Büyük!..

A -
A +

4-3'lük bir galibiyetle "övünenler" ve "sıradan bir derbinin arkasına saklanarak", hiç sıkılmadan çıkıp "tarih yazdık" diyebilenler, "bu komik" durumun ardına saklanarak taraftarlarını da, kendilerini de aldatanlar!.. "10 yılda 7 şampiyonluk, bir de Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu" vaat ederek iş başına gelip de, tesadüfen, evet "tamamen tesadüfen" penaltılarda kazanılan bir maçtan sonra çıkılan finalde, "skor olarak tarihe yazılan" bir galibiyet sonucu kazanılan ve "sadece" teknik direktörle, futbolcuların eseri olan "Türkiye Kupası" ile 100. Yıl'ı geçiştiren, ama "son üç haftaya 5 puan avantajla girip" iki haftada "Şampiyonlar Ligi ve 14 milyon dolarlık bir gelir hakkını kaybetmeyle burun buruna gelen" ve yıllardır olduğu gibi, hâlâ "büyüklere masal anlatmaya" devam eden yöneticiler!.. Ayağa kalkın ve "amatör" denilen, "ağzından çıkanı kulağı duymuyor" denilen ve "çok ağır şekilde eleştirilen" Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'dan "ders alın", onu "saygıyla alkışlayın!.." Fenerbahçe "şampiyon oldu"; elbette teknik heyetinin her ferdinden, hocası Daum'a, futbolcularından, yöneticilerine kadar "herkesin ama herkesin" bu büyük başarıda payı var; hepsini kutlamak gerek ama "asıl kutlanması gerekenler", elbette "önce" Aziz Başkan ve sonra da o "büyük" taraftar!.. Fenerbahçe, "son 5 yılda 3 defa şampiyon olduysa" ve Aziz Başkan "2010'a kadar dördüncü yıldızı da takacağız" diyebiliyorsa, "Ben ve kulübüm, taraftarımla beraber bu hedefe varacak güçteyiz" mesajını "rahatlıkla" verebiliyorsa, bilinmelidir ki; herkese "böylesine" meydan okuyabilmesinin sebebi, "Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın bu yönetimlerle Fenerbahçe'den çok gerilerde kaldığını ve kalacağını" görmesindedir!.. Fenerbahçe Başkanı, "başkanları Galatasaraylı olan" federasyonlarda bile, "Bu federasyonu iş başına ben getirdim ve perde arkasından ben yönetirim" imajını herkese kabul ettirmişse, "maçlarına istediği hakemi tayin ettiriyor ve istediği hakemi istediği gibi kullandırıyor, Fenerbahçe aleyhine düdük çalan hakemi yok ettirebiliyor" kanaatini yayabilmişse, 40 - 50 bin kişilik tribünlere, anlı - şanlı bir yığın insanın olduğu yönetimlerine "bir işareti ile" her şeyi yaptıracak ya da hepsini susturacak kadar hakimse, kendisi "yasal olmayan, izni olmayan" tesisleri ve inşaatları hiç çekinmeden ve "yılmadan" yapıp, açıyor ve işletiyorken, rakiplerinin "yasal olarak yapacakları işleri" bile engelleyebiliyor ve "bunun için" kamuoyunu iknâ edebiliyorsa, "sabahtan akşama şamar oğlanı gibi" azarladığı spor yazarlarına rağmen, spor medyasına, hatta tüm medyaya "hâkim olabiliyorsa", Galatasaray "transfer edeceği genç bir futbolcunun kulübüne 100 -200 bin dolar daha az para vermek için bezirgan pazarlığı içinde terlerken", o "Ben istediğimi alırım, dünyada alamayacağım futbolcu yoktur" havasını atarak, "söylediklerini" yapıyorsa, Galatasaray'ın "neden bu hâllere düştüğünü", Beşiktaş'ın neden "4 - 3'lük bir maçın mutluluğuyla sezonu kapadığını" anlamamız çok kolaylaşacaktır!.. Büyük kulübün "büyük başkanı" böyle olur!.. Galatasaray da, Beşiktaş da yıllardır "büyük kulübün başkanı olacak" başkanlara sahip olamamanın hüsranı içindeler!.. Ve görülüyor ki, "bu hüsran devam edecek!.." Aziz Başkan için yıllarca "döneminde en çok Galatasaray şampiyonluğu gören başkan. Galatasaray'a yıldız taktıran başkan" esprileri yapılıyordu; şimdi "aynı espri" Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın için yapılıyor!.. Sporun ve futbolun, "centilmence rekabetin" güzelliği de burada!.. Ama "böyle giderse" ortada rekabet kalmayacak!.. "Topu alan" Fenerbahçe, "bu defa Anneler Ligi'ni tamamen geçmek üzere", üstelik "bu geçiş", Galatasaray'ınki gibi "geri dönüşlü de olmayacak"; Galatasaraylılar'ın da, Beşiktaşlılar'ın da, Trabzonsporlular'ın da, Avrupalılar'ın da haberi olsun!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.