Alman teknik adam, Voleybol Millî Takımımızı Avrupa şampiyonu yapan Santarelli’yi kutlarken çok önemli bir mesaj verdi…
TV’lerdeki ve spor sayfalarındaki yorumlarda, A Millî Takım Teknik Direktörü Stefan Kuntz’un “santrfor konusunda zorda olduğunun” altı çiziliyor; “Enes sakat, Umut Nayir de sakatlandı. Cenk Tosun henüz hazır değil” deniliyor… Ve de ilave ediyor; “Elde Bertuğ Yıldırım ve Halil Dervişoğlu var. Kuntz, Ermenistan maçında Barış Alper Yılmaz’ı santrfor olarak kullanacaktır.”
Galatasaray’ın Gaziantep’teki maçında oyunun sonlarına doğru sahaya giren Halil Dervişoğlu, “O kısa sürede çok iyi işler yaptı. Âdeta İcardi’nin olmadığı maçlarda bana güvenin” mesajını verdi. O maçın kasetini dikkatle izlerseniz bana hak vereceksiniz; Bakambu’dan çok daha iyiydi…
Bu son satırları neden yazdım; çünkü “Santrfor, santrfordur… Defans yapacak bir takıma karşı, Barış Alper’i ortaya koyarsanız, bu maçta çok iyi işler yapabilecek olan bir kanat oyuncusunu da kaybedersiniz!..”
Şimdi, burada durayım ve “bu maç dolayısı ile” yeni bir paragraf açayım…
Kuntz, Kadın Voleybol Millî Takımımızın Avrupa Şampiyonu olmasından sonra ay yıldızlıların antrenörü Santarelli’yi kutladı ve “Bu başarı, millî takımları çalıştıran yabancı antrenörlere güvenin artmasına katkıda bulunabilir” dedi.
Bu “anlamlı”, hem de “çok anlamlı” cümleyi söylemekte çok haklıydı Kuntz…
Zira Şenol Güneş’in “küme düşürdüğü” millî takımımızı “küme çıkardığı” ve 2024 Avrupa Şampiyonası kapısını yarı yarıya açtığı” hâlde, kendisine TV ekranlarında, spor sayfalarında söylenenler ve yazılanlar, anlaşılıyordu ki, onu çok üzmüştü…
Küme düşürene “hoşgörü ile” yaklaşanların, gündeme “küme çıkaranın aldığı kötü bir sonuç girince”, TV ekranlarında nasıl “infaz masaları” spor sayfalarında “Go home” koroları kurduklarını hatırladığımızda, Kuntz’a hak vermemek mümkün değildi.
Nedense, son yıllarda “bir Türk arkadaşa yakıştırarak iş arama ve bulma” yolculuğumuzda, “yabancı hocalara gösterdiğimiz” bu “İnsaf yahu” dedirten “olumsuz tepkiler” bende zaman zaman “ırkçılık” sınırına çok yaklaştığımız hissini uyandırır hâle geldi…
Eleştirmek, elbette hakkımız; ama “küme düşürene susmak, küme çıkarana veryansın etmek” bilmem ki başka nasıl nitelendirilebilir?..
Sadece millî takımda değil, son yıllarda Üç Büyüklerden başlayıp, Anadolu kulüplerine kadar uzanan bu “yerli / yabancı hoca” ayrımcılık tablosunun, TV ekranlarına, spor sayfalarına “yoğun şekilde” çökmesine karşılık, karşımıza “Santarelli örneğinin çıkması” ile bir “normalleşme sürecine girebilirsek”, bundan futbolumuz başta, bütün spor branşlarımız, takımlarımız ve sporcularımız faydalanacak ve kazanacaktır.
Kuntz’a ve Türk Millî Takımı’na bu geceki maçta başarılar dilerim; kazanmamız gerek, inşallah kazanacağız!..