Fransa’dan Lyon zaferi ve morali ile dönen Beşiktaş, “Galatasaray’ı yenerek ‘şampiyonluk yarışında rakibine yaklaşmayı” hedefliyordu. Yönetim de, camia da, taraftar da, futbolcular da ümitliydiler.
Dahası, “Galatasaray’a karşı kurulan” ikili koalisyonun “öteki kulübünün” başkanı ve yöneticileri, camiaları ve taraftarları ile beraber “Galatasaray’ın maçtan sıfır puanla çıkmasını “Bodrum’da 3 puanı ceplerine koymuş”, bekliyorlardı.
Ne var ki, pazartesi gecesi sahada, “İcardi ve Osimhen’li bir takımla ‘namağlup’ rakibinin önüne çıkacak kadar cesur” bir hoca vardı.
Okan Buruk, o gece, “O, ikiliyi beraber oynatmak, zaten bol gedik veren ve gol yiyen Galatasaray defansını daha da zayıflatacaktır. Ben olsam ‘bir tanesi ile sahaya çıkardım’ diyen” yorumcuları ve “eski hocaları” da Beşiktaş ile beraber yenmişti!
Maçın istatistikleri Galatasaray’ın galibiyetinin “hak edilmiş olduğunu” açıkça gösteriyordu.
Rafa Silva’nın, Gedson Fernandes’in, İmmobile’nin, Semih Kılıçsoy’un “beklenmedik şekilde ve topluca ‘düşük performansla oynamalarının’ sorumlusu” hakemler miydi?..
Artık âdet oldu; “forvetlerin kaçırdıkları gollerin, defansların yedikleri kolay gollerin, hocalarının tertip / taktik ve değişikliklerde yaptıkları hataların” bir yana atılarak “hakem de, hakem” denilmesi…
Futbolcuları ve teknik adamları da “rahatlatıyor” ve “aynaya bakmalarını önlüyor” bu bahane…
“At ortaya hakemi”, sosyaliyle asılıyla medya saatlerce tartışır, taraftar TV başından ayrılamazken, git evine uyu… Merak ediyorum; vicdanlar rahat mı?..
Ortada inkâr edilemeyecek bir gerçek var; “Galatasaray ile Beşiktaş’ın kadroları, ilk 11 ve yedekleri arasındaki” fark!..
“Böyle bir farklı kadro”, Galatasaray ile beraber “sadece” Fenerbahçe’de var…
Şu anda, “bu kadro içinden çıkan 11’lerin, ‘bir sürpriz olmaz’ ise kendilerini ülkede ‘yenilmez hâle getiren’ bir form tuttuğu” görülüyor.
Beşiktaş maçı gösterdi ki; Galatasaray, Süper Lig’de “İcardi ve Osimhen’i beraber oynatır”; orta saha ve defans zafiyetini de, iki kanattaki Yunus ve
Sallai’nin desteği, Torreira ve Gabriel Sara’nın “gayretleri” ile kapatabilir.
Nobel Barış Ödülü ile Atatürk Uluslararası Barış Ödülü sahibi, “ayrımcılık karşıtı aktivist” ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk başkanı Nelson Mandela’nın “cesaret üzerine” bir sözü vardır; “Cesaretin, korkunun yokluğu değil, karşısındaki zaferi olduğunu öğrendim. Cesur adam korkmayan değil, korkusunu fethedendir.”
Hocam hakemler gerçekten bu ligi dizayn ediyor sancez barış kırmızıyı görse skor böylemi olurdu