Büyük takım?.. Bugünün puan cetvelindeki sıra ile yazayım; Fenerbahçe… Galatasaray… Beşiktaş… Ve… “Bugünün kriz içindeki takımına değil, dünlere de bakarsak” Trabzonspor…
Dört Büyük takımın başında “hoca olarak” kimler var; İsmail Kartal, Okan Buruk, Rıza Çalımbay, Abdullah Avcı…
“Büyük takım” deyince, “sadece ülke içindeki başarılarına değil, elbette ve artık, “uzun zamandan beri ‘Avrupa’daki başarılarına da bakmak’ ve hocasını da ‘ona göre’ büyük takım hocası mı, değil mi” diye tartmak” gerek…
Dahası… Sadece “futbol bilgisi, saha içi taktik, teknik, strateji başarıları” da “büyük takım hocası” olmaya yetmiyor, “büyük takım kadrosunu ve o kadroda olan ‘büyük takım yıldızlarını da yönetebilmek’ becerisine sahip olmak” gerekiyor…
Dahanın da dahası… “Kulüp başta spor camiasında da, kulüp yönetiminde de, sporcularda da, taraftarda da ‘saygınlık’ kazanacak” bir kişiliğin sahibi olabilmek…
Zamanımızda, “yukarıdan beri yazdığım bütün vasıflara sahip” ve de “hem içerde, hem dışarda ‘büyük takım hocası’ olduğunu tescil ettiren” kaç “Türk” hocamız var; Fatih Terim, Mustafa Denizli ve… Biraz arkada olan Şenol Güneş ve de… “İstikrarsızlığı” yüzünden biraz daha arkada olan” Abdullah Avcı…
Fatih Terim ve Mustafa Denizli, “en ön sıraya nasıl ve neden çıktılar” sorusunun cevabında “ötekilerden farklı bir dönemi yaşamak” var… Fatih Terim, Sepp Piontek gibi, Mustafa Denizli, Jupp Derwall gibi “dev iki hoca” ile beraber çalışmak, onların yardımcısı olmak” şansını elde ettiler… “Büyük hocaların, büyük takımları, büyük yıldızları nasıl yönettiğini” onlarla beraber yaşayarak öğrendiler… Evet… İşte geliyorum, “başarının ve büyük takım hocası olmanın “olmazsa olmaz” sırrına; “büyük takımın gerçek yıldızlarını yönetebilmek…”
Sadece bir örnek vereceğim; Fatih Terim; “Bursa deplasmanına ‘kadro dışı’ bırakarak” Hagi’yi götürmemişti… “Küsme olmadı, kriz çıkmadı”, zira Hagi gibi bir dünya yıldızı “Hocamın haklı bir sebebi, bir bildiği vardır” diyerek itaat etti, başkaldırmadı…
Bir de, Okan Hoca’mıza bakalım; geçen sezon, “sezonun başlangıcında Galatasaray’a kaç maç kazandırıp, kaç puan aldıran” ve de “Süper Ligde gol krallığı kazanmış olan” Gomis’i küstürdüğü gibi, krizi de “iyi yönetememiş” Senegal asıllı “Fransız Millî Takımı’nda oynamış” yıldızı camianın da, basının da önüne “hedef olarak” atmıştı. “Esasta” Gomis haklı idi, “usulde” hata yapmıştı…
Bugün kadrodaki “kaç futbolcuyu küstürmüş ve kırmış olduğunu” yazmama gerek yok, hepsi ortada ve herkes görüyor!..
Yalnız; son maçında “bravo” diyeceğim bir adım attı… Bir zamanlar “Baba” Gündüz (Kılıç) “sağ bek” büyük Ali’yi “Reha sakatlanınca, onun yerine ‘santrfor’ yapmış” ve de Büyük Ali “gol kralı ve millî takımın santrforu” olmuştu.
Okan Hoca da, “İki sezondur sorun olan bir zafiyeti” ortadan kaldıracak bir cesur hamle yaptı; Pendik maçında Barış Alper’i “sol bek” olarak sahaya yolladı; kutlarım; sonuç olumlu!..
Spor sayfalarımızda “Galatasaray ‘sol bek’ sorununu, Caner Erkin ile çözecek” haberleri çıkıyor…
Olabilir mi; bana göre olmaz!...
Sebep “oynayacağı futbol” değil; “futbolcu olarak” hiçbir itirazım olamaz, ama… Ya, Galatasaray’dan ayrıldıktan sonra, oynadığı takımların Galatasaray ile yaptığı maçlardaki davranışları…
Galatasaray tribünleri acaba, “bu transfer için” ne diyecek?..
Galatasaray’da “olmazsa olmaz” futbolcular var; Muslera… Davinson… Abdülkerim… Boey… Torreira, Kerem, İcardi…
Bunlara Zaha, Hâkim Ziyech ve Kaan Ayhan da katılıyorlar…
Ama bir oyuncu daha var; “Hagi gibi, Drogba gibi, futbolu bırakana kadar” Galatasaray ilk 11’inde olması gereken bir oyuncu; Mertens… Hemen hemen “Hagi ve Drogba ile aynı yaşlarda iken oynuyor” Mertens…
G.Saray’ın UEFA Kupası Şampiyonu olduğu ve UEFA Süper Kupasını da aldığı yıllarda sarı kırmızılı formayı giydi, Hagi…Hocaları da Fatih Terim ve Lucescu idi… Drogba’nın hocası da Mancini…
Ortada bir soru var; “Kariyeri ve karizmasıyla, onlar gibi “gerçek” bir futbol yıldızı olan Mertens’ten, Okan Hoca, neden “alması gereken verimi” alamıyor, acaba?..
Bir düşünün Galatasaraylılar ve de bugünkü Uluçmarket’in “Büyük takım hocası olabilmek” başlıklı bölümünü yeniden bir göz atın…
Başakşehir - Şanlıurfaspor Ziraat Türkiye Kupası maçı Fatih Terim Stadı’nda saat 21.00’de oynandı. Takımlar sahaya çıkarken, “Şampiyonlar Ligi maçlarının saati hatırlatılarak” UEFA Şampiyonlar Ligi müziği çalındı. Maçın 30. dakikasında da stadın skorborduna “İyi uykular çocuklar” yazıldı.
“Tepkinin ‘böyle’ gösterilmesi”, bütün kulüplerin başkan ve yöneticilerine örnek olmalı; üslup şeklini, esprili anlamını ve seviyesini alkışlıyorum!..
Süper Lig’de âdeta “sakatlar” ordusu var; kaç takım kurulur… “Darbe sakatlıklarını” bir yana bırakıyorum, diğerleri “ya antrenmanlarda ‘fazla’ yüklenmeden, ya özel hayatı ‘bedensel yorgunlara yol açacak, adaleleri zayıflatacak’ kadar” hor yaşamaktan dolayı sakatlanıyorlar!..
Adlarını yazmıyorum, ama “herkesi şaşırtacak kadar” form düşüklüğü gösteren futbolcular var, “gözaltları” giderek siyahlaşıyor; fark eden yok mu?..