Bu futbolla mı?..

A -
A +

Vay canına, bakıyorum "birer Avrupa maçı sonrası", Fenerbahçe'de de, Galatasaray'da da "işler düzelmiş!.." Yorumların çoğunda "övgü yarışı", yıkama, yağlama ve de sayıklama; "final ve kupa" diyenler bile var!.. Herhalde ben TV ekranında "başka maçlar seyrettim"; Fenerbahçe de, Galatasaray da "bu futbolu oynamaya devam ederlerse", değil UEFA Ligi'nde, Türkiye Ligi'nde bile "hedefin yakınında" olamazlar!.. Hollanda ekibinin "o direklerden dönen iki şutu ya da Roberto Carlos'un kale içinden çıkardığı inanılmaz top" gol olsaydı; Cisse - Mehmet Topal itişmesinde hakem "penaltı düdüğünü çalsa" ve "Panatinaikos beraberliği yakalasa" idi; maçlar da "takımlarımızın galibiyeti" ile noktalanmasaydı; "neler" yazılacaktı, acaba?.. Fenerbahçe'de durum!.. Fenerbahçeli oyuncularla, Teknik Direktör Daum arasındaki ilişkileri anlatan haber ve yorumlar inanılmaz!.. Bir teknik direktör, "bu hâle gelmişse", bıraktım haberlerde anlatılanların tamamını, eğer olayların "10'da biri doğru ise", gerçek o kadar ortada ki, tam bir "yüz göz olma" olayı var ve çözümü belli; "ya o teknik adam gitmeli ya da o oyuncular!.." Daum'un da, Aykut Kocaman'ın da "çözemediği" bir düğüm var; üstelik her antrenmanda, her maçta bu düğüme yeni ilmikler ekleniyor, peki kim çözecek?.. Anlaşılıyor ki, "Aziz Başkan artık yaşlanmış", ya "Azizsilin" üretemiyor, ya da "ürettiği Azizsilin'in tesiri kalmamış!.." "Bu ortamda" Fenerbahçe nereye kadar gider, o "üç şampiyonluk sözü" tutar mı; tahmin güç değil!.. Şenol Güneş, Trabzonspor'da ne yapar?.. Başlığı "mahsus" ve özellikle "böyle" attım; zira "hemen" cevabını da vermek istiyorum: Şenol Güneş "çok şey yapar" da, "yaptırırlarsa?!.." Bu "yaptırırlarsa" kelimesi üzerine bir sayfa dolduracak "şeyler" yazabilirim; ama yazmayacağım; zira, "ne demek istediğimi" bilen biliyor, anlayan anlıyor ve de "yaşayan" yaşıyor ve de yaşayacak; sevgili Şenol Güneş'in kendisi de!.. "İnşallah ben yanılırım"; sevgili Güneş'e "Hoş geldin" diyor ve "başarılar" diliyorum!.. Denizli, "kahin" değil, akıllı!.. Mustafa Denizli, cin gibi; "Süper Lig şampiyonluğu için" bir şeyler söylüyor ya, herkes ona "kahin gibi" bakıyor!.. Kimse de, "Denizli bu kehanetleri, neye dayanarak yapıyor" diye sormuyor, araştırmıyor!.. Mesela "bu sezonun sonu için" yaptığı "kehanet (!)" için bir paragraf açalım; bakın bakalım; Galatasaraylı ve Fenerbahçeli oyuncular, "daha şimdiden" kaç "resmi maç" oynadılar; Süper Lig'de, Avrupa'da?.. Yerlisi, yabancısı, "milli takımlarda" kaç Galatasaraylı, kaç Fenerbahçeli futbolcu, kaç Beşiktaşlı futbolcu var ve "şu ana kadar" kaçar maç oynadılar?.. Dahası, "Süper Lig'in son haftalarına kadar", Galatasaraylı ve Fenerbahçeli futbolcular, Avrupa kupalarında kaç maç oynayacaklar, milli takımlarda kaçar maç oynayacaklar, Türkiye Kupası'nı da katarsak, "ligin son haftalarına gelindiğinde", sarı - kırmızılı ve sarı - lacivertli futbolcuların "kaçar maç oynamış olacaklarını" hesaplamak zor mu?.. Beşiktaş kadrosunun çoğu, final maçlarına, rakiplerinin futbolcularından en az "10 - 15 maç eksik oynamış" olarak ve "çok daha diri" gelecekler; bir sorun bakalım Denizli'ye "bu tablo için" nasıl kıs kıs gülecek?.. Bilmece, bildirmece!.. Soru: "Mahkeme kararlarının, Federasyon Başkanlığı koltuğunu etkilemediği, ama bir kulübün o spor branşındaki idari menajerlik koltuğunu etkilediği" ülke, hangi ülkedir?.. Cevap: Türkiye!.. Soru: Peki, bu spor branşı, hangi branştır?.. Cevap: Basketbol!.. Soru: kimlerdir bu kişiler?.. Cevap: Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel ve Galatasaray'ın "Basketbol Federasyonu Başkanı'n ın yazısı üzerine", işine son verdiği "çiçeği burnunda" ve de "10 günlük" Basketbol İdari Menajeri Nur Gencer!.. Bravooo, Adnan Polat'a!.. Hele hele, bir de "gazetelerin yazdığı doğru çıkar" da, Nur Gençer'in yerine "Doğan Hakyemez'i getirirlerse", bu "bravom" çıkar 1000 bravoya!.. Ve "o zaman" düşünmeye başlarım ki; "Bu lise fanatikleri, acaba Adnan Polat konusunda 'birazcık' haklılar mı?.." Bir türlü beceremediler!.. "Öcal abi, saygılar benden, sevgiler senden. Abi, Galatasaray Org'a da yazdım ama sallayan olmadı. Ben Galatasaraylıyım, gücüm yettiğince Galatasaray Store'dan alışveriş yapmak için uğraşıyorum. Şikayetim fiyatlar değil ama Abi şu çıkardıkları ürünlere bi bak; ya inan bana kafayı yiyorum. Ne bir estetik, ne bir dizayn. Valla bizim bit pazarındaki Galatasaray ürünleri daha güzel. Nolur bi araştır. Ya inanılmaz abartı baskılı ürünler ya da söylemesen karşındaki Galatasaray ürünü olduğunu anlamayacak kadar küçük armalı ürünler. Valla benim için söylemesi çok zor ama Fenerlileri kıskanıyorum yaaa. Benim de tişörtlerim var, yardım diye aldık ama giyilecek gibi değil, bi görsen. Nolur sen bi uyar.Benim bildiğim o kadar insan var ki sırf güzel ürün olmadığı için ürün alamıyor, çoluğuna çocuğuna. Allah sağlıklı ömür versin Abi, saygılar..." Yukarıdaki maili gönderen Galatasaraylı okuyucumun adı Özgür Canlı. Ve de işte ona cevabım: Sevgili Özgür, araştırmama gerek yok, zira ben de "bu konudan" senin kadar şikayetçiyim; Galatasaray Store'larda "ne kendime ve ne de Galatasaraylı arkadaşlarıma alacak bir şey" bulabiliyorum, halbuki Fenerbahçe mağazalarından "Fenerbahçeli olan" eşime ve Fenerbahçeli arkadaşlarıma "hediye olarak" neler almadım ki; kalite ve görüntü birinci sınıf!.. Galatasaray "bu işi bilmeyen" adamlarla başladı, Kulübün başına "tekstilci" bir başkan gelmesine rağmen "işporta benzeri ürünler" görüntüsü devam etti; hâlâ "Fenerbahçe ayarına yaklaşamadılar bile", daha açıkçasını söyleyeyim, "yaklaşabilen birkaç çeşit için" sorduğunuzda "Yok" cevabı alıyorsunuz, "Bitti, gelecek"; bir türlü de gelmiyor; yazık!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.