Çarşamba günü, "Langırt Futbolu'nu" yazmıştım, bugün devam edeyim!..
Ne Galatasaray'da, ne Fenerbahçe'de, ne Beşiktaş'ta "iyi futbol var", ama her "zar zor kazanılan" maçtan sonra ne diyor, şampiyonluk için yarışan takımlarımızın hocaları; "İlk yarıda iyi oynayamadık, ama ikinci yarıda topa sahip olduk, gol pozisyonları da bulduk ve kazandık. Bu saatten sonra iyi oyun ikinci planda kalacak, skorlar ön plana çıkacaktır. Önemli olan 3 puan, 3 puanı alan futbolcularımı kutlarım, memnunum!.."
Halbuki Dünya'nın en büyük "futbol adamlarından biri olan" Johan Cruyff ne diyordu; "Başı sonu belli olmayan, futbolun temel prensipleri doğrultusunda oynanmayan, taktik öngörü ve disiplinin değil, iç güdüler doğrultusunda ne bahasına olursa olsun kazanma duygusunun hakim olduğu oyunun adı futbol değildir. Bu oyuna olsa olsa, skor amaçlı Flipperkasten Fussball (Langırt futbolu) denir!.."
Daha geçen haftanın başında, "futbol ulemamızın çoğunluğu" düşünüyor ve diyorlardı ki; "Şampiyonluk yarışı yapan 3 takım, Galatasaray - Beşiktaş maçı hariç, bütün maçlarını kazanırlar ve şampiyonluğu göğüsleyecek takım ve Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan gidecek takım, Galatasaray - Beşiktaş maçını kazanan takım olacaktır. Berabere kalırlarsa Fenerbahçe şampiyon olur, onunla beraber Galatasaray da "eleme oynayarak" Şampiyonlar Ligi'ne gider, "bu maçı kaybeden ise UEFA Ligi ile avunur!.."
Eğer, Cruyff "Birkaç aydır Türkiye'de olsa" ve de "bu üç takımın son haftalardaki maçlarını seyretse", bakınız "bu tahminlerin yapıldığı günlerde" ne derdi; "Bunlar futbol değil, langırt futbolu oynuyor, bunların her maçından her sonuç çıkabilir, bugünden tahmin için Nostradamus olmak bile yetmez!.."
Nitekim Beşiktaş "kendi sahasında" Gaziantepspor'a takıldı, Fenerbahçe "kendi sahasında" lig sonuncusu Balikesirspor'u ancak averajla geçebilen Erciyespor'a takıldı, eğer hakemler "ofsayt olmayan nizami golü verselerdi", Fenerbahçe "tek puanı bile alamayacaktı!.."
Galatasaray, "şansla kazandığı maçlara devam etti" ve "devamı" da, kalecisi Muslera "inanılmaz kurtarışlara imza atarak" sağladı!..
Neymiş, "Kötü de oynasalar, şampiyon adayları, Galatasaray - Beşiktaş maçı hariç, önüne geleni yenecekler ve puan kaybetmeyeceklermiş!.."
En ünlü, "milli takımlara kadar yükselmiş, antrenörlük yapmışlar da dahil", yorumcularımızın, Cruyff'un "Langırt Futbolu" dediği, "futboldan başka her şeye benzeyen şeyi" haklı göstermeleri, hele hele "bu baştan sona hatalı ve yanlış" yoruma, üç büyük takımın ve üç şampiyon adayının hocalarının da, "takımlarının kötü futbolunun mazereti için hevesle sarılmaları", ligin son 5 haftasını çorbaya, herkesi de şaşkına çevirdi. Ve de herkes bilmeli ki, daha da çevirmeye devam edecek.
Ben bu satırları yazarken, Beşiktaş'ın, Akhisar'da Akhisar Belediyespor'la yapacağı maça 12 saat var. Bu maçın sonucunun ne olacağını, bilmem ki, daha 10 gün önce "Bu takımlar Galatasaray - Beşiktaş maçı hariç bütün maçlarını kazanırlar" ahkamını kesen ünlü yorumcularımızdan biri çıkıp da söyleyebilir mi?..
Bakınız, 3 şampiyon adayı da, hâlâ şampiyon adayıdır ve hepsi son 3 haftada önlerine çıkacak "her takım karşısında puan kaybedebilir", kaybedecektir de!..
Zira, "Masada değil, nizami futbol sahasında oynanan Langırt futbolunda, önceden tahmin yapılamaz"; tesadüfler, şans, hakemler ve de "gününde olacak" bir - iki büyük futbolcunun silkinişi, sonucu tayin edecektir, bu maçlarda; "Muslera olayı" gibi!..
Bu futbolu görmeyip, "Aman ne heyecanlı bir çekişme ve heyecan var, bir de bu lige lâf söylüyorlar" diye "kötü futbolun satışını yapmaya kalkan" meslektaşlarıma benim vereceğim cevaptan daha etkilisini "şampiyonluğa giden takımların en kaliteli kadrosuna sahip olan" Fenerbahçe'nin taraftarı verdi; çarşamba gecesi, "tribünlerde 15 bin seyirci bile yoktu!.."
Bilmem ki, son 5 - 6 haftadır, Barcelona ile yarışında, "talip olduğu bütün kupalardan elimine olan" Real Madrid'in "kötü futbolu", bizim hocalarımıza, bizim anlı - şanlı yorumcularımıza, "langırt futbolu gerçeğini" birazcık anlatabildi mi; yoksa "anlamaları için" Cruyff'un davul zurna çalması mı gerek?..