Beyazı kirletenler!..

Kulüpler Birliği Başkanı olan zat, bir hafta önce "uzatmaların uzatmasında atılan golle takımının artı 2 puan almasından sonra" sevinçten havalara uçarken, bir hafta sonra bu defa "uzatmaların uzatmasında yenilen golle iki puan kaybedilince" soyunma odalarının koridorlarında maçın hakemine herkesin ortasında "Utanmaz herifler, maçı nasıl 35 saniye fazla oynatırsınız" diye bağırırsa.. (Ki, elbette bağırmayı normal saymaktadır; zira haftalar önce "çok daha ağır sözleri", bu başkanın vekili olan zat, bitmedi bu başkanın teknik direktörü olan zat, hakemler için, bitmedi; hakemleri yönetenler ve tayin edenler için TV ekranlarında canlı canlı söylemişler ve federasyon duymamış, görmemiş, susup oturmuştu!..) Ve ertesi günü, "bu zatın başkanlık ettiği toplantıya", sanki bu olay olmamış ve bu sözler söylenmemiş gibi, Federasyon Başkanı olan zat da gidip onun yanına oturursa.. Elbetteki, sevgili Ercan Güven'in dün "tüylerim ürpererek" okuduğum yazısındaki, "Siirt'te Nusaybin Demirsporlulara, cep telefonlarıyla İstanbullu gazeteciklere 'Ölüyoruz' feryatlarıyla 'imdat' istetecek ölçülere varan saldırılar" son derece doğal, diğerlerini bıraktım "herkese örnek olmaları gereken" ve adları "Belediyespor" olan takımların birbirleriyle yaptıkları maçlar da bile "şiddetin nerelere vardığını gösteren" olaylar "günlük" hâle gelecektir!.. Bitmedi; daha "Ricardinho olayı unutulmamışken", hafta başında Beşiktaşlı futbolcu Gordon Schildenfeld'in "Açım... Cebimde sadece 200 YTL var. Ben akşam ne yiyeceğimi bile bilmiyorum. Ülkemdeki bebeğime süt parası dahi gönderemiyorum" feryadının "yüz kızartıcı" ayıbını hiç yaşamamışçasına, Kulüpler Birliği toplantısında, "Hakemler de, hakemler" diye yakınmaya ve şikâyete devam eden Beşiktaş Başkanı zat-ı muhtereme ne demeli?.. (Ki, bu zat için de hakemlere ağzına geleni söyleme bir hak hâline gelmiştir, zira Federasyon Başkanı olan zat, bu başkanın hem de neredeyse gece yarısı kendisine ettiği telefona, "Bu saatte beni nasıl ararsın, gündüz mesai saatleri çuvala mı girdi, yarın Federasyon'u ara konuşalım" deyip telefonu kapayacağına, üstelik bir de "Özür dilerim, bu hakem bir daha düdük çalamayacak" derse, elbette ki hakemlere en ağır sözler söylenmeye devam edecektir!.. Bitmedi; benzer özürler ve benzer sözler, bizzat Federasyon Başkanı tarafından Kayserispor'la "hukuki hiçbir bağı olmayan" Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı'na, hem de "özel olarak" telefonla aranarak söylenmemiş midir?..) Bitmedi; Fenerbahçe - Kayserispor maçından sonra "hakemler hakkında ağır bir bildiri yayınlayan" Galatasaray'ın başkanı olan zata, Kulüpler Birliği toplantısında "Hakemlerle uğraşmayalım" mealinde konuşurken, neden Federasyon Başkanı olan zat, "Bu ne perhiz, bu ne lâhana turşusu" demez ve onu tebessüm ederek dinler?.. Söyler misiniz bana, o maçta "çok bariz" bir penaltısı verilmeyen ve "gollük akını" komik bir "ofsayt bayrağı ve düdüğü ile kesilen" Gençlerbirliği, "bir puanla küme düşerse", kimin vicdanı sızlayacaktır ve Federasyon Başkanı olan zatın yüzündeki tebessüm silinecek midir?.. Bitmedi; TV ekranında canlı yayına çıkıp "Ben Denizlispor ve Galatasaray maçlarında yan hakemlere hakaret ettim ve de 'İşte size hakaret ediyorum, ama raporlarınıza yazamayacaksınız' dedim" diyen Gençlerbirliği menajeri olan zat için, Futbol Federasyonu "bugüne kadar" ne yapmıştır; hiiiç!.. İşte "yeni" Futbol Federasyonu'nun açtığı "beyaz sayfa" budur!.. Bitmedi, hemen hemen her gün "hakem camiasının içinde hatta göbeğinde olan" insanlardan telefonlar ve mailler alıyorum; Merkez Hakem Komitesi'nde ve Temsilciler - Gözlemciler Kurulu'nda yer alan "birçok" isim için "filanı falan kulüp, falanı filan kulüp başkanı ve yönetimi istedi. Kurullarda yer alan birçok arkadaşın hangi kulüp başkanının isteği ile listeye alındığını hakem camiasında bilmeyen yok. Bu işler böyle düzelir mi?" diye bana soruyorlar, ben de gülüyorum!.. Renkler, toplanıp "beyazı kraliçe seçtiler"; en çabuk kirlendiği için!.. Yeni federasyon, "keşke" beyaz sayfa açmasaydı!..