Bu kadar pişkinlik, bu kadar vurdumduymazlık yeter artık; Türk futbolu, "kurulduğundan beri" yerden yere vurulan, artık kimsenin güvenmediği, inanmadığı, saymadığı, aksine "haklı-haksız" hemen hemen bütün kulüplerin başkan ve yöneticilerinin "kum torbasından beter ettiği" böyle bir Federasyon ile yönetilmeye devam edemez!..
"Birazcık" Merkez Hakem Komitesi'ni bir yana koyalım, ama Yıldırım Demirören Federasyonu'nun, "kendi" heyetinin, Disiplin Kurulu'nun, Tahkim Kurulu'nun, Hukuk Kurulu'nun (Yoksa müfettişleri mi, o bile belli değil) kararları ile, spor kamuoyu, spor kulüpleri, spor basını nezdinde "iflâs etmemiş" makamı kalmamıştır!..
"Federasyon ve kurulları için" yaptıkları "çok sert" açıklamalardan dolayı, spor tarihimizin hangi sürecinde "bu kadar kulüp başkanı, bu kadar kulüp yöneticisi, bu kadar teknik adam", üstelik "defalarca ve defalarca" ceza almıştır?..
Son olarak "Galatasaray'a verilen saha kapatma cezası", Süper Kupa maçı gecesi Manisa 19 Mayıs Stadı'nda olanlara bakılırsa, "çok azdır" ama "talimat değişikliğine, o değişikliğin uygulamalarına, dahası, benzer başka olaylara verilen cezalara, açık açık 'af yerine geçen' indirimlere ve de asıl, cezanın veriliş ve değiştirilerek ağırlaştırılış" şekline bakıldığında, Galatasaray'ın "bu konudaki şekil itirazının" da, hatta eleştirilerindeki "yeni bir cezalık" dozun bile "haklı" olduğunu ortaya koymaktadır.
Hele hele, Tahkim Kurulu'nun "hata ve yanlışlarla dolu olan Galatasaray'ın itirazını reddetme gerekçesi" tam bir hukuk skandalıdır ; zira "değişen" talimat hükümlerine göre de, "değişmeyen" talimat hükümlerine göre" de, "çifte standardın, haksızlığın bariz örneklerini" kucaklamaktadır!..
Dahası, "üzülerek yazıyorum"; bu Federasyon'un başındaki zatın, "Galatasaray'ı ne kadar sevmediğinin delil ve belgeleri" de, Beşiktaş yöneticiliği ve başkanlığı döneminde "Galatasaray'a karşı aldığı tavır ve söylediği sözler" ile gazete ve TV arşivlerinde bulunmakta iken...
Bitmedi; Fenerbahçe'nin "hukukçu" asbaşkanının "Federasyon kurulları kesinleştiğinde, Başkan'ına koşarak verdiği, "Disiplin Kurulu'nun bu kadarı, Tahkim Kurulu'nun şu kadarı bizden, Federasyonda bu kadar adamımız var" şeklinde özetlenebilecek müjde ortada iken...
Ve de o zaman "çiçeği burnunda ve bu işlerin acemisi" Galatasaray Başkanı'nın "Bu Federasyon'un kuruluşunun hiçbir tarafında olmayacağız" diyerek "Federasyon Kurullarındaki paylaşıma sırtını döndüğü" gerçeği bilinirken...
Sarı-kırmızılı camianın bu Federasyon'dan "başka türlü bir tavırlar ve kararlar, dahası tarafsızlık beklemesi", saflığın da ötesinde bir "iyimserliği" işaret etmemekte midir ; bilmem ki, itirazı olan var mı?..
Galatasaray'ı yöneten zihniyet!..
Kulisler çalkalanıyor, her gazetede, her TV'de "yalanlanmayan" haberler, Galatasaraylı "âkil" adamlardan açıklamalar; "Galatasaray Başkanı, yeni bir yönetim kurulu istiyormuş"; yani, "3.5 yıldır çamaşır değiştirir gibi teknik direktör ve yönetici değiştiren" ve de "hâlâ değiştirmek isteyen" bir başkan var ortada!..
Benim de bir teklifim var; Galatasaray'da tüzük değiştirilip, "Yönetim kurulu ile ilgili tüm maddeler tüzükten çıkarılmalı" ve "yönetim kurulunun bütün yetki ve görevleri Başkan'a verilmeli", yani, Başkan, kendi holdinginde yaptığı gibi (Acaba yapabiliyor mu?) "Galatasaray'ı tek başına, maaşlı profesyonelleri ile" yönetmeli. Anlaşılıyor ki, "kendi seçtiği, listesine koyarak seçtirdiği yöneticiler bile ayak bağı oluyorlar", Sayın Başkan'a!..
Elbette, bu yazdıklarım, "acı bir ironi!.."
Aslında, tam tersi olmalı, "ülkemize gelmiş en çirkin hareketleri yapan yabancı futbolculardan biri olduğunu" defalarca gösteren ve "son 'retivit' iğrençliği ile az bile olsa müstahak olduğu bir cezayı daha alan" Melo'yu öven, arkasında duran, ama çocukluktan gençliğe geçtiği günlerden beri Galatasaray için varını yoğunu ortaya koyan, kaptanlığa kadar yükselen "Fedakâr Reis" Sabri'ye Florya'da yemek bile yedirtmeyen, Abdürrahim Albayrak gibi bir eski yöneticiyi Galatasaray'ın uçağına aldırmayan" bir zihniyet, "bir dakika bile" Galatasaray'ın başında kalmamalı!..
Galatasaray camiası artık iyi bilmeli ki, "Bu zihniyet, bu yönetim şekli, Galatasaray'ın içinde bulunduğu durum, art arda yapılan yanlışlar ve hatalar konuşulmasın, tartışılmasın, hesap sorulmasın" diye, Başkan Aysal, durmadan "hedefe başka şeyler koyuyor"; bir gün Fenerbahçe, bir gün Federasyon, bir gün Tahkim, bir gün Borsa, bir gün şu, bir gün bu; sonuç acı; Galatasaray, "Spor Genel Müdürlüğü dahil" herkesle kavgalı hâle geldi.
Ne var ki, "nihayet" son Divan Kurulu Toplantısı'ndan, bu gidişe "Dur" diyecek "iyi" bir haber geldi; yönetimin itirazlarına rağmen "bir hafta sonra olağanüstü toplantı kararı çıktı"; bu karar göstermiştir ki, "bugüne kadar onu coşku ile alkışlayan" Divan Kurulu, Galatasaray Başkanı'na olan güvenini büyük ölçüde kaybetmiştir!..
Galatasaray camiası, "bu önemli karar" ile Fenerbahçe'den kalma "Galatasaray gazetesi" gibi, "Salon sporlarının başka bir AŞ'de yapılandırılacağı ve yaşatılacağı" (Galatasaray'a, Şampiyonlar Ligi'ne Türkiye'den katılan tek takım olmasına rağmen, hâlâ bir sponsor bulamayanlar kim acaba?) gibi "hayal satan" projelerle avutulamayacağını, Galatasaray'ın örf, âdet, gelenek, kültür ve etiğinden gün be gün koparılanların ve bu güne kadar yapılanların, yapılması gerekirken yapılmayanların hesabının sorulacağını göstermiştir!..
Galatasaray'ın "ağır topları", 17 Eylül'deki toplantıda, "gerçek hedefi" ortaya koyacaklardır; "Kulağından tutup atarım" sözünün empatisi, "Çığı harekete geçirmiştir" ve Aysal "bu çığı" durduramayacaktır!..
Özür!..
Adnan Polat kardeşimden bir defa değil, bin defa özür diliyorum; "ona verilen idari ibrasızlık kararı için", kalemimden "haklı karar" ifadesini yazılarımın içine düşürdüğüm için!..
Bugünün Başkanı'na ve yönetimine bakıyorum da, meğer "Onun yönetimine (Adnan Sezgin tercihleri hariç) lâf söylemek", ne büyük hata imiş; ah "aptal" kafam!..
Gerçeği görmeme yardım ederek, bana "bu özrü dilettikleri için" de bugünün yönetimine teşekkür ederim.
Özkan Olcay'a yakıştı mı?..
Hadi "daha dün Galatasaray Kulübü'ne üye olmuşlar" yapabilirler ama, sizin gibi "Futbol Federasyonu Başkanlığı yapmış", nerede ise koca bir ömrün Galatasaraylısı, hem de Galatasaray'ın Başkan Vekili olarak, "nasıl" böyle bir iş yapar, Sayın Özkan Olcay?
Abdürrahim Albayrak gibi "Galatasaray'ı canından çok sevdiğini" birçok defa gösteren "fedakâr" bir eski yöneticinin "uçağa binme talebini", nasıl olur da, "Abdürrahimciğim sen çok popülersin. Eğer binersen haber olur ve bu bir bayrak yarışıdır. Onun için kusura bakma. Siz muhalefetsiniz" diyerek geri çevirir?.. (Sabah gazetesi olayı açık açık yazdı, tıpkı "Candan Erçetin'in köpeği" olayında olduğu gibi gene sesiniz sedanız çıkmadı, yalanlamadınız!..)
"Biri" bunu yapmaya kalksa, Galatasaray'ın örf, âdet, gelenek, vefa, etik değerlerini çok iyi bilmeniz ve "Bu tavır bize yakışmaz, o değerli bir arkadaşımızdır, başımızın üstünde taşırız" diye gürlemeniz gerekirken, nedir bu "skandal" tavrınız?..
Belki sizler için bir değeri yoktur ama "benim gibi" 58 yıllık bir gazeteci için, "bunca yıldır saygı duyduğum bir Özkan Olcay yoktur artık"; bilesiniz!..