Evet, Galatasaray Kulübü'nün üyesi olsaydım; Mâli Genel Kurul'da Adnan Polat yönetimine "ibra oyu vermezdim!.." Galatasaray Tüzüğü'nün bana "anamın ak sütü gibi helâl ettiği ibra etmeme hakkımı" kullanırdım!.. Bakınız, ortada tam bir kavram kargaşası oluşturuluyor; "ibra etmemek" demek, "bu yönetim yolsuzluk yaptı, hırsızlık yaptı" anlamına gelmez, zaten "böyle" bir isnat ve iddia sadece benim değil, kimsenin de aklının ucundan geçmez!.. Akıldan geçen, bu yönetimin "idari olarak" başarısız olduğu ve Galatasaray'ı "maddi ve manevi değerleri bakımından" zor duruma düşürecek uygulamalar yaptığıdır!.. Bu yönetim "Galatasaray'ın parasını iyi kullanmamıştır"; hiçbir işe yaramadığı görülen onca teknik direktör ve onca futbolcu "su gibi para dağıtılarak" alınmış, sonra da "yalvar yakar" ceplerine milyon eurolar konularak gönderilmek zorunda kalınmıştır!.. Dahası, "bu çok hatalı harcamalar yüzünden" Galatasaray'ın "mâli" geleceğine temlikler koydurulmuş, kulüp, "en borçlu Türk Kulübü" olarak Mâli Genel Kurul'un önüne gelmiştir!.. Polat yönetimini, işte "bu yüzden ibra etmezdim" ve iyi bilinmelidir ki; genel kurulda ibra etmeyecek olan üyeler de, "Galatasaraylı olmanın sorumluluğunu" yerine getirmiş olacaklardır!.. Galatasaray'ın şirketlerinin borsada yüzlerce milyon dolarlık kağıtları binlerce vatandaş tarafından alınıp satılmaktadır; artık, kulübün "Galatasaray'da başkanlık sistemi vardır; Galatasaray örf ve gelenekleri yönetimi ibrayı gerektirir, seçimli genel kurul için imza toplamak Galatasaray'a yakışmaz" gibi duygusal, akla ve mantığa aykırı, hatta ilkel bir "büyüklere masallar" ortamında yönetilmemesi gerektiğini, Galatasaraylı üyeler göstermelidirler; "kalıcı" kurtuluşun yolu budur!.. Zira, bir daha "hiçbir yönetim" Adnan Polat ve yönetimi gibi davranamaz; daha önce "böyle bir örnek olsa" idi; Galatasaray "bugünkü" duruma düşmez ve Polat yönetimi gibi bir örnek de yaşanmazdı!.. Tayfur'a mesaj!.. Sevgili Tayfur. Stop. Sakın aldanma, kanma. Stop. Seni bir maçta, üstelik de Kayserispor'un son haftalardaki büyük düşüşüne bakmadan, elinde "sihirli değnek" varsayarak, "Shuster'in bile üstüne çıkarır", sonra da belki yarın, bir fiskeyle yerle yeksan ederiz. Stop. Acûlculuk ve abartmak ilkemizdir, bizim. Stop. Gözerinden öperim. Stop. Öcal Uluç. Stop. İşte ceza (!!!) Volkan'ı öldürebilecek olayın yaşandığı derbiden Galatasaray'a "bir maç ceza verilmiş"; onu da vermeselerdi bari; hepimizle, sporla, disiplinle, insan hayatı ile alay ediyorlar, açık açık!.. Şimdi diyecekler ki; "Ne yapalım talimat böyle!.." Peki kardeşim, "Bu talimatı kim yaptı"; bir gecede talimat değiştiren sen değil misin; yetkin var; neden değiştirmiyor, bu "komik cezalar" ile adeta olaylara yeşil ışık yakıyorsun?.. Bu kafayla, bu eyyamla, bin tane "Sporda Şiddeti Önleme Kanunu" çıkarsak ne yazar?.. "Bu tip olaylarda", genel kurullarda "kulüplerin oyları ile seçilen" federasyonların disiplin kurullarına bırakılmamalı, işler!.. Kaç defa yazıp geldim, kaç defa anlattım; "böyle" olaylarda "Dosya federasyonların disiplin ku- ruluna gitmesin, doğrudan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Disiplin Kurulu'na gitsin" diye!.. Bu uygulama, "federasyonların özerkliğini zedelemez;" yöneticilerin "şiddeti tahrik edecek" tavırları, sözleri, açıklamaları ile "stadın, salonun, futbol sahasının dışındaki, tribündeki şiddet olayları" GSGM Disiplin Kurulu'na gönderilse ve "dört başı mamur bir" disiplin talimatı yapılsa, dahası, "bu talimat da harfiyen uygulansa" çok şey düzelebilir ama, nerdeee?.. İşte "bir maçlık" komik ceza ve bize de "Şişe iyi ki Volkan'ın kafasına isabet etmedi" tesellisi kaldı, geriye!.. Ama yarın "bir başka" Volkan'ın kafasına isabet edebilir o şişe ve edecektir de; vah bize, ne vah ki, ölmüşüz de, ağlayanımız yok!.. Voleyboldaki devrim!.. Spor medyasındaki kalemşorları, "Turgay Demirel'i durmadan şişirirler" ve "basketbolumuz için destanlar yazarlar"; ama çok açıktır ki, "salonlarda voleybolumuz, basketbolun önüne geçmiştir"; hem de şişirilmeden ve reklamı yapılmadan!.. Avrupa Voleybolu'nun hem de en büyüğü olan "Kupa 1'de", Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom Voleybol Kadınlar Takımı ile Fenerbahçe Acıbadem Kadınlar Voleybol Ekibi'nin her türlü alkışa ve övgüye lâyık, dahası "tarih yazan" başarıları durumu çok iyi gösteriyor; Avrupa'nın zirvesindeki dörtte iki Türk takımı, hem de "bir" ve "üç" olarak!.. Müthiş kere müthiş; ne denilse, ne yazılsa az; Voleybol Federasyonu başta, iki büyük ekibin yöneticilerini, teknik adamlarını, sporcularını gözlerim yaşlı kutlarım; var olsunlar, sağ olsunlar!.. "Ötekiler" ve Schuster!.. Galatasaray'ın bugünü ve yarını!.. "Hagi de gitti" ya, şimdi gazetelerde "yeni arayışlar" ve "yeni isimler" var; ama "olacak" var, "olmayacak" var; işte bazıları: Ertuğrul Sağlam; Bursaspor'da son aylarda yaşadığı ve yaşattığı garip olaylar, yaptığı "ne anlama geldiğini kendisinin bile tam olarak anlatamadığı" çelişkilerle dolu açıklamalar yüzünden, olmaz!... Tolunay Kafkas; Galatasaray elbisesi ona bol gelir, içinde kaybolur; hiç olmaz!.. Lucescu; "Türkiye'yi Çavuçescu Romanya'sına benzeten" bir teknik adama, değil Galatasaray'da, Türkiye'de "yeniden iş verilmesi" tam bir skandal olur!.. Galatasaray için, Türkiye Gazetesi'nin yazdığı "Fatih Terim-Abdullah Avcı formülü", sarı-kırmızılı futbol takımının ve asıl Galatasaray'da "yeni futbol yapılanmasının" gelecek 10 yılı için "görünen" en mantıklı ve en ümit verici görevlendirme olacaktır!.. Ne var ki, bunu "bitmiş" Polat yönetimi yapamaz; bir ay içinde yapılacak "seçimli genel kurulun göreve getireceği yeni ve güçlü bir yönetim" bu formülü uygulayabilir ve uygulamalıdır!.. Polat döneminde, "milyon eurolarla yalvar yakar getirilen, sonra da ceplerine milyon eurolar konarak gene yalvar yakar gönderilebilen onca yabancı hocayı ve futbolcuyu" bir yana bıraktım; Galatasaray futbolunun "büyük" bir yığın Galatasaraylısı da, "darmadağın olan" yönetimi kurtarmak adına, adeta "Arena'da aslanların önüne atılanlar" örneği bitirilmedi mi; aklıma hemen geliverenleri sayıyorum; Hakan Şükür, Hasan Şaş, Bülent Korkmaz, Ümit Davala, Haldun Üstünel ve Hagi; şimdi sırada "bir kaptan" daha var; "Arda'yı bitirmek için" elden gelen yapılmıyor mu?.. Polat ve yönetimini kurtarmak için bu defa da "Terim-Avcı ikilisi devreye sokularak", diğerleri gibi feda edilemez!.. Galatasaray'ın geleceği, "yeni bir başkan" ve "güçlü bir yönetim" ile hem de vakit kaybetmeden yeniden yapılandırılmalıdır!.. Ünal Aysal, "bunu başarabilecek" bir başkan adayıdır ve "camiayı birleştirecek" bir yönetim kadrosu ile kulübün başına gelerek bu acılara son verebilir!..