Cambazlar yarışı!..

A -
A +

Palavrayı bırakalım!.. Yağcılığı da!.. Türk Milli Basketbol Takımı'nın "hazırlık maçında" İtalya'ya "18", Avusturalya'ya "15" sayı farkla "yenilmesi", üzerinde önemle ve ciddiyetle durulması gereken ve "gerekli" derslerin hemen alınmasının zorunlu olduğunu gösteren bir uyarıdır!.. "Efendim, kampta arkadaşlık şöyleymiş, böyleymiş. İşler iyi gidiyormuş. Ümit vericiymiş. Bunlar hazırlık maçıymış, böyle sonuçlar olabilirmiş" palavralarına karnımız tok!.. Bu yorumları dinlerken ve okurken çok güldüm!.. Mızrağı çuvala sokup saklamak isteyenler, "Basketbol Federasyonu Başkanı'na yağ çekmekte başarılı olabilirler" ama bilmeliler ki, İtalya ve Avusturalya'ya karşı sahadan "kız" basketbolunda bile az görülmeye başlanan "59 ve 54" gibi komik birer sayı bilânçosu ile ayrılan Türk Milli Takımı'na iyilik etmiyorlar!.. Bugünlere uyutula uyutula geldik, ninnilerle geldik!.. Gene ninni dinlemek ve uyumak istemiyoruz!.. Üstelik "artık" çıkıp da "Efendim Tanjeviç daha yeni geldi, takımını kuruyor, oyuncuları tanıyor" mazereti de yok!.. "Efendim, falan oynamadı, filân sakatTı" bahanelerinin de ardına sığınamayız; elbette bir takımın sakatı da olacak, cezalısı da, mazeretlisi de!.. "Takım takımsa", eksiğini, gediğini kapatacak bir kadroya sahip olmalıdır ve Tanjeviç "onca" para verilerek "bunu başarmak için" getirilmiştir; mazeretlerin, bahanelerin arkasına saklanamaz!.. Bakıyorum, basketbol yazar - çizerlerimiz, sevgili Ünal Özüak ve bir iki "tarafsız" ve "ne olduğunu iyi gören" meslektaşımız hariç, tam bir "kollama" pozisyonu almışlar, o pozisyonu muhafaza etmeye çalışıyorlar!.. Elbette "bu maçlar" hazırlık maçlarıdır; elbette "yenilgi" de olabilir!.. Ama "Ben iddialıyım, ben şu derece için oynayacağım" diyeceksiniz, herkese ümit vereceksiniz, sonra da "kız takımları kadar bile atamadan" sahadan "çok açık farklı skorlarla mağlûp ayrılacaksınız"; işte bu olmaz!.. Hadi ona da "olabilir" diyelim; ama "Bu acı tabloyu bile saklamak isteyen" gazeteci olmaz, yorumcu olmaz, spor yazarı olmaz, olmalıdır; ama bizde oluyor; zira Turgay Demirel "çok usta" bir Başkan!.. Eğer "bu işlerdeki ustalığını, federasyonu yönetmekte de gösterebilse", Türkiye çoktan Avrupa hatta dünya basketbolunda en iddialılar arasına girerdi; ama işte "asıl" o konuda, yani "asıl görevi" konusunda eksiği de çok, gediği de!.. Tanjeviç'e ve Milli Takım'a yaptığı "Fenerbahçe takviyesi ve desteği" bakalım durumu kurtarabilecek mi?.. "Müdürü ile beraber" gazete sayfasında "koruma ve kollama görevini" devam ettirse de, Doğan Hakyemez, Antalya'dan kıs kıs gülüyordur ve "kıymetimi anlayacaklar" diyordur!.. Türk basketbolu tam bir "cambazlar" yarışmasına ev sahipliği yapıyor!.. "Cambaza bak" aldatmacası ile "bir gün bile iş başında kalmaması gerekenleri" yıllardır iş başında bırakan bir spor(!) medyası ve spor teşkilâtı da, bu yarışa şak şakçılık ediyor!.. Yaşasın!...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.