"Bir daha dönmemek üzere istifa ettim, artık ben yokum" diyor, sonra ortaya çıkıyor ki; istifa mektubunu bile vermemiş!.. Peki, "istifa" haberleri, gazetelerde, TV'lerde yer alınca, ne oluyor; İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda "Fenerbahçe hisseleri?.." Bir taraftan "Dönmeyeceğim" haberleri gazetelerde ve TV'lerde devam ederken, "el altından, kol altından, telefonculuk oyunlarından" iletilen "Dönecek, bırakmayacak" fısıltıları?.. Bunların "speküle ettiği" "Fenerbahçe hisseleri?.." "İşin iç yüzünü bilen" yatırımcılarla, "papatya falı açan" yatırımcılar arasındaki farklar?.. "İstifa" Sermaye Piyasası Kurulu'na ve Borsa'ya bildirildi mi?.. "Bildirilmedi" ise, neden, "bildirildi" ise, Aziz Yıldırım, hâlâ "nasıl" başkan gibi davranıyor ve nasıl göreve dönecek?.. Bitmedi!.. "Bugün bazı gazetelerin spor sayfalarında, Beşiktaşlı futbolcu Tümer Metin'in Fenerbahçe'ye transfer edileceği yönünde haberler yer almıştır. Bu haberler gerçekleri yansıtmadığı gibi, adı geçen oyuncu ile transfer konusunda hiçbir görüşme yapılmamıştır" açıklaması Fenerbahçe'nin "resmi" internet sitesinde dururken, "bu açıklama ilgili haberlerin" yayınlandığı günün gecesi Tümer "nasıl" Fenerbahçeli olmuştur?.. Fenerbahçe hisselerini "alan ve satan" kaç yatırımcı, "Tümer Metin'in transferi" konusunda yanıltılmıştır?.. Tıpkı, "Başkan'ın istifa etti, etmedi, dönmüyor, dönüyor" haberi gibi, "Tümer Metin alınmıyor, alındı" haberleri, Fenerbahçe'nin hisse senetlerinde "hiç mi etki yapmamıştır?.." "İçerden haber alabilen" yatırımcıların kârı ne kadardır?.. Bütün bunlar, "Sermaye Piyasası Kanunu" karşısında, "cevap bekleyen" sorulardır!.. Bitmedi!.. Fenerbahçe'nin "resmi" internet sitesinde "muhtemelen" yapılacak genel kurulda "başkanlığa aday olacak" Fenerbahçeli üyeye, Sadettin Saran'a "hakaret edilmiştir!.." Fenerbahçe Kulübü Tüzüğü'ne göre, "bu hakaret" suç değil midir?.. "Tüzük değiştirterek", demokratik bütün teamülleri yıkıp, "Anayasa'ya aykırı hükümler" de koydurup, Disiplin Kurulu'nu, kendisini ve yönetimini "eleştirenleri" bile kulüpten atma yetkisiyle donatan bir Başkan, "iş, Fenerbahçeli bir üyeye gelince", nasıl "resmi" siteden "hakaretler yağdırılmasına" göz yumar?.. ------ Elemi yudumlamak!.. "Dünyanın en önemli statlarında en ünlü futbolcular gol atarken oradaydım. Ama bugüne kadar o coşkulu, o baş döndürücü atmosferde golü attığı için sevinçten kendinden geçenleri değil, golü yediği için boynunu bükenleri izledim hep... Hoş bu sadece spordaki tercihim değildi." "Gülenlere değil, hep ağlayanlara yakın duran" yazar, "kendi kahramanları olan onları" 60 hikâyede "bizlerle tanıştırıyor!.." Kitabın adı, İkinci Dünya Savaşı'nda Churchill'in İngiliz halkına vaat ettiği "kan ve göz yaşını" hatırlattı bana; "Sana Gözyaşı Vâdediyorum.." Kitabı, "ağır ağır" okudum; ünlü "Bin Bir Gece Masalları" gibi; her gece, bir hikâye!.. "Yufka" yüreğim ve göz pınarlarım "bir gecede iki hikâye okumaya müsait değildi!.." HHH Sevgili Sadık Söztutan'ın "altıncı kitabı" idi, Sana Gözyaşı Vâdediyorum!.. "Yaşanmış" 60 olay ve 60 hikâye!.. Hep düşündüm; kitapla ilgili yazımda "birini seçip", özetle anlatayım!.. Olmadı, eleye eleye en sona bıraktığım 12 hikâyeden birini seçemedim; 12'sini de yazmam mümkün değildi; en iyisi sizlerin kitabı okuması!.. İnanıyorum ki, "sizin sona bırakacaklarınız", belki benimkinin iki katı olacak!.. "Ölmek" nedir; "yaşamayı bitirmek!.." Yooo... Sadık Söztutan'ın "bir zamanlar yaşamış olan" kahramanları, "yaşamayı bitirmediler"; onun hikâyelerinde yaşıyorlar ve yaşamaya devam da edecekler!.. (Babıali Kültür Yayıncılığı Tel: 0212 454 21 65) ------ Özel ulak!.. Ali Şen'le yapılan "özel" röportajdan "aynen" alıyorum: "8 yıldır Aziz Yıldırım ile konuşmuyordum. 2 buçuk yıldır stada da gitmedim. Yıldırım'ı görmek istemedim. Kırgındım!.. Bir gün gazeteci Alaattin Metin aradı. Yıldırım, benimle görüşmek istediğini söylemiş... Alaattin, 'Başkan'la görüşmek ister misiniz?' diye sordu. 'Gayet tabii' dedim. Yıldırım'ın uğradığı şanssızlığa üzülmüştüm. Dahası, onun Fenerbahçe'ye yaptığı hizmetleri hiçbirimiz yapmamıştık. Alaattin, 'Başkan'a, telefonunuzu verebilir miyim?' diye sordu. 'Verebilirsin!' dedim. Aziz Yıldırım da aradı, beni kulübe davet etti." Elbette, Aziz Yıldırım, "gazeteci ve spor yazarı nasıl olmalı" diye soruyu da kendi sorup, "Alaattin Metin gibi olmalı" diyorsa, bir bildiği vardır!.. İşte "o bildiğini" ortaya koyan örneklerin sonuncusudur, Ali Şen'in açık açık anlattığı!.. Aziz Yıldırım'ın "has" ve "örnek" gazetecisi sevgili Alaattin, hiç aynaya bakıp da, "spor yazarlığını ne hâle getirdiğini" düşünmüyor musun?.. ------ Kaç kat acaba?.. Bir gazetede Ali Şen'in açıklaması; "Fenerbahçeliler beni severler ama Aziz Yıldırım'ı benden 10 kat fazla severler!.." Bir başka gazetede; "Fenerbahçeliler beni severler ama Aziz Yıldırım'ı 30 kat fazla severler!.." Daha başka bir gazetede; "Fenerbahçeliler beni severler ama Aziz Yıldırım'ı 50 kat daha fazla severler!.." Şimdi ortada "iki" ihtimal var: Ya, "kat meselesinde", gazetelerden "sadece biri" doğruyu yazıyor; diğerleri atıyorlar!.. Ya da, Ali Şen, "gazetecilerle görüşme sürecinde" her geçen saat "Aziz Başkan'a olan sevgiyi, nasıl hesaplıyorsa, kat be kat arttırmakta yarar görüyor!.." "Bu artış hızı" ile, belki "bugün" sorulsa, diyecek ki; "On bin milyon, trilyon kat daha fazla..." Siz söyleyin okurlarım; "Aziz Başkanı gazeteler mi çok seviyor, yoksa Ali Şen mi?.." ------ Haftanın soruları Aziz Yıldırım, neden susuyor; nedir bu askerlik meselesi?.. Yooo, zannetmeyin ki, Tümer Metin'e verilen "Askerlik meseleni halledeceğiz" garantisinden söz ediyorum; hayır; Türkiye'nin her yanına fısıltı gazetesi yoluyla yayılan "Aziz Başkan'ın askerlik yapıp yapmadığı" konusunu soruyorum; yaptı mı, yapmadı mı; "yapmadıysa", neden?.. HHH Ersun Yanal neden susuyor; "bunca kulübü ve takımı", hatta çoğunu sezon ortasında bırakıp, başka kulüplere ve en sonunda da milli takıma giden bir Hoca, "Trabzonspor ile Vestel Manisaspor arasında 15 gündür süren"söz düellosu sırasında, neden çıkıp da "Ben söz verdim, bunca para harcattım, plân, program yaptırdım, Manisaspor'dan ayrılmam" demiyor?.. Yoksa, gene "Tebdil-i mekânda ferahlık vardır" diyerek, geçen yıl "başarısız olduğu" Manisaspor'dan "ayrılmak" mı istiyor?.. Bu defa da Vestel Manisaspor'u "yarı yolda bırakıp" giderse, bundan böyle, bu hocaya kim, nasıl güvenecek?.. Gitmese bile, "susması" aynı kapıya çıkmıyor mu?..