Carlos'u korumak, Ayman'a vurmak!..

A -
A +

Ligin başladığı gün yazdığım yazıda, "2007- 2008 sezonunun 'gerçekten' futbolumuzda yeni bir sayfa açıp açmayacağı konusunda ümidin var mı" sorusuna verdiğim cevap "Çok az ümidim var" şeklinde idi!.. O "çok az" ümidim de, ligin "daha" ilk haftasında oynanan Trabzonspor - Sivasspor maçı ile bitti!.. Bunca yılın çirkinliklerinin, bunca yılın vurdum duymazlıklarının ve adamsendeciliklerinin sporumuza, futbolumuza getirdiği kirlenmenin, "Galatasaray'a verilen 5 maçlık ceza ile başlayan" ve "yeni" olmasını dilediğimiz ligde "birdenbire" yok olacağını sanmak, tam bir hayalperestlikti; nitekim de öyle oldu!.. Herkes yazdı, çizdi, söyledi, yorumladı, lâfı uzatmama gerek yok; "30 saniye sonra bitecek bir maçta üstelik takımın 1- 0 galipken sahaya girip, rakip futbolcuları tekmelemek ve yumruklamak için" ya "deli olmak" gerek, ya "salak" ya da "kötü" ve "art" niyetli!.. "Sahaya giren" o kadar insanın hepsi birden "deli" olamaz, hepsi birden "salak" olamaz, öyleyse apaçık belli ki, ortada "kötü niyet var, art niyet" var!.. Tıpkı, geçen yıl oynanan Galatasaray - Fenerbahçe maçında olduğu gibi!.. Trabzonspor'un Teknik Direktörü Ziya Doğan hâlâ "hakemi suçluyor"; ayıp!.. Hakem ne yaptı; her hakemin yapabileceği birkaç hata dışında?.. Hatta "sarı ve kırmızı kartlarını konuştursa", bundan "en fazla" Trabzonsporlu oyuncular zarar görürdü; korudu!.. Seyircinin "hakeme değil", aslında "başka şeylere takıntılı olduğu", zaten "hücum edilenlerin hakemler olmamasından" belli değil miydi?.. Trabzonspor Kulübü Başkanı da "Provokasyon var" diyor; hadi canım sen de!.. İşte "bu kafadır ki", Türk futbolunu bu şekilde içinden çıkamayacağı "çirkinlikler" kuyusunun dibinde kıvrandırmaktadır!.. "Sahadaki olayın" sebebi, "saha dışında aylardır cereyan etmekte olan" Trabzonspor'la ilgili kavgalardır, kulislerdir, yönetime ve hocaya olan tepkilerdir; tıpkı geçen yıl Galatasaray Stadı'nın tribünlerinde olanlar gibi!.. Nuri Albayrak da, Ziya Doğan da "hedef saptırması" yapıyorlar; bir ayıp daha!.. Bitmedi; sahada öylesine "kötü niyetli oyuncular vardı" ki, bu maçın "normal şekilde bitmesi" zaten çok zordu!.. Ceyhun, Ersen Martin, Ayman, Mehmet Yıldız başta en az 6 - 7 Trabzonsporlu ve Sivassporlu oyuncu, maçın başından sonuna kadar "hakemle ve rakip oyuncularla didiştiler" ve işi çığırından çıkardılar!.. Maç kaseti "dikkatle izlenmeli" ve bu futbolculara da "mutlaka ve mutlaka" müstahak oldukları cezalar verilmelidir!.. "Efendim, hakem raporunda yok, gözlemci raporunda bulunmuyor" palavralarına karnımız tok; maçın bantları ortada; kim ne yapmış işte orada!.. Bitmedi; tüylerim ürperdi; polis, futbolcuların, saha görevlilerinin yakaladığı saldırganları göz altına alacağına, götürüp tribüne bırakıyor; "baş pehlivan kılığında sahaya dalanları" bile!.. Adam da tribünde kahkahalar atarak, yaptığını ve yapmak isteyip de yapamadığını övüne övüne anlatırken, kameralara yakalanıyor; bu nasıl "güvenlik" anlayışlıdır; bu nasıl "olayları önleme" mücadelesidir?.. İçişleri Bakanımız da, Spordan Sorumlu Bakanımız da artık anlamalıdır; balık baştan kokmakta, koku kuyruğa kadar ulaşmaktadır. Sporda Şiddeti Önleme Kanunu "işte" böyle uygulandığı içindir ki, bu olaylar bitmez, bitmeyecektir!.. Bitmedi, daha da tüyler ürpertici bir olay ise, "sırtında Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin verdiği foto muhabiri gömleği olan" sözüm ona "gazetecinin", Sivassporlu futbolculara tekme yumruk girişmesiydi!.. Şu rezalete bakın!.. Elbette, İstanbul'daki "tam profesyonel spor yazarı" ağabeyleri, tam bir "kulüpçü" zihniyetiyle, "Canım dudak okumayla ceza mı verilir" diye ahkâm kesip, "Hakeme bağıra çağıra, gırtlağından çıkan en güçlü sesle çok çirkin şekilde küfür ettiği" maç kayıtlarında olan ve üstelik milyonlarca insanın maç naklen yayını ve sonra Maraton Programı'nda duyarak yüzlerinin kızardığı bir olayı "örtbas etmeye gayret ederlerse", Trabzon'daki kardeşleri de "bunu" yapacaklardır, aralarında ne fark var?.. İstanbul'da "Roberto Carlos" böyle korunacak, sonra da Trabzon'da, Kayseri'de, Gaziantep'te ya da bir başka Anadolu kentinde, "futbolcu Mehmet" ipe çekilecek öyle mi?.. Benim cici beylerim, hani "hakemlere çifte standart yapmayın" diye bar bar bağırıyordunuz; sizlerin bu yaptığı çifte standardın "karesi, küpü" değil mi?.. Bir Türk hakemine "hiçbir insanın kabul etmeyeceği şekilde edilen küfrün duymazlıktan gelineceğini" savunacaksınız, sonra da Ayman'ın "ipe çekilmesi için elinizden geleni yapacaksınız"; hadi canım siz de!.. Kulüpçülüğün emir kulları, medyaya hakim oldukça, spordaki çirkinliklerin önlenmesi mümkün mü?.. Elbette Ayman, "en ağır şekilde cezalandırılmalıdır"; ama Carlos'a müsamaha gösterilmesi de, "ülkede çifte standart uygulamasının süreceğini göstermesi" bakımından, "şiddetin önlenmesinde samimi ve ciddi davranılmadığını" ortaya koymayacak mıdır?.. Görelim bakalım, Federasyon ve kurulları ne yapacak?.. Nabza göre şerbet mi verecek, sporun ve futbolun "gerçekten" koruyucusu olduğunu mu gösterecek?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.