Cüneyt Çakır'ı kutluyorum!.. "Böyle" bir maçta, "kulüp ve futbolcu isimlerinden çok ama çok az çekindiği" ve "bazı hatalı kararlar verse" de, "gördüğüne ve inandığına göre" dürüst ve cesaretle düdük çaldığı için!.. Dahası, FIFA'nın "maç yönetimiyle ilgili" kararlarını ve talimatlarını "karşılaşmanın son saniyesine kadar" uygulamaya çalıştığı için!.. Erman Hocam "benim gibi düşünüyor" ya da ben "Erman Hoca gibi düşünüyorum" ve onun için diyorum ki; "Ahmet Çakar hocam, hakemi yerden yere vurmakla eyyam yapıyor; Fenerbahçelilerden büyük alkış alacak!.." Şimdi geliyoruz; "onun" ve "çoğunluğun" çok eleştirdikleri pozisyonlara: Mesela Gökhan'ın "ikinci" sarı kartı!.. Neymiş; "İçerde top varmış, Gökhan onu alıyormuş, top toplayıcı topu atmış, Gökhan da çocuğun attığı topu tutmamış, buna 'kart' olur muymuş?.." Görüntüler açık: Hakem 3 - 5 adım ötede!.. Gökhan eğilip sahanın içindeki topu alacağına, top toplayıcıya "Topu at" diyor, çocuk da topu atıyor ve Gökhan bu defa tam da "FIFA talimatında olduğu gibi" ve de "kasıtlı olarak" üstelik "gösteri yaparcasına", eğiliyor çocuğun attığı topu başının arkasından ve sırtından "bir top cambazı gibi" yere düşürüyor; tutmuyor!.. Küçük çocuk "şaşkın"; kameralar çok iyi gösteriyor; "hata yapmadığını, Gökhan'ın isteğini yerine getirdiğini" belli eden bir yüz ifadesi içinde hakeme "suçsuz olduğunu" anlatmaya çalışıyor; korkuyor!.. Ne demektir "bu tablo", sevgili Çakar Hocam?.. Ve de "gece yarısı gevezelerinin bazılarının, pozisyonu hiç ama hiç süzmeden söylediği gibi"; acaba "top toplayıcı çocuğa mı sarı kart gösterilmesi" gerekiyordu?.. Cüneyt Çakır, "gördüğünü çaldı"; mesela, attığı "enfes golün" daha başlangıcında Gökhan'ın "topu elle önüne düşürüp götürdüğünü" göremedi, çalmadı; bu golle "tur" nerede ise Fenerbahçe'ye geliyordu; "neden" bu konuda "tek satır" yok, ima dahi yok?.. "Lugano'nun ilk sarısına" kafayı takanlar içinde de var, Çakar Hocam!.. Ümit Kayıhan hocam da, bütün bir maç ekran yorumunda her ağzını açışta "Faul bile yok, sarı kart olur mu" deyip durdu!.. Kart, "Lincoln'e, Lugano faul yaptı" diye gösterilmedi ki; "itiraz ettiği için" gösterildi!.. Lugano "bunu hep yapıyor!.." Bu kaçıncı sabıkası; "sarı kartın var"; ne demektir; "hakeme gözlük" işareti yapmak?.. Ahmet Çakar hocam, "senin gibi" hakemlere "yön veren" bir yorumcunun, "FIFA talimatlarına göre maç yönetmeye çalışan" hakemi "Bunu yapıyor" diye eleştireceğine, aksine "Neden Sabri'ye ve Alex'e müsamaha gösterdin, onlar da atılmayı hak etmişlerdi" demesi gerekmez miydi?.. Ya Volkan'ın hareketi; "şu veya bu sebepten", diyelim ki "kendisinin söylediği" gibi, "Lincoln'ün küfrü" üzerine kapışmışlar; iyi de, arkadaşlarınız ayırmış; hakem de araya girmiş; tam da ensende duruyor; o sırada "apış arasına tekme" ne oluyor?.. Neymiş; bir de kameralara, ekranlara, milyonlara "yüzü kızarmadan" mesaj veriyor; "Lincoln'ün söylediği sözler için Türkiye'de cinayet işleniyormuş"; vay canına; "transferinde milyon dolarlar alan" şu "profesyonel" futbolcuya bakın, zaman zaman Fenerbahçe'ye, hatta milli takıma kaptanlık yapana bakın!.. Bitmedi; bir de "mahalle kabadayısı" gibi; "İçerde bir şey yapamayacağımı biliyordu, o sözleri orada söyledi, erkekse, cesareti varsa şimdi gelsin o sözleri dışarıda söylesin bakalım" diyor, kameralara; buyurun yandan yakın; sanki "içerde hiç bir şey yapmamış gibi"; merak ediyorum dışarıda acaba ne yapacaktı; yoksa "kendini mahkemelere, hapishanelere düşürecek" şeyler mi?.." "Bu kafadaki" sorumsuz futbolcuları "bir yana bırakıp"; hakemle uğraşmak, işte yıllardır "yazıp çizdiğim gibi" işin en kolay yanı ve tam bir "hedef saptırma!.." Neydi o, "ihale yolsuzlukları ve rüşvet iddialarıyla dolu dosyalarda" adı geçen, hakkında "onlarca yıl hapis cezası" istenen, mallarına tedbir konan ve yurt dışına çıkışı yasaklanan Zat'ın, TV kameralarına ve canlı yayınlarda ekranlara söylediği "hakemle ilgili" sözler?.. Bitmedi; Zico "daha da ileri gitti" ve "hakem için söylediği çok ağır, küçültücü, aşağılayıcı, hakaret dolu" sözleri, "hemen hemen bütünü ile" bir de "Merkez Hakem Kurulu'na ve başkanına da yakıştırdı, yapıştırdı ve de ciro etti!.." Şimdi, göreceğiz bakalım; "Hasan Doğan'ın başkanlığındaki Federasyon ve onun Disiplin Kurulları ile Oğuz Sarvan'ın yönetimindeki Merkez Hakem Kurulu'nun ne yapacağını!.." "Fenerbahçe'ye diyet borçlarını ödüyorlar" dedirtecek şekilde, "bu hakaretleri yağdıranlara hiçbir şey yapmayıp", tam aksine "gördüğünü, doğru bildiğini, inandığını çalan, talimatları uygulayan" Cüneyt Çakır'ı mı silecekler, yoksa "Türk futbolunu kaostan kurtaracak adımları" mı cesaretle atacaklar?.. "Yeni ve beyaz sayfa açıyoruz, Türk futbolunu kaostan kurtaracağız" demek kolay!.. Zor olan "bu sözlerin gereğini yapmak!.." Son sözüm de, "Cüneyt Çakır'ı yerden yere vuranlara"; gülüyorum; daha unutulmadı; "Beşiktaş'ın 5 oyuncusunu attığı Samsunspor maçında" Cem Papila'yı, "Galatasaray'ın 4 oyuncusunu attığı Fenerbahçe maçında" Ali Aydın'ı, "savunmak için" yarışanlar ve de "yere göğe sığdıramayan" yazıları yazanlar, yorumları yapanlar bu arkadaşlarımızın çoğu değil miydi?..