Fenerbahçe son yıllarda ülkemizde "futboldan sonra ikinci sırada olan" basketbol başta "birçok spor branşında" Galatasaray'a da, Beşiktaş'a da tur üstüne tur bindirdi!.. Hele hele, bir çok spor branşını "ülkeye getiren" ve bir zamanlar "yenilmez armadalar kuran" Galatasaray'ın, Fenerbahçe'nin çok arkasında kalması, ondan da öte "takımlarında yıllardır görünen perişanlık", doğrusu ya sarı - kırmızılılar adına yüz kızartıcı!.. "Futbol dışındaki spor branşlarında" büyük üstünlük sağlayan Fenerbahçe yönetimini ve Aziz Başkan'ı gerçekten kutlamak gerek!.. Sarı - lâcivertliler, en kötü zamanlarında bile, "Fenerbahçe - Galatasaray futbol maçlarında yıllardır sarı - kırmızılılara yaşattıkları eziklikten ve psikolojik travmadan kurtulabilme fırsatını rakiplerine tanımama üstünlüklerini", basketbol ve voleybol başta "diğer" spor branşlarına da yaydılar. Üstelik, bu branşlarda "ikili üstünlükle de yetinmiyor"; başarıda ve şampiyonluklarda da "eziyorlar!.." "Biz UEFA Kupası'nı aldık, Süper Kupa'yı kazandık" avuntusu ise, çok açık ki, "züğürt tesellisi!.." Beşiktaş ise, Galatasaray'dan da çok geride!.. "Aziz Başkan karışmasa" ve "futbolu da ehil ellere teslim etse", futbolundan, küreğine, basketbolundan voleyboluna, bütün spor branşlarında tam bir "Fenerbahçe tekeli kurmuş olacak" ama, "oyuncağını kaybetmekten korkuyor" ve "Futbol benimdir" demekten vazgeçmiyor; işte Galatasaray yönetimlerinin de Beşiktaş yönetimlerinin de "en büyük şansı" burada!.. Bunca yıl "gerçekten alkışlanacak" bir gayretle hem tesis atılımlarında, hem de "bir çok" spor branşında "gerçekten büyük olmanın gereklerini" yerine getirip, "oya gibi işlediği" ve pırıl pırıl yaptığı "mükemmel" bir züccaciye süper marketini, "futbol kompleksi" sebebiyle "fil girmişe döndüren" Aziz Başkan, bilmem ki "hatasını" hâlâ nasıl göremiyor ve anlayamıyor?.. Bu yüzden de, gene "aday olup olmayacağını" genel kurulun hemen öncesine kadar "açıklamayarak", "Fenerbahçe'ye el hak başkanlık yapacak" kapasiteye sahip, bir çok "ağırlıklı" Fenerbahçe'linin yolunu kesmeyi "marifet" sanıyor!.. Genel Kurula, "Doğru dürüst bir aday çıkmadı, Fenerbahçe'yi başkansız bırakmamak için mecburen gene aday oldum" havasında girerek, "İstemem ama yan cebime koyun" oyununu oynamaya devam ediyor!.. Soru şu; artık alıştığımız bu "ucuz" senaryoya ihtiyacı var mı ve bu senaryo ona yakışıyor mu?.. >> Pes doğrusu!.. Adnan Polat, bakınız "neler" diyor: "Skibbe yanlış tercihti. Eğitmen tarafı vardı. Bu konuda çok iyiydi. Ancak bize disiplinli hoca lâzımdı. Meğer oturmamış. Keşke getirmeseydik. Getirmemiz de, göndermekte geç kalmamız da hatalı." Onun "bugün söylediklerini", bizler "sezon başından beri ve testi kırılmadan, hatta çatlamadan söylediğimiz, yazdığımız için", bizlere "söylemediğini bırakmamış", hatta "Galatasaray düşmanı ilân etmişti!.." Dahası, bakın "Bülent Korkmaz için" ne diyor; "Tam bir takım verip de onu yüzde yüz imkânlı bir şekilde deneme fırsatı bulamadık." Galatasaray sanki "deneme tahtası" ve işte "bu zihniyetin sonucu olan" acı gerçek; Bülent Korkmaz'ın "büyük hataları ile" kaybedilerek "sarı - kırmızılı kulübe çok pahalıya mâl olan" Ali Sami Yen'deki dramatik maçın galibi, "büyük" bir ihtimal ile "Saracoğlu'nda final oynayacak"; Hamburg!.. Ve diyor ki Polat; "Bu sezon sonuçlardan sorumlu tutulacak biri varsa o da benim." Hâlâ "Adnan Sezgin'i koruyor"; geçen yılın şampiyonluğuna Başkan olarak "onun damgasını vurmuştu"; bugünün başarısızlığında "ona toz kondurmuyor"; bu nasıl bir terazi ve "neden"?.. >> At martini, Debreli Hasan!.. Hürriyet'te bir haber; "Dünya Cimbom'u konuşuyor!.." "Başlığı görünce", merakla okuyorsunuz; haber, Medya Takip Merkezi(MTM)'nin Türkiye'de "ilk defa" yaptığı "değişik" bir araştırma ile ilgili; "Türk Spor Kulüpleri'nin ve sporcularının Dünya Basını'ndaki yansımaları!.." 1 - 25 Nisan tarihleri arasında, yani "tam 25 gün" 49 ülkede 642 gazetenin spor sayfaları incelenmiş ve bu süreçte "Türk sporuyla ilgili olarak" toplam 824 haberin çıktığı tespit edilmiş; "haber/ gazete/ gün" ortalaması; 0,05 haber!.. Bu 824 haber içinde "en çok haberi çıkan Türk Kulübü" olarak Galatasaray'a düşen pay, 25 günde 286 haber; yani "haber/ gazete/ gün" olarak ortalama 0,018 bile değil!.. Neymiş; "Dünya Cimbom'u konuşuyormuş!.." Bunun da adı "gazetecilik" oluyor; püfff!.. >> Acı tablo!.. "Hakemler Derneği'ni ele geçirmek" için "futbolun iktidarında olmanın" bütün imkânlarını kullanarak baskı yapan, bu mücadeleyi, "hakemlerin hakemlikleriyle oynama" iddialarının "örnekleriyle" gazete sayfalarına kadar düşmesine yol açacak kadar şirazesinden çıkaran bir "hakem ve gözlemci yönetimi" ile karşı karşıyayız!.. "Futboldaki bölünmüşlüğü ortadan kaldırmak" ve "camiayı birleştirmek" için iş başına getirilen "Hasan Doğan Federasyonu'nun misyonu", Hasan Doğan öldükten sonra, "adeta çöpe atıldı!.." "Rahmetli Hasan Doğan'ın mirasını devralan" sevgili Başkanımız Mahmut Özgener, Oğuz Sarvan - Kemal Dinçer ikilisinin "açıkça" ve "yeniden" başlattıkları, üstelik "savaş ilân etmişçesine" başlattıkları kavgayı görmezden geldi, "önleyeceğine", hatta destekledi; sonuç ortada!.. "En tanınmış" hakemlerimiz bile büyük bir "hızla" yüz yüze bakamayacak bir ortama sürükleniyorlar; "O hain, bu iki yüzlü, öteki korkak, beriki satılmış, şuradaki onun adamı, buradaki zaten kirli" iddia ve ithamlarının bini bir para!.. Yazık Türk hakemliğine; "kinin, düşmanlıkların, kontrol edilemeyen hırsların ve kör ihtirasların kurbanı" oldu ve görülüyor ki, olmaya da devam edecek !..