Beş yılın anlamı!..

A -
A +

Doğrusu Futbol Federasyonu'nun Fatih Terim ile "beş yıllık bir sözleşme" imzalayacağına inanamadığım için,  Galatasaray'dan ayrılan Hoca'nın "Avrupa'ya gideceğine olan inancım", sözleşme imzalanana kadar "diğer" ihtimallerin toplamından fazla idi; onu da açık açık yazdım!..

Ama, sonunda Başkan Yıldırım Demirören, "en çok 3 yıl" ısrarında olan arkadaşlarını ikna ettiği için imzalar atıldı, hayırlı olsun!..
Terim, "5 yılı" neden istiyordu?..
Birinci ihtimal, "5 yıl", 2016'daki Avrupa Şampiyonası'nda "bir terslik olursa", 2018 Dünya Kupası'nda ona "yeni bir şans" verecekti!..
İkinci ve "ağırlıklı" ihtimal, "Milli Takım'la ilgili rekorlarının en tepesine oturtmayı düşündüğü" çok iddialı bir hedefi vardı; "Türk Milli Takımı'nın başında art arda hem Avrupa, hem Dünya Kupası finaline giden teknik direktör olmak!.."
Kim bilir belki de "bir final oynamak?.."
Sonraki hedefini ise daha önce söylemişti ve o hedef, "Galatasaray ile ilgili olan" hem de "iddialı" bir hayali idi; başkanlık, neden olmasın?..
Terim, Milli Takım'da özellikle "ağırlıklı olan" hedefine ulaşabilir mi?..
Terim "ulaşacağını" düşünüyor olmalı; bu hedefin "zor olan tarafı", hedefin ilk bölümü; yani 2016  Avrupa Şampiyonası. Zira "yeni bir takım kuracak" ve o takımla ilk hedefine yürüyecek; üstelik kuraya 3'üncü torbadan girerek!..
Başarabilir mi, "Terim bu"; neden başarmasın?..
2018 Dünya Kupası hedefi ise daha kolay, zira "elinde Avrupa Şampiyonası tecrübesi geçirmiş", olgun bir kadro olacak; dahası Platini'nin "finallere daha fazla takım" önerisi de yürürlüğe girerse, Terim'in işi daha da kolaylaşacak!..
Tecrübeli  Hoca'nın "İrlanda denemesi", ahım şahım olmasa da başarılı geçmiş sayılabilir; ben bu satırları yazarken Belarus maçına 12 saat vardı; bu karşılaşmada da Milli Takım'ın "mücadele bakımından, sonuç ne olursa olsun elinden geleni yapmış olacağına"  inanıyorum!..
"Yeniden yapılanma" denilince, Terim, "Hayır, reform" demiş!..
Bence, bugünün moda tabiri ile, aslında yaptığı"  daha çok bir "dönüşüm"; hani "kentsel dönüşüm" gibi!..
Kadro, "2016 finallerine giderse", 4-5 futbolcu hariç, "bugünün ilkleriyle dönüşmüş"; hele hele 2018 Dünya Kupası finallerini görürse, "dönüşüm tamamlanmış" olacak!..
Reform'a gelince, "bunun için" Türk Futbolu'nda "bugüne kadar gelen Milli Takımlar sisteminin bütünüyle çöpe atılması" ve de "sıfırdan başlanarak, yepyeni, çağdaş, yarınlara tutunacak bir ekolü ve istikrarı beraberinde getirecek bir büyük organizasyonun kurumsallaştırılarak, onun yerine ikamesinin sağlanması" gerek; bu imkânı bulabilir mi; bilmem!..
Ama, Hoca yola çıktı; başarılar!.. 

Utanç tablosu...
Aylardan beri Ünal Aysal ve yönetimi "haklı", hem de "çok haklı" bir çıkış yaptı; Baroni'nin "çirkin" gösterisinin  resimlerini TV'lerde ve gazetelerde görünce, "ilk günkü" Şükrü Ergün tepkisine "Hadi canım sen de" demiş bir kişi olarak, "gerçeğin medyamız tarafından nasıl saklandığını", bir defa daha anladım; bunca tecrübeme rağmen herkes gibi ben de aldatılmıştım.
Ortada Melo'nun yaptığı gibi, "rakip formanın küçük bir bölümünün bele sokulması" yoktu; tam aksine "kötü bir niyetin, sinsi uygulamasının görüntüleri vardı" ; burada anlatmaya utanıyorum!..
Bir an, Baroni'yi unutalım, "ayni hareketi bir Fenerbahçe formasına Melo yapsa idi", neler olurdu, bir düşünün bakalım!..
Ağızdan çıkan sıvıya "tükürük" diyemeyen Federasyonların ve yetkili kurullarının, dahası "bu komik ama çok acı tabloyu destekleyen" bir spor medyasının bulunduğu bir ülkede, "Baroni gibiler" korunduklarını bildikleri için, bakalım daha neler yapacaklar, yaşayıp göreceğiz!.. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.