Çok açık bir gerçek ki, Türk basınında, "işini ciddiye alan" insanların sayısı giderek azalıyor!.. Gazete sayfalarından, TV ekranlarına, İnternet gazetelerine kadar uzanan kıyasıya yarışta, "öyle hatalar, öyle yanlışlar yapılıyor" ve daha da kötüsü "bu hata ve yanlışlar, yapanların yanına kâr kalıyor" ki, olan basının itibarına, inanılırlılığına, güvenilirliğine oluyor; görevlerini yapmayanların "basit bir hatayı bile düzeltemeyerek", işi "hangi" noktalara kadar taşıdıklarını ve basını "Bu ne cehalet" soruları arasında, "nasıl alay konusu yaptırdıklarını" anlatan bir örnek vereyim: Gazetelerde, "Ankaragücü Kongresi" ile ilgili bir haber. Bir ajanstan, DHA'dan alınmış. Söyleyeceklerimin faturası "sadece ona kesilmesin" diye haberi yazan muhabirin adını yazmayacağım!.. O muhabir bu haberi yazmış, şefine vermiş, o okumuş, "Servise konsun" demiş, servise konurken "editör" de okumuş olmalıdır; bilmem saymaya başladınız mı, kaç kişi etti? Sonra bu haber, gazetelere gelmiş, sorumlu kişiler, şefler, müdürler okumuşlar, gazetelerin internet gazetelerinin şefleri, ilgilileri, yetkilileri de okumuşlar ve "Sayfalara konsun" demişler; sayfalara konurken, "habere başlıklar çıkarılırken" elbette "o sayfaların editörleri" de okumuşlar; saymaya devam ediyor musunuz kaç kişi etti? Şimdiii, ülkenin iddialı ve büyük gazetelerinden birinin internet gazetesini, çarşamba sabahı "erken" saatlerde okuyorum ve de "ana haber" sayfasının tepesinde "Gökçek'e büyük şok" başlığı ile anons edilen ve "Ankaragücü Kongresi yok hükmünde mi?" başlığıyla verilen haberin (ki, bir başka büyük gazetenin ve büyük bir spor gazetesinin internet sitelerinde de noktası, virgülü aynı olmak üzere okudum; başka gazetelerinkine bakmadım, çoğunda tıpkısının, aynısı vardır, herhalde), "giriş bölümündeki ilk cümleyi" buraya alıyorum: "Ahmet Gökçek'in başkanlığı kazandığı 3 Ocak 2010 tarihinde yapılan Ankaragücü olağan genel kurulunda, bazı delegelerin kongreye katılmadıkları halde Haziran listesinde imzalarının bulunduğu ortaya çıkmıştı." Neymiş, "bazı delegelerin kongreye katılmadıkları hâlde Haziran listesinde imzalarının bulunduğu ortaya çıkmışmış!.." "Nerde" imzaları bulunuyormuş delegelerin; "Haziran listesinde!.." Eee, "imzaları Haziran listesinde ise", neden 3 ocak kongresinde bulunmak zorunda olsunlar?.. Haziran'daki kongreye baktınız mı, ya "orada varlarsa?.." Görüyorsunuz ya, sevgili okurlarım, "gazetecilik adına" işin şakası, mizahı bile acı veriyor, tüyler ürpertiyor!.. İşte "bu yüzden" bizlere, basına "inanırlılık, güvenirlilik" anketlerde, kamuoyu yoklamalarında "yerlerde sürünüyor"; zira, "çoğunlukla" işini ciddiye alan yok, uğraşan yok, "yapılan hataların, yanlışların cezasını" kesen yok, daha kötüsü "Haziran" listesi ile "Hazırun (eskisi: hazirûn)" listesi arasındaki "can alıcı farkı" bilen yok, "bilen varsa" da, "bilmenin gereğini, uygulama gereğine döken", yani gören ve düzelten yok; yok, yok, yok; "cehalet" ile "rehavet" bir araya gelmiş, olmuş "rezalet!.." "Bu, seyrek rastlanan bir örnek olsa", üzerinde bile durmam, ama her gün "böyle onlarca hata görüyorum, okuyorum"; tabii okuyucu da görüyor, okuyor ve "basına olan güvenini, inancını tartıyor"; sonuç, ortada!.. Yooo, sanmayın ki, "Haziran listesi" ibaresi, sadece "ilk cümlede geçiyor"; öyle olsa "tashih hatası" der, geçerdim, ama "aynı" hata, yani "Haziran listesi" ibaresi, haberin başka yerlerinde de var, ama benim okuduğum "biri spor" üç gazetede gören de yok, düzelten de!.. Hata elbette olacak, yanlış elbette olacak, "hatasız kul olmaz", ama "bu hataları görecek, bulacak, düzeltecek" mekanizmalar da var; vardı, "eskiden" basınımızda, hem de "nasıl" vardı; "bu ülkenin ünlü edebiyatçıları, Türkçecileri" gazetelerde "musahhih (düzeltmen)" olarak görev yaparlardı, üstelik "sadece Türkçe ve imlâ hatalarını değil", konunun "esasını ilgilendiren" hataları ve yanlışları düzeltecek kadar da "engin" bir kültüre sahiptiler!.. Şimdikilerin büyük çoğunluğunun "engin bilgileri" bir yana, "Türkçeyi bile ne kadar bilip bilmedikleri" meçhûl!.. Şeflerin, müdürlerin görev ağırlığı da "Bakanlar, genel müdürler, federasyon başkanları, kulüp yöneticileri ile lüks restoranlarda yemek yiyip sohbet etmek" ile tartılmaya başlayınca, "Haziran listesindeki asıl hazırun" ortaya çıkıyor; bizler!..