Ben de ağladım!..

A -
A +

Evet, utanacağım bir şey yok; anlatacağım sahnede aksine "gururlanacağım" çok şey var!.. Işıkları az olan bir büyük odada, "iftar yemeğinden gelmiş" 4 arkadaş, iftar yemeğini veren arkadaşımızın bürosunda beraberce seyrettik Moldova maçını!.. Hakan Şükür'un attığı dört golden üçüncüsünü seyrederken, gözlerimden ılık ılık yaşlar süzüldü!.. Türk futbol tarihinin "her türlü rekoru parça parça eden" en büyüğüne, "insaftan, iz'andan ve vicdandan nasibini almamış" yok edicilerin, "milli maçın analizini, yorumunu bırakıp", milli maç yazılarını "baştan sona Hakan Şükür'ü yok etmek için" kullananların, ne yazık ki, "onların dolduruşu ile oluşan hava sebebi" ile Türk spor medyasının büyük bölümünün "kin ve düşmanlık saçan yıkım ekibine verdiği desteğin" dayanılmaz baskısı altında kalan ve herkesin "duygusallığını çok iyi bildiği" büyük kaptan, Almanya'daki o "seyircisiz" stattan yıllar boyu kimsenin unutamayacağı bir mesaj veriyordu: "Beni yıkamayacaksınız; çünkü arkamda duran sevgi dolu, vefa dolu, inanç dolu, güven dolu insanlar var, ay-yıldızım var, milli takımım var, milletim var, Galatasaray'ım var, futbolcu arkadaşlarım var, hocalarım var ve ben Hakan Şükür'üm!.." İşte, bu "göz yaşartıcı sahne" idi, beni duygulandıran ve ağlatan!.. Milli Takımın, Fatih Terim'in ve Halûk Ulusoy'un gurur gecesinin deviydi Hakan Şükür!.. Aslında herkesten çok "onun gurur gecesiydi", çarşamba gecesi!.. Hakan Şükür'ü Macaristan maçından sonra yerden yere vuranların "ne kadar futboldan anladıklarını", Moldova maçı sonrası "büyük" bir Fenerbahçeli olan ve "futbol yorumları için" herkesin "bir numara" dediği Rıdvan Dilmen bakın nasıl ortaya koydu: "Hakan için ise hiçbir şey söylemiyorum. O, benim için Macaristan maçında da büyük oyuncuydu, dün de sahada farklı bir Hakan yoktu." Ve de "iki maçın özetini yapan" Rıdvan Dilmen yorumundan, bir başka "büyük" Fenerbahçeli'nin, "futbol bilgisine ve futbol yorumculuğuna kimsenin itiraz edemeyeceği" Kemal Belgin'in "Hakan Şükür'ün Türk futbolunda gerçekleşen büyük devrimde oynadığı rolü" anlatan analizine geçeceğim: "Türk futbolu Hakan Şükür G.Saray forması içine girmeden önce nice çok önemli değerlere sahip olmasına rağmen rakiplerinin yarı alanında futbol oynamayı ya da oralarda topa sahip olarak hücum etmeyi bilmediğinden neredeyse bir 50 senesini boşa geçirmiş, bu hâl içinde de tek tek dünya çapında klas olan isimlerine rağmen bir arpa boyu gidememiştir. İşte 1992-93 sezonunda Hakan Şükür büyük takım forması içine girerek hem o kulübü hem de oradan aktarıldığı milli takımı Avrupa'da ya da genel anlamda uluslararası alanda rakiplerinin de sahasında oynayabilen bir konuma çekebilmiştir. Bu açık ve net inkâr edilemez bir gerçektir. Ben hiçbir gün Hakan Şükür'ü attığı gollerle ön plana çıkarmış bir yazar olmadım. Kaldı ki, dün akşamki 'boşalmasıyla' bu formada yanılmıyorsam 50'ye varırken, Avrupa kupalarındaki bu rakama yakın golleriyle gol işini de futbol tarihimizde en fazla beceren isim olmuştur. Türk spor basınında eline kalem tutuşturulmuş, ağzının önüne mikrofon yerleştirilmiş art niyetli baykuşlar, futboldan hiç anlamayan gevezeler Türk futbolunda resmen bir devrim başlatan bir büyük emekçiyi inkâr etmek, yerin dibine batırmak gibi bir gaflette bulunmuşlardır. Ama normaldir. Onların nitelik ve niceliklerini daha evvelki cümlede tanımlamaya çalıştığımdan..." *** Fatih Terim de, Milli Takım da büyük iş başardı!.. "Cezalar, cezalılar, sakatlar" ile boğuşa boğuşa ve hepsinin önünde "inanılmayacak kadar kötü niyetli" kişilerin öncülük ettiği "eleştiri dozunu çok aşıp, yıkıcı bir buldozer görüntüsüne bürünen" medyanın bütün olumsuz baskısına rağmen, 3 maçta alınan 9 puan, "gelecek sezonda", bitecek olan cezalar, cezalılar ve sakatlar dezavantajının da ortadan kalkacağı göz önüne alınırsa, milli takımımızın yolunun açık olduğunu göstermektedir!.. İnançla, güvenle ve "şom ağızları susturarak" gruptan çıkacak, finale yürüyeceğiz; neden olmasın?.. *** Adnan Polat'a mesaj: Sevgili Polat stop. Bilinçaltının "bilinen" sebepten dolayı Hakan Şükür antipatisiyle dolu olduğu ortada. Stop. En çok desteğe ihtiyacı olduğu bir sırada, "kendisiyle özel görüşüp" düşüncelerini "yalnız" ona söyleyeceğine, Hakan'ı "yok etmek isteyenlerle dolu" medyanın ekranlarından, onu "yok edicilere yem eden" sözlerinin, nasıl kullanıldığını gördün mü? Stop. O sözlerin ne kadar boş, yanlış ve hatalı olduğunu anlayabildin mi? Stop. Moralin, sevginin, inancın, desteğin "Yorgun, oynayamaz" dediğin Hakan Şükür'ü 4 gün içinde yapılan iki kritik maçta nasıl "dimdik ayakta tuttuğunu" ve ona "neler yaptırdığını" seyrettin mi? Stop. Bilmem ki yüreğin sızladı mı, için "cız" etti mi? Stop. Sevgiyle yanaklarından öper ve bir daha böylesine gafları "bilinçaltın zorlasa" bile "yapmamanı" dilerim. Stop. Öcal Uluç. Stop.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.