Milli Takım'da bile "kulüpçülüğü ön plana çıkartmak isteyenler" var!.. Şenol Güneş'in Ogün'ü Milli Takım'a çağırmamasını, gazete sayfalarındaki ve TV ekranlarındaki yorumların da dışına taşırarak, "futbolcular bile karşı" havasındaki haberlere kadar taşıyanlar, bilmem ki ne yapmak istiyorlar?.. Pele'lerin de, Maradona'ların da, Platini'lerin de, Baresi'lerin de, Lefter'lerin, Turgay'ların, Metin Oktay'ların, Kadri'lerin, Baba Recep'lerin, Suat'ların da "bir gün gelip Milli Takım kadrolarının dışında kaldığı", ondan da öte "bazılarının zorunlu olarak takıma alınmadığı" düşünülürse, Ogün'ün Dünya Kupası'na götürülmemesini "bu kadar büyütmenin ne gereği var?" Üstelik, "çok garip, hatta acaip" bir başka görüntü daha var: Mustafa Denizli'ye, hatta Lorant'a "Ogün Fenerbahçe'de devamlı oynayamaz, belki zaman zaman o da ihtiyaç görüldükçe sahaya sürülebilir, bu ısrar neden?" diye eleştiriler yönelten "bazı Fenerbahçeli futbol yorumcularının", şimdi çıkıp Şenol Güneş'e "Neden Ogün'ü Milli Takım'a almadın?" diye hesap sormalarındaki amaç "acaba" nedir? Amaç "üzüm yemek mi, yoksa bekçi dövmek mi?" "Milli Takım Teknik Direktörlüğü'ne getirildiğinden beri", son derece ağır eleştirilerle karşılaşan, hakkında "görülmedik ölçüde küçük düşürücü yazılar yazılıp, yorumlar yapılan" bir teknik direktörün, Dünya Kupası Finalleri için 24 kişilik takım kadrosuna "duygusal sebeplerle oyuncu alma hakkı" var mıdır? Elbette, "o teknik direktör", en ufak bir başarısızlıkta, "hemen darağaçlarının kurularak, hakkında infaz kararları verileceğini bildiğinden", bütün sorumluluğu yüklenerek "kendi kadrosunu ve takımını kuracak, taktik hesaplarını yapacaktır!.." Bilgisayarının ya da daktilosunun ya da mikrofonunun karşısında çayını, kahvesini yudumlayarak, "en ufak bir sorumluluğun altına girmeden" ahkâm kesenlerin "arzu-istek ve düşünceleri" ile kurulacak bir kadronun ve takımın uğrayacağı "başarısızlığın faturasının kime kesileceğini" Şenol Güneşíin bilmemesi mümkün mü? Taaa, 1955'lerden beri "Milli Takımlarımız'a antrenörlük, teknik direktörlük yapan" çoook futbol adamı ile "oturdum, konuştum, sohbet ettim!.." İçlerinde "en başarısızlar", "medyadan esen rüzgârların etkisinde kalıp", o rüzgâra göre kadrolar kuranlar ve taktikler üretenler oldu!.. Ve pek tabii, "medyaya boyun eğip, onca tavizi verdikten sonra, uğradıkları başarısızlıkların hesabının da medya tarafından en ağır şekilde sorulduğu" teknik adamlar da "onlar" oldu!.. Şenol Güneş, her Karadenizli gibi; yani "cin" gibi!.. Bunları bilmez mi? Öyleyse, bırakın Hocayı, "bildiği ve istediği gibi" yapsın!.. Başarılı olamazsa, onun hesabını sorarsınız!.. Zaten "aylardan beri" de bu fırsatı beklemiyor musunuz? Çoğu gitti azı kaldı, şunun şurasında "1 ay daha sabredeceksiniz!.."