Bilgisayarımın başında "ne yazayım" diye düşünüyor ve konular arasında "seçme turu" yapıyordum: "Elvan kürsüde, Süreyya nerede" başlıklı bir yazı mı? "Üç günde Hırvatistan'a iki defa yenilen" bir "Tanjeviç takımı"nı mı?.. "Feldkamp'ın Galatasaray'ı"nı mı?.. Tam "ilki" üzerinde karar kılıyordum ki, telefon çaldı; "çok üzgün" bir kişiden geldiği hemen belli olan ölgün ve buz gibi bir ses, sandalyeme yığılma sebep olan haberi verdi: "Öcal Abi, Şakir Süter'i kaybettik!.." Ya Rabbim, 2007 hiç bitmeyecek mi?.. "Giden", bu kaçıncı canım, ciğerim?.. Yooo, "Yaş 70'leri geçti, elbette kaybedeceklerin çok olacak" demeyin, sevgili Şakir'im "daha" kaç yaşındaydı ki?.. Onu çok yıllar önce, Nemci Tanyolaç Ağabey, o zamanın, yani rahmetli Kemal Ilıcak döneminin Tercüman'ının spor servisinin yarısından fazlasını yanına alarak "yeni çıkan" Güneş Gazetesi'ne gidince, (ki, Genel Yayın Müdürü Güneri Civaoğlu da, yeni çıkan gazetenin hemen hemen tek sorumlusu olarak o gazeteyi çıkarmak için işe başladığında Tercüman'ın diğer servislerinin çoğunu boşaltmıştı), İzmir'den Tercüman Spor Sevisi Müdürü olarak İstanbul'a gittiğimde "yakından" tanımıştım!.. O da gazetenin "haber müdürlüğü" görevini üstlenmişti!.. İstanbul'da kaldığım 5 ay boyunca, Tercüman Gazetesi Spor Servisi'nde kalan Necati Bilgiç, Kemal Belgin, Attila Gökçe ve Necip Kapanlı ile beraber "benim en büyük destekçim" ve moral kaynağım olmuştu!.. Çok iyi bir gazeteciydi, dürüsttü, çalışkanlı, cesurdu, dobra dobra konuşurdu; orası, burası oynamazdı. Meslek etiğinin ve ilkelerinin tavizsiz ve örnek savunucusu idi!.. Bilgisi, kültürü üst seviyede olan ve sohbetine doyum olmayan bir arkadaş, bir dosttu!.. Tercüman kapandıktan sonra "yollarımız" ayrıldı. Çok uzun bir süre sonra "başka başka" Tercüman'lar çıkmaya başladı. Bunlardan birinin "organizasyon ve yayın kurulunda" idi. Gazete çıktıktan birkaç gün sonra telefon etti ve "Tercüman'a yazar mısın Öcal Abi" diye sordu. Ona, "yazdığım gazeteden memnun olduğumu, ayrılmak için bir sebep görmediğimi" söyledim ve ilâve ettim: "Tercüman, rahmetli Kemal Ilıcak'la beraber bitti. Çıkanların sadece adları 'Tercüman', o kadar. Bizim Tercüman'ımızın yerini doldurabileceklerini sanmıyorum. Yine de bir çok arkadaşımıza ekmek kapısı olacağı için, başarılı olmalarını diliyorum." Sonra ben sordum: "Sen niye yazmıyorsun?.." Telefonda 5 - 10 saniye sessizlik oldu, "Akşam'daki köşemi bırakmam, bırakamam" dedi; onun da "benim gibi düşündüğünü" anlamıştım!.. O Akşam'da, ben Türkiye'de bugünlere gelirken, "telefonda sık sık görüşür"; Türkiye ve de siyaset üzerine lâflardık!.. Tabii, medya üzerine de!.. Yazılarını büyük bir keyifle okurdum; İstanbul'dan Ankara siyasetini "onun gibi" gören, duyan, anlayan ve analiz eden çok az gazeteciye rastladım; onun satır aralarından çok mesajlar almışımdır!.. Türk basını tam anlamı ile "mümtaz" bir evlâdını kaybetti!.. Başımız sağ olsun!.. Yeri kolay dolmayacak!.. Süter ile Akşam ailelerine ve de tüm Bergamalılara başsağlığı ve sabır dilerim!.. Şakir'e de Allah'tan rahmet!..