Galatasaray Divan Kurulu'nun nisan ayı toplantısı, Fenerbahçe maçının oynandığı çarşamba günü "basına kapalı yapıldı"; kapalı yapılmasının sebebini "bir gazetede okuyan var mı"; ben bulamadım ve okuyamadım. Kim bilir belki de gazetelerimizin İstanbul baskılarında vardır ve "bu konuda imtiyazlı olan" İstanbullu gazete okuyucuları, okumuşlardır.
İyi de, gazetelerin 24 saat aralıksız haber veren web sitelerine de bütün bir gün boyu konmadı; anlaşılıyordu ki ve ortadaki "gazete okuyucusu" kimin umurunda?..
Dahası, bir-iki gazetenin İzmir baskılarında ve de internette bulabildiğim birkaç haberde "Kapalı oturum teklifinin kimden geldiği" bile yoktu; Divan Başkanlığından mı, yönetim kurulundan mı, yoksa üyelerden mi; kuzum, bu nasıl bir gazetecilikti?..
Bu "sansürlü" toplantıda olanların haberini, kulübün resmi açıklamasından öğrenebildik, o açıklamada da sadece "Başkan Dursun Özbek'in konuşmasının özeti vardı"; o kadar!..
O haber ve açıklamalardan anlayabildiğimiz kadarı ile, Özbek, "kendisininki de dahil olmak üzere son dönem yönetimlerinin mali faaliyetlerinin tarafsız bir denetim kurulu tarafından denetlenmesi ve bir rapor vermesi çalışmalarının sonuna gelindiğini" belirterek, demiş ki; "Bir İngiliz firması ile mutabakata vardık, sözleşmeyi haftaya imzalayacağız ve firma çalışmalara başlayacak. Birçok söylem ve söylenti vardı, bugün de var, bundan sonra da olacak. Bunlar bitmiyor. En azından yaptığımız bu icraat sayesinde bir netice alınacak ve konu bir daha açılmamak üzere aydınlatılarak kapanacak."
Aslında Özbek toplantıda "Galatasaray'ın kaynakları 2020 / 2023 senelerine kadar tüketilmiş. Bunu söylerken, bir enkaz edebiyatı peşinde değilim. Seçildiğim günden bu yana bunu yapmadım. Galatasaray'ın başarıyı yakalaması ve muvaffak olabilmesi için yeni kaynak oluşturulmasının ve bunun için "gayrı menkullerin yeni projelerle aktif olarak devreye sokulmasının şart olduğunu" söylerken…
Aslında, "Kulübün çok büyük gelirler elde ettiği dönemlerde, neden kaynakların 2020'li, 2023'lü yıllara kadar tüketilmiş" ve de "UEFA'nın yerine getirilmezse ceza gelecek kriterlerinin bile yerle bir edilmiş" olduğunun da "bu denetimle ortaya çıkacağının" mesajını vermişti!..
İşte bu kadar, "yıllardan beri yapılması gereken ama nedense yapılamayan" bu "iddia ve söylentilerden aklanma banyosu" başlıyor; bunun yapılmaması için "tribünlere kadar uzanan", daha doğrusu uzatılan "istifa" yaygaralı uğraşlar boşa çıkmak üzere!..
"Varsa yapılmış olan mali yanlışlar, hatalar" ortaya konacak, "yoksa", bunca söylenti ve iddia çöpe atılmış ve yönetimler aklanmış olacak!..
Sonucu, bekleyecek ve göreceğiz!..
Şaka!..
İşte geçen hafta yazmıştım; "Basketbol Eurocup'ta finale kalan Galatasaray değil de, Fenerbahçe olsaydı", basketbolumuzun bütün yorumcuları, yorumlarıyla gazetelerinin sayfalarında yerlerini alırdı, ama "finale kalan Galatasaray olduğu için" sadece "bir tanesi hariç", hatta web sitelerinde bile "Gran Canaria-Galatasaray maçının yorumları" yoktu.
İşte "Euroleague'te finale değil, yarı finale kalan" Fenerbahçe maçından sonraki sayfalarda hepsinin yorumları yerlerini almış. Elbette alacak, geçen yılın şampiyonu Real Madrid'i ilk maçta yenen, ikinci maçta da ezen Fenerbahçe Basketbol Takımı "hepsini ve hatta fazlasını" hak ediyor!..
Ama Galatasaray Basketbol Takımı'na ne yapılıyor; "yazılmış yorumlar" bile sayfalara konmuyor, web sitelerine bile…
"Örnek verebilirim" ama, buraya nokta koyayım; Şaka'yı daha fazla acılaştırmayayım!..
Ya Suada?..
Önümde "Galatasaray Adası ile ilgili" faks sayfaları duruyor. İstanbul'dan "çok değer verdiğim" bir arkadaşım, "Galatasaray Divan Kurulu Üyesi olan" bir dostum gönderdi.
Galatasaray Yönetimi'nin, "Divan Kurulu üyeleri için" hazırlattığı bir bilgi notunun faksları, sanıyorum; "Faks sayfaları al, gerisini bana sorma" dedi.
Faks sayfaları, Ada'nın 1957'de zamanın başkanı Sadık Giz ve yönetimi tarafından 157 bin Türk lirasına alınışından, bugüne kadar geçen sürecin "özetinin de özeti!.."
Ajda Pekkan'ın ünlü "Kimler geldi, kimler geçti"sine benzeyen bir tablo var, o sayfalarda "Kimler gelmiş, kimler geçmiş; yönetimler olarak, işletmeciler olarak!.."
Adayı satın alan Sadık Giz yönetiminde Refik Selimoğlu, Mustafa Vacit Yalman, Necdet Çobanlı, Ahmet Güre, Lütfü Abay, Semih Türkdoğan, Sadun Atığ, Hicri Yücel var.
Sonrasında Adayla ilgili faaliyet gösteren başkan ve yönetimler, nihayet, "Galatasaray Adası'nın Suada olduğu" Mehmet Koçarslan döneminin hikâyesi de var, "özetin özeti olarak" o sayfalarda!..
Asıl hikâye Mehmet Cansun'un "kısa dönem başkanlık yaptığı" yönetimle başlıyor; Cansun ve arkadaşları adayı Ünal Aysal'ın "UNİT" şirketine yıllık "500.000 dolar" karşılığı 10 yıl kiralıyor. Yönetimde kimler yok ki; Fatih Altaylı'dan, Yiğit Şardan'a, Aziz Üstel'den, Özer Saraçoğlu'na, Eren Talu'dan, Abdurrahim Albayrak'a kadar!..
UNİT, 2004 / 2006 arasında Adayı, Lal Dedeoğlu'nun DS. Turistik ve Eğlence Tesisleri İşletmeciliği San.ve Tic. Ltd. Şti.(BUZADA)'ne kiralıyor ve 2006 Nisanında Canaydın Yönetimi "işletme hakkını" Ünal Aysal'ın şirketinden geri alıyor.
Ve de "yani alınan tekliflerin tatmin edici bulunmaması" sebebiyle Başkan Özhan Canaydın, Reina İşletmesi'nin de sahibi olan MELS Turizm Şirketi'nin sahibi Mehmet Koçarslan'ı davet ediyor ve "2 yılı opsiyonlu olmak üzere" Ada, 5 yıllığına Koçarslan'a kiralanıyor; "kira" ve "bağış" bedeli; yıllık 400 bin dolar!..
Yönetimde kimler yok ki; Semih Haznedaroğlu, Adnan Polat, Cengiz Özyalçın, Şükrü Ergün, Celil Gürkan, Işın Çelebi, Mehmet Helvacı, Haldun Üstünel, Attila Kınay, Fatih Gökşen…
Buna karşılık zamanın Divan Kurulu başkanlığı, Prof.Dr. Oğuz İmregün, Avukat Cevdet Dayıoğlu ve Avukat Anıl Büyükeroğlu'dan "Bu sözleşmenin hukuki açıdan incelenmesini" talep ediyor, onlar da "Bu sözleşmenin Genel Kurul'dan onay alınmamış olduğu cihetle hiçbir hukuki bağlayıcılığı ve geçerliliği olmadığı" mütalaasını veriyorlar.
Bunun üzerine Divan Başkanı İrfan Aktar, yardımcısı Nihat Karaköse ile beraber, Başkan Özhan Canaydın'ı, yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr. Mehmet Helvacı ve Celal Gürcan'ı, denetçi Suat Sucuka'yı, "mütalaa veren" hukukçu 3 divan kurulu üyesini davet ederek, bir toplantı düzenliyor ve yönetimden "mevcut aksaklıkların düzeltilmesini" istiyor.
Bu talep yerine getiriliyor ve olağan Genel Kurul'da "Adayı kiralama" ve altını kalın çizgilerle çiziyorum, "Üzerinde inşaat yapma" yetkisi alınıyor.
Yetki alan yönetimde Başkan Özhan Canaydın'dan başka kimler yok ki; Ali Dürüst, Refik Arkan, Alp Yalman, Özkan Olcay, Burak Elmas, Şükrü Ergün, Özer Saraçoğlu…"
Ve işte, "Galatasaray'ı Suada yapan" ve Koçarslan'ı da "işletmeci olmaktan çıkarıp", adeta "Ada'nın geçici sahibi" durumuna getiren "Ada üzerinde inşaat yapma yetkisinin kullanılmaya başlanması" ile ilgili yılan hikâyesi burada başlıyor.
Devamı… "Haftaya"; zira, "bugünlük yerim" bu kadar!..
Özür dilerim!..