Bravoooo!..

Türkiye, "bir yazar için", bulunmaz bir "nimet" ülke!.. Her gün "yazacak" o kadar çok şey var ki; sporda, futbolda bile... "Yazmaya karar verdiğiniz konu", nerede ise "saat başı" değişebiliyor ve açıkça söylüyorum, nerede ise hemen "eskiyor!.." "Çarşamba" yazım için, önce "Tahkim Kurulu'nun bir muhterem üyesinin başkan seçilemediği için koyduğu tavrı" yazmaya karar vermiştim; ardından değiştirdim düşüncemi; "Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü ve Haluk Ulusoy - Terim görüşmesini ve bu görüşme üzerine yapılan yorumları", ardından Mahmut Uslu'nun "Federasyon seçimlerindeki ilkesizliklerini, 'ilkelilik' diye sunmasını", ardından bakan M.Ali Şahin'in "Haluk Ulusoy hakkında, Genel Kurul'dan bir gün önce yaptığı suç duyurusunu", ardından "Samsun çekleri" konusunu yutan Mehmet Cansun'un hâlâ ve hem de "borçlar üzerine" yüzü kızarmadan konuşmaya devam etmesini, ardından Galatasaray'da futbolculara para ödenememesi yüzünden yabancı - yerli futbolcu ayırımının nasıl zorunluluk hâline getirildiğini, bu arada Hakan Şükür başkanlığında "abiler grubunun nasıl bir görev yüklenerek", neler yaptıklarını ve "bunların medya tarafından azami ölçülerde ve bir - iki gazete hariç, nasıl saklanmaya çalışıldığını", yapılanların "tamamı ve benzerleri" bir yana "onda birini, bir Fenerbahçeli kaptan ya da oyuncu yapsa" nasıl destanlar yazılacağını, ardından Adnan Polat'ın TV ekranında ve canlı yayında Galatasaray yönetimine para toplamaya başlamasını ve öncelikle FIFA'dan gelecek ağır cezayı nasıl önlemeye çalıştığını"; ardından... ardından... ardından... Ooo, sevgili Sadık Söztutan müdürüm, görüyorsun, bana "bir gazete sayfası yetmeyecekti, iki sayfa ayırman gerekiyordu!.." Neyse ki; öyle "iki olay" ön plâna çıktı ki, futbol kamuoyu tarafından "en çok" okunan ve izlenen "bu olaylar ile ilgili yorumlarlar yazmak" düşüncem bir anda "çöp sepetine gitti!.." Zira, "yukarıda yazdığım olayların hepsini toplasanız"; bu toplam bile, şimdi yazacağım "iki olayın Türkiye ve Türk sporu için ifade ettiği önemin" yanına yaklaşamaz!.. İşte, "tüyler ürpertici" ama "bugüne kadar hâlâ devasını bulamadığımız" bu iki olay; Bir; Fatih Tekke ve Gökdeniz Karadeniz'in iş yerlerine ve eşlerininkiler de dahil otomobillerine yapılan "silâhlı göz dağı" saldırısı ve "bu saldırının altındaki" gerçekler!.. İki; 15 yaşındaki "daha çocuk" iki boksörümüzün "doping aldığının tespit edilmesi!.." Evet, iki "yıldız" ve de "milli" futbolcumuzun başına gelenler ile "Yıldız Milli Takımı'na seçilen" iki boksörümüzün "iki yıl ceza ile sonuçlanacak" yürekler acısı durumu!.. Şu "acı" tabloyu gözünüzün önüne getirin; "15 yaşındaki" Erdal Kesen, Dünya Şampiyonası ringinde Kazak rakibi ile çeyrek finalde dövüşüyor; son raundun son dakikasında karşılaşmayı puan farkıyla önde götürürken, Federasyon Başkanı Caner Doğaneli'nin cep telefonuna Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nden gelen "Erdal'da doping çıktı, şampiyonadan çekin" haberi geliyor ve hocası Attila Aslan ringe havlu atıyor ve "herkesin şaşkın bakışları arasında" Erdalcık başı önde ringden iniyor; soyunma odasında hüngür hüngür ağlıyor; "Hayatımla oynadılar, beni yok ettiler!.." Elbette, Ulusoy "suç işlemişse" hakkında "suç duyurusunda da bulunulacak ve cezasını da çekecek!.." İyi de, "Türk sporunda başka kişi, başka konu ve başka iş yokmuşçasına", haftalardır, hatta aylardır, hatta 2 yıldır "Ulusoy'un başkan yapılmamasının sağlanması" için her türlü çaba ve gayret gösterilirken, Türk sporunun başına bela olan "şike - şiddet - doping" konusunda "göstermelik" hâle düşen ve düşürülen kanunların, yönetmeliklerin ötesinde "ne yaptık, ne yapabildik?.." Kendisini, ailesini, takımını, arkadaşlarını, Türk sporunu ve futbolunu "batağın içine çeken" bir futbolcunun cezasını"en aza indirmek için" seferber olduk ve "iddialara göre", onun "yardım istemesi" ile, Fatih Tekke gibi bir futbolcunun da "böyle korkunç bir göz dağı verilmesine, silâh taşımasına yol açacak" bir duruma düşmesini seyrettik!.. Dopingi de, fevkalade "basiretli" ve de "ödüllü" bir şekilde "15 yaşındakilere kadar" indirdik!.. Sonuç ortada: Milli sporculara; kurşunlar ve dopingler!.. Yetkililere; nutuklar ve alkışlar!.. Bravoooo!..