Bu iddialar doğru mu?!

A -
A +

Haftada bir mail kutuma "aynı konuda" birçok mesaj düşüyor. Özetle, "Galatasaray'ın Ali Sami Yen'deki üst kullanma hakkına karşılık yapılan Seyrantepe Stadı'nı ağızlarına dolamış olanlar, TOKİ'nin, yani devletin bu alış verişten kârlı çıktığını görmeyenler, neden iş Fenerbahçe'ye yapılan onca ayrıcalığa gelince sus pus oluyorlar?.. Fenerbahçe'ye devletin, belediyelerin, özel idarelerin verdiklerini ve vermeye devam ettiklerini araştırıp, bulacak, yazacak olan bir tane gazeteci yok mu?.. Ruhsatsız yapılan inşaatları, kimsenin görmeyeceği ihale ilânları ile verilenleri, veriliş gayeleri değiştirilerek kâr amaçlı inşaatlar yapılmasına göz yumulanları Sağır Sultan bile duydu, ama neden medya bunları duymuyor, görmüyor, yazmıyor, çizmiyor?" mealinde "iddialar" taşıyan mailler!.. Benim gibi birçok gazeteciye, yazar - çizere, spor yazarına geldiğini tahmin ettiğim bu maillerdeki iddialar doğru mu, yanlış mı bilemem; ama bunları araştıracak ve "doğruları" bulup yazacak "cesur" bir "muhabir" gazeteci aradığımı belirtmeliyim; nerede o?.. "Cesur" diyorum, zira "ekmek parasından olması" pek mümkün!.. Rijkaard'a hayranlık!.. Bu Rijkaard'a hayran olmamak mümkün değil; ne kadar "büyük hoca" olduğunu her fırsatta gösteriyor; işte sonuncu örnek; Hakan Balta'nın "aylardır süren" büyük formsuzluğuna rağmen, Caner'i ve "nerede oynaması gerektiğini" koca bir lig devresi bitti, ancak keşfedebildi; bravo!.. Hele hele "şapkadan tavşanı", pardon A2'den Berkim'i "Arda ile bir tanecik ver-kaç yapsın" diye çıkarmak; bunu dünyada başka hangi hoca yapabilir; bakalım, "ikinci ver-kaçını ne zaman yaptıracak"; acaba yaptıracak mı?.. Özer-Mustafa örneklemesi!.. Özer Hurmacı ile Mustafa Sarp arasında ne fark var?.. Elbette, ikisinin de birbirinden farklı "birçok" tarafı var da, ikisi arasında, "en önemli fark" diyeceğimiz "öyle" bir fark var ki, işte bu "bu fark", Özer'i Mustafa Sarp'tan da, "yığınla" futbolcudan da çok ama "çok farklı" kılıyor: Özer, "topsuz oyunu çok iyi biliyor" ve oynamaya çalışıyor; Mustafa Sarp'ın "topsuz oyundan adeta haberi yok!.." Mesela alın, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın "Kupa'da oynadıkları maçların kasetlerini", art arda oynatın; iki maçta Mustafa Sarp'a ve Özer Hurmacı'ya bakın, "sözünü ettiğim farkı" anlayacaksınız!.. "Topsuz oyunu bilmeyen" futbolcudan "orta saha oyuncusu" olmaz!.. Mustafa Sarp çoğunlukla "topu birine paslıyor" ve sonra arkasından bakıyor, adeta "zoraki" ve de "ancak" birkaç adım yürüyor!.. Özer Hurmacı ise, "koşacağı boş yere" daha topu arkadaşına göndermeden karar vermiş, "gönderdiğinde oraya koşuyor", ondan topu aldığında da "rakip kaleye çok daha yakınlaşmış", üstelik "bomboş bırakılmış bir oyuncu" olarak, "o topu istediği gibi" kullanıyor; işin acı tarafı şu ki, "henüz" bazı arkadaşları "onun topsuz oyununu anlamamış" görünüyorlar ve "en iyi yerde olduğu hâlde", onun yerine başka oyunculara pas atıyorlar!.. "Topsuz oyun", çok açık ki, "sıradan görev adamı" ile "büyük oyuncu" arasındaki "farklardan" sadece biri!.. Dahası var; Özer Hurmacı, "korkmadan risk alıyor"; gerektiğinde "topu kaptırma pahasına çalımı atıyor" ve çok daha önemlisi "dikine, rakip kaleye doğru oynuyor"; Mustafa Sarp gibi "sıkıyı bile görmeden" yana ve geriye doğru değil!.. "Böyle" giderse Özer, hem de yakında hem Alex'i, hem de Emre Belözoğlu'nu sollayacaktır!.. "Böyle" giderse Mustafa Sarp'ın geleceği, bir Anadolu takımında "futbolu bırakmak" olur!.. Türkiye'de "Özer örneği" futbolcu çok az, "Mustafa Sarp örneği" futbolcu yığınla!.. Hocaları öğretirse ve çalışıp öğrenirse "Mustafa Sarp da, örneği az futbolcular arasına katılabilir"; geçmişte ve hatta bugün "örneklerini gördüğümüz" şekilde "hocaları hakkı olan şansı vermezlerse" ve de "bu duruma küsüp, boş verirse", Özer de "Anadolu takımlarının birinde ya da daha alt liglerde kaybolan futbolcular" arasında yer alacaktır!.. Mesela, "Ümit Milli Takımı'ndan Fenerbahçe'ye pırıl pırıl parlayarak gelen bir Kemal vardı", bilmem ki şimdi nerede?.. Mesela bugün Galatasaray'da bir Aydın var, "böyle giderse" yarın "onun da nerede olduğunu" bilemeyecek ve hatırlayamayacağız!.. Yazık değil mi?.. Şu Noel izni!.. Şaşıyorum; "Efendim, hakları, elbette Noel'i kutlamaya ülkelerine gidecekler" lâfını edenlere ve onlara "Gidin" iznini verenleri savunanlara!.. Şimdi, mesela Kewell Liverpool'da, Elano Chelsea'da, Leo Franco Machester United'de, Keita Arsenal'de, Nonda Manchester City'de oynamasaydı; acaba "ülkelerine" ya da belki de "keyiflerinin istediği bir ülkeye" gidip Noel tatili yapabilecekler miydi ve de onlara "Arkadaşlarınız burada önemli bir kupa maçı oynarken, sizler gidin Noel'i kutlayın, günlerce yiyin, için eğlenin" diyecek "izinciler" olacak mıydı?.. "İstanbul", Noel tatilinin kutlanmadığı, dahası "kutlanamayacağı" bir şehir mi?.. Mesela Linderoth, nasıl Trabzonspor'a karşı, kupa maçında hem de yedek kulübesinde oturup, "son 5-10 dakikada" sahada göründü?.. Soruyorum; Ramazan ve Kurban Bayramlarında ya da yılbaşlarında "ülkenin ya da dünyanın eğlencesi en bol kentlerinde tatil yapan mutlu azınlıktan gazetecilerle, gazete mutfağında kalıp, tatil yapmak bir yana dostlarıyla ve aileleriyle birkaç saat bir araya gelmeyi bile zar zor ayarlayan gazeteciler" arasındaki farkı, hiç mi yaşamadınız ey "izni ve izincileri" savunanlar?.. Sporda "7'lik" bir deprem daha!.. Kırılması çok güç bir rekorla "Fransa Bisiklet Turu'nu 7 defa kazanan" ve 4 yıl bıraktıktan sonra geçen yaz "yeniden" dönen "büyük şampiyon" Lance Armstrong, "kürsüye üçüncü olarak çıkarak" pek mahcup olmamış; dahası 2010 turuna "daha iddialı" geleceğini, 2009'un galibi İspanyol Alberto Contador'a "Seninle seneye görüşeceğiz" diyerek ima da etmişti!.. Armstrong'a "nazire yapan" bir başka "büyük rekortmen" var; Michael Schumaher; o da F1'e dönüyor; hem de çok iddialı olarak; "favori" ekiplerden Mercedes ile ve de "nankörlükle suçlandığı" Ferrari'yi bırakarak!.. Risk büyük, hele hele "F1'i 7 defa kazanan" büyük bir şampiyon için, çok daha büyük; bakalım Scuhmaher başarabilecek mi?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.