Torku Konyaspor-Beşiktaş maçını seyrederken, kulaklarım bazı mırıltılar duydu, o mırıltılar benim mırıltılarımdı:
"Bu kaleciyi çok mu aramışlar?.."
"Bu stoperler gibisi PTT 1. Lig'de bile çokça var, nerelerden bulmuşlar?"
"Oğuzhan dolaşıyor, Gomez geziniyor, bu Beşiktaş nasıl gol atacak?.."
"Sosa iki var, üç yok!.."
"Gökhan, hakemle oynadığı kadar futbol oynasa epey işe yarayacak!.."
"Rakip kalesini onca oyuncuyla kapatmış, kale önü fırsat bulamıyorsunuz, ceza alanı dışından da şut atmazsanız, nasıl olacak bu iş?.."
"Sadece Quaresma ile ancak bu kadar!.."
"Şenol Hoca da, finişte Bilic'in kaderini paylaşacak galiba!.."
Helal olsun Aykut Hoca
"Vallahi, Aykut Hoca'yı bin kere kutlamak gerek, sahada taş gibi bir takım var!.."
"Defans mükemmel, ofansta kozları kontra atak ve rakip kale önünde arı gibi çoğalıveriyorlar!.."
"Beşiktaş'ı pas sarhoşu yaptılar ve golü de attılar!.."
"Hayret ediyorum, Anadolu takımlarının hem de çok ucuza buldukları futbolculara bir bakın, nasıl 90 dakika her topa saldırıyor, görevlerini en iyi şekilde yapmak için mücadele ediyor ve elhak çoğu da büyük takımlarımızın yabancı olan çok futbolcusundan daha iyi!" "Şu stopere bakın; hava topu geçirmeyen bir hava dalgakıranı gibi; sahaya 4 stoperle çıkan Galatasaray'ın 4 stoperini yapamadığı ve duran toplardan gol üstüne gol yedirdiği işi tek başına yapıyor!.."
"Ya şu Meha, bulup getirene helal olsun; bir, sahada her maç 'Avare' filminin baş aktörü Raj Kapoor'a selamlar gönderen Donk'a bakın, bir de ona; vah Galatasaray vah, kimler seni, nasıl aldatıyor, ortada değil mi?.."
"Fenerbahçeliler, 'Beşiktaş elendi' diye sevinmesinler, Beşiktaş'tan daha taş bir takımla oynayacaklar. Hem kupada, hem ligde; hem de bu statta ve bu seyirci önünde. Bu müthiş taraftar önünde!.."
Hakemin kurnazlığı
"Ah be Hakem kardeşim, iyisin hoşsun da, sahadaki o heyecan verici mücadeleyi ve zaman zaman vasatı çok aşan futbolu katleden 'taktik faul" denilen ve 'taammüt' faslına giren hareketlerin, bütün bir maç boyu sürmesine nasıl tahammül ve müsaade edersin?.."
"Hımmm, maçın bitimine birkaç dakika kala ve 'Atı alanın Üsküdar'ı geçtiği' kesinleşince mi, aklın başına geldi ve sarı kartını çıkarabildin? Seni kurnaz seni!.."
Konya mı Bursa mı?
"Allah Allah, hadi 'İlki dil sürçmesiydi' diyelim, ya ikincisi, ya üçüncüsü... Nerden çıktı, Konyaspor'a 'Bursaspor' demek? Ya 'yorumcu' arkadaşımızın da sari hastalık kapmış gibi TV'de maçı anlatan arkadaşına katılması? Galiba sosyal medyada gecenin kahramanı olmak istiyorlar, kutlarım!.."
Kısacası, Beşiktaş'a "Dikkat"; Konyaspor'a "Devam', Hakem kardeşime "Tilkiliği bırak", maçı anlatan ve yorumlayan arkadaşlarıma da "Biraz ciddiyet" derim!..
Arda!..
Elbette onunla iftihar ediyoruz!..
Elbette, "başarıdan başarıya koşmasını" istiyoruz!..
Ama, "Türk'ün Türk'e propagandasını" yapmayalım; Arda, Barcelona'da "beklediğimiz" futbolu oynamıyor!..
Arda, perşembe gecesi ilk golünü de atmasına rağmen, "Arda gibi" değil!..
Eğer inisiyatif almazsa, risk almazsa, futbolunu sahaya yaymazsa, yakın zamanda "rotasyon oyuncusu" olur, çıkar Barcelona'da!..
O, büyük bir fırsat yakaladı, bu şansını iyi kullanmalı; başarılı olması için de her şeyi var", ama ne yazık ki şu ana kadar, "cesareti olduğunu" göremedim!..
İşte bütün mesele burada; cesaret!.."
Padişahların en cesuru Yavuz Sultan Selim der k; "Cesaret insanı zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür!.."
Şaka!..
Bunca yokluğun, derdin, sıkıntının, cezaların, giden-gelen teknik adamların arasına, bir de "her maçta birer-ikişer sakatlanmalar" girdi.
Bu işte bir iş var galiba; Galatasaray'da kim bu düztaban?..
Yetiş ya devlet!..
Sadece İskoçya'nın değil, Britanya Adaları'nın, hatta Avrupa'nın "en köklü" ve de "tanınmış" kulüplerinden biri idi, Glasgow Rangers!..
Kulübü "mali bakımdan batıran" hesapsız, yeteneksiz yöneticiler yüzünden, hem de "kendi federasyonları tarafından" dördüncü lige düşürüldüler. Kaç yıldır "tekrar" en üst lige ve eski günlerine dönmek için çırpınıyorlar!..
Başta Türk Futbol Federasyonu'nun ve üç büyük kulübümüzün başkan ve yöneticileri olmak üzere, "profesyonel takımı olan" her kulübümüzün yöneticilerinin "Glasgow Rangers" örneğini ve ne anlama geldiğini iyi okumaları gerek!..
Galatasaray yönetimi ve camiası iyi bilmeliler ki, "1 yıllık ceza", eğer "ders alınacak ve gereği yapılacak" ise bundan böyle "mali sorunların kulüplerini batağa götürmesini önleyecek ciddi adımlarının atılmasını sağlayacağı için" büyük bir şans ve fırsat!..
"Daha önce" cezalar alan kulüplerimiz "bu şans ve fırsattan" yararlanamadı; bugün Galatasaray'dan daha borçlu kulüplerimiz var!..
Dahası, devlet "borç yapılanması kapısını açmaz" ise birkaç yıl içinde hangi kulüplerin ne hâllere düştüğünü de göreceğiz!..
Akılların başlara alınması zamanı çoktan geçti ama, hiç olmazsa "devletin borç yapılandırması desteğinden sonra" alınmalı!..
Bilmece!..
Yağ var, un var, şeker var, helva yapacak aşçı da var; ama olmuyor, neden acaba?..
Anadolu Efes'in, Doğuş Darrüşşafaka'nın basketbolundan söz ediyorum; onca para, onca emek, onca transfer, hoca; olmuyor, olmuyor?..
Neden, acaba?..
Hava yok, taraftar yok, seyirci yok da ondan!..
Şimdi "mesela", Anadolu Efes ile Beşiktaş, Doğuş ile Galatasaray "basketbol evliliği yapmış" olsalar, durum böyle mi olurdu?..
Ben hemen söyleyeyim; Avrupa Kupaları'nda favori iki basketbol takımımız daha olurdu, Fenerbahçe ile beraber üç!..
Neden olmuyor, anlamak zor!..
Ve emekler de, paralar da , imkânlar da boşa harcanıyor; yazık!..