Beşiktaş'ın dramı!..

A -
A +

"Beşiktaş Kulübü üyesi" olan ve "Beşiktaş'ı ne kadar sevdiğini çok yakından bildiğim" bir arkadaşım (İznini almadığım için adını yazamıyorum) bana dedi ki: "Yaz Öcal Abi yaz; bu yönetim Beşiktaş'ı ne hâllere düşürdü; taraftar kan ağlıyor. Spor sayfalarında Trabzonspor'un da arkasına düştük; İbrahim'ler kavgası olmasa, nerede ise Beşiktaş haberi göremeyeceğiz. Gitsin bu adamlar, hem de bir daha gelmemek üzere!.." Bu sözler üzerinde "günlerce düşündüm"; bu sözlerdeki "gerçek payını" tarttım durdum!.. Sonunda, "Doğru söze ne denir" noktasına geldim; Süleyman Seba yönetiminin iş başından ayrılışıyla kan kaybı başladı, Yıldırım Demirören sürecinde "hızlanarak" hâlâ devam ediyor!.. Daha acısı; Beşiktaşlılar seyrediyor!.. Daha da acısı; seyrediyor da seyrediyor; hiçbir şey yapamamanın aczi içinde!.. İnanılmaz; bu kaçıncı defa, "kulübün bir personeli", Beşiktaş Genel Kurulu'nun "seçerek" görev verdiği yöneticilere, "medya kanalı ile" söylenmedik lâf bırakmıyor; tısss!.. Koca Beşiktaş'ın anlı ve de şanlı başkanı, "gücü, kuvveti, kerameti kendinden menkûl" bir menajeri, bunca yaptığına ve gafına rağmen "Yeter artık" diyerek kapının önüne koyacağına, tam bir "uzlaşmacı" pozisyonuna girip, durmadan "ara buluyor, adam barıştırıyor"; kısacası "yöneticilerini ezdiriyor"; olacak şey mi?.. "Yönetim Kurulu toplanmadan, konuyu görüşmeden, karara bağlamadan, hatta Başkan görüş bildirmeden", anlı ve de şanlı menajerimiz kalkıp, "bunca yıl Beşiktaş'a kaptanlık yapmış" iki İbrahimler için "bir daha Beşiktaş forması giyemezler" diyor ve ne yazık ki, "birkaç gün sonra Beşiktaş Yönetimi", onun açıklamasına "tam tamına uyan" bir karar alıyor; koca Beşiktaş'ın düşürüldüğü duruma bakın!.. "Bu durumu eleştiren" yöneticilerin, menajerden aldıkları "sert tepki" ise "Beşiktaş'taki büyük ayıp" olarak gazete sayfalarına giriyor; Beşiktaş camiasında da, Beşiktaş medyasında da, bir iki "cılız ses" dışında "tısss" yok!.. Her iki anlamıyla da ortada hem "sindirilmişler" hem "sindirmişler" ordusu var; sanki!.. Benim de cevabını bulmadığım sorular var: Başkan Yıldırım Demirören, (Aslında bu soruyu 'Neden korkuyor' diye sormam gerekirdi, ama sportif nezaketim sordurtmadı) bu zat-ı muhteremden neden çekiniyor?.. "Kendisi hakkında çok ağır bir yazı yazdıktan sonra" bu zat-ı muhterem daha iki hafta geçmeden, neden "büyük yetkiler verilerek" iş başına getirildi?.. Şimdi spor yazarları, yorumcular, Beşiktaşlı bazı yöneticiler, futbolcular dahil, "önüne gelene fırça çekerken", neden Beşiktaş Başkanı "Sus artık" demiyor, diyemiyor?.. "Yabancı transferleri, üç İbrahim'in gidişi ve gönderilişi arasındaki irtibat, alınan yabancıların menajerlerinin kimliği, onlar için ve onlara ödenen milyonlarca euro" konularında yazılan, çizilen, konuşulan iddia ve haberlerin sessizce geçiştirilmesinin anlamı ne?.. Bitmedi; "asıl" gazete sayfalarında bu zattan "fırça yiyen" yöneticiler, o koltuklarda hâlâ "neden ve nasıl" oturuyor?.. Hele hele, Beşiktaş Futbol Takımı, "kendi oyuncularını ve kaptanlarını ipe çekiveren" bir menajere karşı "dut yemiş bülbül" rolüne soyunan bir teknik adamla ne yapacak, ne yapabilir?.. Bu teknik adamın, futbolcular nezdinde "ne kadar" saygınlığı kalmıştır; söyler misiniz bana?.. Ve "futbolcular", bu teknik adama ne kadar güvenecek ve inanacaklardır?.. Beşiktaş "büyük kulüp ise", Sinan Engin ve Ertuğrul Sağlam'la yola devam edilmemelidir!.. Ya Yıldırım Demirören ile?.. Balık baştan kokar; kulübü bu hâle getiren odur ve "ilk önce" o gitmelidir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.