Bıktık ve bıktırdık ama!..

A -
A +

Hiç olmazsa "bir süre yazmamayı" kendime "durmadan" telkin ediyorum, ama "öyle garip gelişmeler oluyor" ve "öyle saçma sapan işler yapılıyor" ki, gelin de "yazmayın" bakalım!.. Okuyucularımdan "Tutturmuşsun bir Galatasaray, yaz babam yaz, Türk futbolunda, Türk sporunda başka konu yok mu?" diye tariz üstüne tariz alıyorum!.. (Kulakların çınlıyor mu, sevgili Cüneyt Koryürek ağabeyim?..) Haklılar, hem de çok haklılar!.. Amma. Hani, bir "fıkra vardır": Bir şehir hatları vapurunda gazetesini okumakta olan bir vatandaşın ensesine "birdenbire" bir şaplak iner, adam hayretle şaplağı atana bakar, adam özür diler: "Sizi bir arkadaşıma benzettim, çok ama çok özür dilerim!.." Vatandaş "Lâ havle" çekerek, gazetesine döner.. Aradan birkaç dakika geçer ve gene; "Şaaak!.." Hiddetle kafasını kaldırır, gene aynı adam ve gene "bin bir özür!.." Derken, birkaç dakika sonra bir "Şaaaak" daha!.. Vatandaş nerede ise çıldırmak üzeredir: "Be adam" diye bağırır: "Seni tanımam etmem, sen de beni tanımıyorsun. Gelip gelip enseme neden vuruyorsun? Bu daha ne kadar devam edecek?" Adam sakin ama mahcûp cevap verir: "Sende bu ense, şurada oturan kalantor adamda da o kadar para olduktan sonra, daha çok şaplak yersin!.." İşte "tam" o misal!.. Galatasaray'da "bu yönetim oldukça", bizler "ne kadar kendi kendimize telkin etsek" de, ne kadar "okuyucularımız haklı" desek de, gene dönüp dolaşıp "Galatasaray'ı yazmaktan" başka çaremiz yok!.. Galatasaray tarihinde "her kafadan bir sesin", hem de "birbirine ters düşen" böylesine "çok" sesin çıktığı bir "yönetim", Özhan Canaydın'ın "başkan olduğu bu döneme kadar" yoktu!.. Şimdi. Sadece "Pires'in transfer olayında yöneticiler tarafından yapılan" açıklamalar bile, işin hangi noktalara kadar ulaştığını acı acı ortaya koyuyor: Curcuna!.. "Marka" olarak tam bir erozyon!.. "İtibar" olarak tam bir erozyon!.. "Yönetim" olarak tam bir erozyon!.. Kulüp olarak tam bir erozyon!.. Camia ne yapıyor? 10 binden fazla "kongre üyesi" ne yapıyor? Hiç!... "Şov" ve "görüntü" olmaktan öteye geçmeyen "birkaç" toplantı, "birkaç" resim, "birkaç" isim, sonrası; fosss!.. Mazeret hazır: "Galatasaray geleneklerinde, Galatasaray Başkanı'na başkaldırı yoktur!.." "Özhan Canaydın sayılan ve sevilen bir Galatasaraylı abidir!.." Hımmm!.. Galatasaray'ın "nasıl bir uçuruma yuvarlandığı" ortada iken Galatasaraylılar'ın büyük çoğunluğu "Bu başkanla ve bu yönetimle işler düzelmez, gün gün daha kötüye gider" diye düşünürken, "böylesine bahaneler ile olanları seyretmeye devam etmek" ne anlama geliyor? Ben söyleyeyim: Demek ki; "Başkana saygı göstermek için", Galatasaray göz göre göre fedâ edilebilir!.. Demek ki; "Özhan Abi, Galatasaray'dan daha fazla seviliyor ve ona Galatasaray'dan daha fazla saygı duyuluyor!.." Süleyman Demirel'in "ünlü" sorusuyla sorayım: Va mı, bunun başka bir izah tarzı? Ve soruya İsmet İnönü'nün "ünlü" sözü ile cevap vereyim: Hadi canım sen de!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.