Bu gece!..

A -
A +

Yunanistan - Türkiye Milli Maçı'nın oynanacağı gün "Uluçmarket" köşesinde şunları yazmışım: "Bu gece Yunanistan önünde 'kim sakat olursa olsun, takım hangi tertiple çıkarsa çıksın'; sonucu 'psikolojik faktörler' belirleyecek 'soğukkanlı ve akıllı olan' istediğini alacaktır!. Bakınız, 'Kazanacaktır' demiyorum; 'İstediğini alacaktır' diyorum!.. Bu istek Türkiye için '3 puansa 3 puan, bir puansa bir puan!..' Tamamen hocamız Fatih Terim'e kalmış bir şey!.. Çarşamba geceki Norveç maçında hedef, 'Yunanistan maçına göre' belirlenecek ve bana göre 'seyircisiz' son maçımız, Yunanistan maçına göre daha da zor!.." Cumartesi gecesi Atina'da Terim sahaya "kazanmak için, 3 puan için çıktı" ve Türkiye 3 puanı "tahminlerin çok üstünde bir kolaylık ile kazandı"; ya bu gece?.. "Yunanistan maçı", Türk futbolcuları için "Terim'in istediği gibi konsantre edebileceği" bir maçtı; "altını çiziyorum"; istediği gibi!.. "Çirkin" Yunan seyircisi de, tribünlerde açtıkları pankartlar, yaptıkları tezahürat ve sahaya yağdırdıkları "cezalık" maddelerle "bu konsantrasyonun üzerine yoğun bir takviye" yapınca, ay-yıldızlı çocuklarımızın da yapacakları tek şey kaldı; "rakibi ezecek bir istekle yenmek!.." "Bize çok yarayan" bu tablo, "aksine" ev sahibi futbolcuları "gerdi"; gerince "soğukkanlı ve akıllı oynama" imkânları kalmadı; hatta "maçın hemen başında öne geçmelerine rağmen" gene de soğukkanlı ve akılı olmayı bilemediler; "utanç verici" bir oyun ve skorla yenildiler; seyirci "bu sonucu" hak etmişti; futbolcular da "bu çirkinlik hakkına saygı gösterdi!.." Bu gece, "seyircisiz son maçımız" ve "Yunanistan maçına göre zor"; hem de çok zor!.. Norveç karşılaşması için 'kim sakat olursa olsun, takım hangi tertiple çıkarsa çıksın' demem mümkün değil; zira ortada "Yunanistan maçı" gibi "psikolojik faktörler" yok!.. Üstelik, Yunanistan maçı, sakatlara "yeni sakatlar" ekledi. Tek avantaj, "cezası biten" Emre'nin takıma dönmesi ve Tugay'ın da "yer alacağı" bir tertibin "çok daha az top kaybı ile oynayacak" bir Türk Milli Takımı'nı ortaya çıkarması!.. Evinde Bosna Hersek önünde "beklemediği bir yenilgi alan" Norveç'te oyuncular da, hocaları da biliyorlar ki; "Türkiye yenilgisi, gruptan çıkma şanslarını nerede ise bitirecektir"; işte bu sebeple "onların maça konsantrasyonu" çok daha kolay ve güçlü olacak; bizim için "önemli" bir dezavantaj!.. Eksik olmasınlar (Acaba, bilinçaltım 'olsunlar' mı demek istiyor, tam olarak bilmiyorum); bizim medyamızda da "öyleleri" var ki; mübarekler, sanki Türk futbolcuları için tam bir "anti moral" hocası!.. Terim açık açık ilân ediyor; "Benim takımımın kalecisi Volkan'dır" diye ve "sakatlık" hariç "bu tercihin değişmesi mümkün değil"; maç gününe kadar "hâlâ" yazanlar var; "Volkan oynar mı?.." "Neden oynamayacağını" da "öylesine açık seçik yazıyorlar" ki; Volkan'da kalan "son moral kırıntıları" da yok olsun!.. "Aynı şeyi" Hakan için yapanların sayısı "daha çok'.." Hele hele "top oynamayanlar topu bilmez" saçmalığını inatla sürdüren "öyleleri" var ki, Hakan için yazdıkları ile sanki "top oynayanların" da "topu bilmediklerini" ispat etmeye çalışıyorlar. Terim'in takımında "Hakan Şükür'ün neden oynadığını n, neden oynatıldığının farkında bile olamayan" bu futbol ûlemasına, "en iyi cevabı" takımızın 4 golünden birini atan Gökhan Ünal veriyor: "Hakan Ağabey ile yan yana oynamak çok önemliydi. Onun tecrübesi çok mühim. O olmasa, onun yanındakiler ve gol atanlar bu kadar kolay pozisyona giremezdi. Boş koşuları ve rakibin ona yakın markaj uygulaması bizleri çok rahatlattı." Hakan'ın asistlerinin ve rakibin stoperlerini başında tutmasının ötesinde, yan ortalarda "ne yaptığını", hocaları tarafından "Hakan'a bekçilik görevi verilen" stoperleri "nerelere götürdüğünü" ve mesela "bu kaçışların birinde" Tuncay - Gökhan ikilisinin nerede ise Yunan kalesine 7-8 metre mesafede "nasıl bomboş kaldıklarını" ve Tuncay'ın "o her şeyin başlangıcı olan golümüzü nasıl attığını" anlayamayacak kadar futbolu biliyorlar(!); biz "topa ayağını sürmemişler" ise futbol cahiliyiz; püfff!.. Milli Takımımız "bu gece de kazanırsa", grupta "geri döndürülüşü çok zor olacak" bir avantaj elde edecek. Alacağımız bir galibiyetle hem rahatlayacağız, hem de ek olarak "cezamız bittiği için" kalan maçlarımızda evimizde olanları "seyircimiz önünde oynama" avantajını elde edeceğiz!. Ve bundan sonra gruptaki rakiplerimiz "Türkiye grup birinciliğini nasıl olsa aldı" hâleti rûhiyesi içinde "ikinci olabilme" mücadelesi yapacak; işte en büyük "psikolojik" avantajımız da bu olacak!.. Onun için bu gece "kazanmak zorundayız"; haydi çocuklar!.. OCALU boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.