Aziz Yıldırım'ın "Ben bilirim, ben yaparım, gidenler de kimmiş, gelenler onlardan çok daha iyi" diye diye "teknik direktör seçiminden, futbolcu transferlerine kadar" futbolla ilgili "her şeyi" tekeline alıp, kimselere "söz söyletmediği", söyleyenleri "tasfiye ettiği, fırçaladığı, kulüpten kovdurduğu" gerçeğini yıllardır yaşıyoruz; durum ortada!.. Adnan Polat'ın, futbolu "bunca başarısızlığa rağmen" hâlâ "neden teslim etmeye devam ettiğini" kimselerin anlayamadığı Adnan Sezgin'in elinde Galatasaray Futbol Takımı'nı içine düşürdüğü "hazin" durum da ortada!.. Bugünleri, durmadan "yazıp geldiğimizde", bize etmedik hakaret bırakmayan Fenerbahçeli ve Galatasaraylı taraftarları bir yana koyuyorum; biliyorum ki, onlar, olaylara sadece "fanatik birer kulüp sevdalısı" olarak bakıyor ve "inandıkları" başkan ya da hocaları, tuttukları takımı "korumak ve kollamak için" düşüncelerine "ters gelen şeyleri yazan ya da konuşanları" "neredeyse" düşman belleyerek söylemediklerini bırakmıyorlar; olabilir; zira "taraftar" onlar!.. Ama "medyada" öyle "yorumcu ve yazar-çizerler var" ki, işte onlara söylenecek çok sözüm var!.. "Şu" veya "bu" sebepten "sahibinin sesi" kalemşorluğuna soyunan, "kişi ve kulüp yağcılığı, balcılığı yapan" bu arkadaşlar, iyi bilmeliler ki, ne "sevdalısı" oldukları kulüplerine, ne "çok bağlı oldukları" kişilere, ne de Türk futboluna iyilik yapıyorlar!.. Aksine, "bugün" Aziz Başkan'ın da, Aziz Başkan'ın Fenerbahçe'sinin de, Adnan Polat'ın da, Adnan Polat'ın Galatasaray'ının da "düştüğü" bu çok hazin durumda, "onların da büyük sorumluluğunun olduğu" ayan beyan ortada!.. "Liderler", kendilerine "duymak istemedikleri" doğrular yerine "duymak istedikleri" pembe yalanları söyleyen "bir çevreden" çok hoşlanırlar; "dalkavukluk" liderler için adeta "hayat suyudur!.." "O" çevre, liderlere "gerçeği ve doğruları göstermez"; zira "doğruları ve gerçekleri gördüğünde", liderlerin "o çevreyi, yani kendilerini tasfiye edeceğini" çok iyi bilirler!.. Bakıyorum, Aziz Başkan "hâlâ" aynı yolda ve "aynı" kafada!.. Bakıyorum, Adnan Polat, "altından koltuğun çekilmesine yol açacak" yanlışları yapmaya ve Futbol Şubesi'ni bu "hâle getiren" Adnan Sezgin'i (Neden?.. Neden?.. Neden?..) "koruma ve kollamak", üstelik "Sezgin'in hataları yüzünden düşülen" uçurumun baş sorumlusunu "saklamak" için "kendisini ortaya atıyor"; Federasyonla savaşmaya kalkıyor; sonunda "acı bir tablonun içinde" tribünlerde, ekranlarda boy gösteriyor!.. O Sezgin ki, "Galatasaray'ın büyük ümitlerle seçilen Başkanı", sadece ve sadece "Sezgin ve Sezgin'in yanlışları yüzünden" Galatasaray camiasının "en sevilmeyen başkanlarından biri olmaya doğru" hızla yuvarlanırken, "onurlu" her insanın yapması gereken şeyi , yani "istifayı bile aklına getirmeyen" bir "pişkin" adam!.. "Böyle" bir kişi için, Adnan Polat, neden "kendini" ve "Türk tarihinin en pahalı futbol kadrosunu" feda eder; anlayan varsa beri gelsin!.. Hadi, "can çıkar, huy çıkmaz" derler, Aziz Başkan, "kendisi için" inat ediyor; ama ya Adnan Başkan?.. "Başka bir Adnan'ı" yoksa "kendisi" mi zannediyor?..