Çirkin'in ardından!..

A -
A +

Trabzon'daki olayların hiçbir bahanesi, mazereti olamaz!. 'Ama'lı, 'fakat'lı tarafı da yoktur!. Yıllarca Türkiye Birinci Ligi'nde şampiyon olmuş, "Türkiye'nin Dördüncü Büyüğü" unvanını almış bir kulübün taraftarlarının, bu kaçıncı olayıdır? Futbolun bir spor, sporun "coşkulu bir rekabet, bitmeyen bir heyecan ve keyif" olduğunu unutarak, spor sahalarını, tribünleri, maç önce ve sonralarını ve hatta "maç dakikalarını" küfür için, kavga için birer merkez haline getirmek, "tribün anarşi ve terörünü" futbolun "gündelikleri haline sokmak" bilmem ki, "insana yakışan bir tutum" mudur? Elbette, "Pazar gecesi Avni Aker'de olanlar", medyamızın pek sevdiği "kendini bilmez bir avuç gözü dönmüş fanatik" deyiminin gereklerine uygun bir şekilde geçiştirilemez!. Olaylarla ilgili olarak "öylesine bir ceza çıkmalıdır" ki, bu hem Trabzonspor'un "bütün taraftarlarına", hem de "başka kulüplerin bütün taraftarlarına" ders olsun!. İşte "burada" duralım ve istemeye istemeye bir "amma.." koyalım: "Tribünlerden sahaya atlayarak" hakeme saldıran ve maçı durduranlara "ne yapıldı" ki, şimdi "ders olacak bir ceza verilebilecek?" Tribünlerde "küfürün binini bir paraya satanlara" ne yapıldı ve ne yapılıyor ki, "şimdi ibret-i alem olabilecek" bir cezaya hükmedilebilsin? Göreceğiz; "verilecek ceza, birkaç milyar lira ile bir-iki maç saha kapatmadan öteye geçmeyecek!." Bugüne kadar "büyükler", göz göre göre "böyle dişe bile dokunmayacak cezalarla" adeta ödüllendirildi!. Mazeret hazır: "Yok, hakem raporunda yazılmamış!.." "Yok, gözlemci atlamış.." "Yok, Federasyon Temsilcisi görmemiş.." Hele hele bir de "Ceza Kurulu'nun verdiği cezaya karşı yapılan itirazlar sonucu Tahkim Kurulu da indirimde bulunmuyor" mu, yeme de yanında yat!.. Sakın ola ki Trabzonlular çıkıp da, "Olay bizde olunca yazıyorsunuz, Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi, Beşiktaş'ı es geçiyorsunuz" demesinler!.. "Böyle yapan" yorumcular ve yazarlar var; ama "benim gibiler", takım ve kulüp ayrımı yapmadan, yıllardır "Kim olursa olsun, en ağır cezalar verilmelidir. Ceza caydırıcı olmalıdır" diye feryat edip geliyoruz!. Ne yazık ki, kendimiz söylüyor, kendimiz dinliyoruz! Ayrıca, başka bir gerçeğin altını da çizerek geliyoruz: "Ulusal medyalıktan çıkan ve adeta spor sayfaları ve spor programları ile Üç Büyükler medyası haline gelen" İstanbul gazeteleri ve TV'lerinin spor sorumlularının, yazar-çizerlerinin büyük çoğunluğunun "kafaları değişmedikçe", tahrikkâr ve tahripkâr yayınları son bulmadıkça, olayların sona ermesi de "pek mümkün olamayacaktır!" İstanbul medyasının önde gelenleri şu soruya açık seçik bir cevap bulmalıdır: "Neden bu olaylar genellikle İstanbul Büyüklerinin maçlarında oluyor?"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.