Milli Takım Teknik Direktörü'ne ve Milli Takım'a dönük ağır ve hatta "resmen ve alenen hakaret dolu" eleştiriler için "çok sert bir yazı yazmaya niyetlenmiştim" ki, sevgili kardeşim ve bunca yılın gazetecisi Hıncal Uluç'a yapılan çirkin saldırının haberini aldım; kısa bir şok, sonra derin ve büyük bir üzüntü!.. Öncelikle şunun altını çizmem gerek: Kim olursa olsun, "hangi görüş ve fikirleri savunursa savunsun", insanlara ve hele hele gazetecilere ve fikir adamlarına karşı "kaba kuvvete başvurulması" kabul edilemez, hoş görülemez, "Ama efendim..." gibi bahanelerle geçiştirilemez!.. Fikre karşı fikirle, görüşe karşı görüşle cevap verilir; bunu yapmayan, yapamayan kişiler için söylenecek ilk söz "aciz oldukları", ikinci söz ise tiksindirici olduklardır!.." Elbette, "bu kişilerin yakalanması ve lâyık oldukları cezalara çarptırılmaları" ilk isteğimizdir!.. Ama ondan önce bir başka beklentimiz vardır: Bütün demokrat ve şiddete karşı olan güçlerin, meslek kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin "her türlü kaba kuvvete ve bu tür çirkin saldırıya, el ve gönül birliği içinde ve çıkabilecek en gür sesle" cevap vermeleri.. İşte Türkiye'de "eksik olan" budur!.. Böyle olunca da, "kaba kuvvete başvurmaktan başka yapacak şeyleri, fikir ve görüşleri olmayan aciz zavallılar", bugüne kadar sadece ve sadece "şöyle ya da böyle, doğru ya da yanlış ama 'doğru bildiğini' yazan, söyleyen ve savunan , bütün meslek hayatında bunun mücadelesini yapan 63 yaşındaki bir büyük gazeteciyi yumruklama cesaretini kendilerinde bulurlar!.." Hiç şüpheniz olmasın; yarın yakalandıklarında, belki de "Biz Milli Takım'ı koruduk" ya da "Biz Fenerbahçe'yi koruduk" ya da "Biz Beşiktaş'ı koruduk" diyerek "kahraman edasıyla ortalıkta dolaşacaklardır!.." Bu tip menfur olaylara seyirci kalanlarımız, hatta içinden "o da hak etmişti canım" diyerek el ovuşturanlarımız, bir başka zemin ve zamanda "benzer şeylerin kendi başlarına da geleceğini unutmamak zorundadırlar!.." Fikir özgürlüğü, iletişim özgürlüğü, basın özgürlüğü "demokrasilerin, insan haklarının ve mesleğimizin temel direklerindendir!.." Bunu hiç bir zaman unutmamalı ve "bu özgürlükleri savunmak için" elimizden ne geliyorsa yapmalıyız!.. Sevgili Hıncal, büyük geçmiş olsun!.. Üzüntümü tek şey azaltıyor; biliyorum ki, inandığın fikirleri savunmaktan, yazmaktan ve söylemekten ne yumruklar, ne silahlar seni alıkoyacak!.. Öyleyse devam!.. Şimdi okuyucularım diyecekler ki; "Ya Milli Takım? Ya "sert yazacaktım" dediğin konular? Ona "sıra" yarın gelecek!.. Bakalım, Öcal Uluç yarın ne diyecek? ocaluluc@beko.net