Canaydın, dur!..

A -
A +

Ligin ilk yarısının son maçı. Galatasaray, Ankara'da OFTAŞ ile oynuyor; maçı kazanırsa devreyi lider bitirecek!.. Arkadaşlarla beraber İzmir Kordon'da "Lig TV abonesi olan" bir kafeye gidiyoruz, maçın başlamasına 10 dakika kala!.. Alt kat dolu, kızlı, erkekli, yaşlı - genç bir yığın İzmirli var, gülüyor, eğleniyor, sohbet ediyor!.. "Büyük ekran TV" üst katta, maç orada seyrediliyor!.. Çıkıyoruz üst kata; aaaa, kimsecikler yok!.. Maç başlıyor, bizden başka kimse yok!.. Maç bitiyor; biz dört arkadaş, bir de biraz ileride bizim isteklerimizi karşılamak için bekleyen garsondan başka kimsecikler izlemiyor maçı!.. Hey gidi koca Galatasaray hey!.. Bir zamanlar "senin maçların naklen yayınlandığında", bu kafeler nasıl da tıklım tıklım dolardı?.. Bitirdi, "Özhan Canaydın" adlı başkan "bu coşkuyu, bu tutkuyu, bu heyecanı!.." Galatasaray seyircisi ne tribünlerde kaldı, ne de TV başlarında!.. Zaten nicedir maçlara bile gelmiyor, gelemiyor kendisi de!.. Geldiği zamanlarda da, maçın sonucu ne olursa olsun, yüzünde en ufak bir mimik olmadan, "heyecansız, ölgün" bir sesle, sanki "banta alınmış" 3 - 5 cümlelik bir konuşmayı hiç değiştirmeden tekrar eden bir başkan, taraftara, seyirciye heyecan, coşku, tutku verebilir mi?.. "O konuşma şekli", bilimkurgu kitaplarından çıkıp gelen bir androit'in (robot adam) "konuşma şeklini" hatırlatıyor, insana!.. Bıraktım, Aziz Yıldırım'ı, onun yanındakilerin, hatta Fenerbahçe'nin "dünkü çocuk" futbolcusu Gökhan'ın "Galatasaray ve Beşiktaş'a yaptığı büyük hakareti" yiyip yutan, "stat projesini" bile "Aziz Yıldırım'ın verdiği izin kadarına bağlayan", Futbol Federasyonu'na karşı pozisyonunu "Aziz Yıldırım'ın tam da istediği gibi alan" bir Başkan'a sahip Galatasaray ve "bu başkan" hâlâ "bir devre daha" seçilmek istiyor; vah Galatasaray vah!.. "Borcu ödeyeceğim" diye oturduğu koltukta, "70 milyon dolarlık borcu 253 milyon dolara çıkaran" ve "sağlık durumu" her gün "yeni fısıltılar üretilmesine sebep olacak kadar gizlenen" bir başkana sahip Galatasaray; vah Galatasaray vah!.. Hiç utanmadan, sıkılmadan Canaydın yandaşları diyorlar ki; "Ama ya vefa?.." Bakınız, bu kulüpte "vefadan hiç ama hiç söz edemeyecek" biri varsa, o da Özhan Canaydın'dır!.. Göreve gelirken yanında kimler vardır, sonra kimler oldu, bugün kimler var ve "yarın için" kimlerle görüşüyor?.. Yani, "seçimi kazanmak için" kimleri kullandı ve sonra "işi bitince", kendisine "yeni seçimi kazandıracaklara yer açmak için" onları bir kenara nasıl attı?.. Kime vefa gösterdi ki, şimdi kimden vefa beklemeye hakkı var?.. Bitirdiği Galatasaraylılık ruhunun ve heyecanının "geri dönmesi için" mevcut olan "birazcık" ümidi de yok edecektir, "yeniden" başkanlık koltuğuna oturursa!.. Taraftar sayısı bakımından "çok ilerde olduğu" Fenerbahçe'ye yakalanmak üzeredir Galatasaray, "onun başkanlık sürecinde" ve bir dönem daha kalırsa, "geride de kalacaktır!.." Galatasaraylılar, "balığın baştan koktuğunu" artık anlamalılar!.. "Kendisine acındırarak" o koltukta oturmaya devam edecek bir başkandan, bıraktım Galatasaray'a, kendisine de hayır gelmez!.. Galatasaraylılar, Galatasaray'ı da, Galatasaray Başkanı'nı da, Galatasaray Başkanlığı'nı da "bu acıklı duruma" düşürmeyin!.. Özhan Canaydın'a "Dur" deyin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.