Çirkinlik ve çifte standart!..

A -
A +

Ayıp... Hem de çok ayıp... Tam bir "Münasebetsiz Mehmet Efendi" örneği!.. İlhan Cavcav gibi bir "eski ve tecrübeli kurt" bunu nasıl yapar, "bu çirkin sözleri nasıl söyler?.." "Özür dilerken" bile "öyle mesajlar veriyor" ki; bu patavatsızlığa, bu ayıba, bu münasebetsizliğe "ihtiyarladı herhalde" mazeretini de yapıştırmanız mümkün değil; hâlâ "kurt gibi!.." Görülüyor ki; "bütün mesele", siyasetçimizden kulüpçümüze, yorumcumuzdan yöneticimize kadar hemen hepimizin "ishâl-i kelâm" hastalığına düçar olmamız!.. "Gazete sütunu, daktilo, bilgisayar, kamera, mikrofon görünce" bu hastalığımız nüksediyor ve "yaz yazabildiğini, söyle söyleyebildiğini!.." "Nereye gider, nasıl yorumlanır, kimleri incitir, kimleri tahrik eder, kimlere hakarettir" düşünmeden; yallah!.. Geçen hafta "siyasetçiler için" Gözlem'deki sütunumda yazmıştım; bu hafta da "sporcular" için Türkiye'deki yazıma alayım: Öğrencileri, Filozof'a sormuşlar: "Bir insanın akıllı olduğunu nasıl anlarsınız?" Filozof hemen cevap vermiş: "Onu biraz konuşturur, sohbet ederim ve akıllı olup olmadığını anlarım!.." Üstelemişler: "Ama hocam ya konuşmazsa?.." Filozof gülmüş: "Dünyada konuşmayacak kadar akıllı bir adam yoktur!.." Bu anekdotu, spordan siyasete "herkese" ama "öncelikle yöneticilere ve yön gösterenlere" ithaf ve armağan ederken; İlhan Cavcav'ı da ayıplamaktan öteye "kınadığımı belirtmek isterim!.." Bütün spor yöneticilerine "ders olsun" ve bundan böyle "ağızlarından çıkanı kulakları duysun!.." Bu konunun bir tarafı!.. Bir başka tarafı da, "böyle hassas konularda tam bir çifte standart içinde olmamız!.." Önce, medyamızın "önemli" bir bölümünün, "bilerek yaptığı" ayıplanacak bir "tahrif ve tahriki" ortaya koymam gerek: Cavcav, "PKK benzetmesini", konuşma kasetini dikkatle izleyin, "Fenerbahçe için" yapmıyor; "Fenerbahçe yönetimi" diyor!.. Gazetelere bakıyorsunuz, başlıklarda ve haber girişlerinde "Fenerbahçe" deniyor, yazının içinde ise "Fenerbahçe yönetimi" ibaresi var; bu "çarpıtma" neyin nesi ve sebebi ne?.. Cavcav'ın yaptığı ayıbın, medyamızdaki "devamı" değil de, nedir; bu, "kasıtlı" hedef saptırması?.. Dahası: Hatırlayalım, bir maçta, bir kulübün stadında açılan ve "Galatasaray'ı PKK'lıların, Öcalan'ın takımı" olarak gösteren pankartlara seyirci ve sessiz kalanları; "ağızlarından çıkacak" 3 - 5 kelime ile, "sütunlarında" 3 - 5 satırla "bu çirkin olayı" kınamayanları, "özür" bile dilemeyenleri!.. Acaba, "hangi staddı", o stat?.. Bitmedi: Romancı Orhan Pamuklar, gazeteci Hirant Dinkler, AB - Türkiye Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijkler, "Türklüğe, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk Ordusu'na hakaret ederlerken" seslerini sedalarını çıkarmayanlar, "3 satırla kınamayanlar", hatta "Ne yapalım AB'nin standardı bu, AB'ye gireceksek katlanacağız" diyerek Pamukları, Dinkler, Lagendijkleri kollayanlar, hatta hatta "Fikir özgürlüğü varsa, elbette aydınlar fikirlerini söyleyecekler, yazacaklar" diyerek onları savunanlar, şimdi "Fenerbahçe yönetimi için" bu "çirkin" benzetmeyi yapan kişinin ağzının payını vermek, onu "kamuoyu önünde linç etmek için" yarışıyorlar; bu nasıl bir çifte standarttır, nasıl bir anlayıştır?.. Ne "o", ne de "bu!.." Hiç biri kabul edilemez; edilmemeli!.. Düşünce özgürlüğü, fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, başkalarına "hakaret özgürlüğü" değildir; "bu yönde kullanılmasına da müsaade edilemez; edilmemelidir!.." Aksi hâlde, "ortalık, hakaretler savaşından geçilmez olur" ki; bunun sonu da, ne milletlere ve ülkelere ne de insana ve insanlığa "barış ve dostluk" getirir; getirse getirse, "savaş ve düşmanlık" getirir!.. Bunu mu istiyoruz, yoksa?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.