dakikada Ömer Toprak'ın oyundan ihraç edilmesinden sonrasını" mı beklememiz gerekiyordu; o müdahaleleri "59'dan önce yapsa idin"; belki de Ömer Toprak'ın atılmasına yol açan pozisyonlar olmayacak ve de "duran rüzgara rağmen", Türkiye "beraberliği kurtararak" Türkiye'ye dönebilecekti; öyle değil mi?..
Yazık oldu; "alacağımız o bir puan bile" bize büyük avantaj sağlayacaktı; hadi bakalım bundan sonra "bütün maçlar" ateş çemberi; biliyoruz Fatih hoca, "böyle zamanların hocasıdır" ama ya futbolcuları?..
***
ÖZÜR: "Çarşamba günkü yazımda "1.5 milyon avroluk forma kaybından" söz ederken, "eski parayla 5 trilyon" yazacağıma,"eski parayla 5 katrilyon" demişim, bu "rakam hatasından dolayı", okuyucularımdan özür dilerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.