Dalkavukların derbisi!..

A -
A +

Herkes bekliyordu ki, "futbol olarak" Galatasaray daha olgunlaşırken, Fenerbahçe ve Beşiktaş başta olmak üzere birkaç Türk takımı daha "Galatasaray'ın yükselttiği futbol çıtasına yetişsin!.." Olmadı... Olmadığı gibi, tam aksi olmaya başladı, Galatasaray'ın "futbol çıtası" aşağıya doğru hızla çekilmeye başlandı... Çıkışta değil, inişte "beraberlik" sağlandı!.. İşte bu geceki Fenerbahçe - Galatasaray derbisi "bu hava içinde" oynanacak!.. Sıradan bir Fenerbahçe - Galatasaray maçı heyecanından öteye, "bende" bu gecenin hiç bir etkisi yok, tepkisi de "maçta futbol dışı olaylar cereyan etmezse" olmayacak!.. Artık, kim bilir belki de "fazla yaşlandığımdan" Avrupa maçları dışındaki karşılaşmalar beni fazla heyecanlandırmıyor!.. Futbolsuzluğa, acemiliğe, futbol dışı olaylara, çirkinliklere öfkem olmuyor mu; oluyor!.. Kızmıyor muyum; kızıyorum!.. Ama... İşte o kadar!.. Eskiden heyecanım vardı, coşkum vardı, keyfim vardı, isteğim, beklentim vardı!.. Şimdi, "birbirini tahrik eden" yöneticiler, fair-play'i yok eden tribünler, spor sahalarını savaş alanlarına döndürmek için spor sayfalarında ve spor ekranlarında ellerinden geleni artlarına koymayan yorumcular, sportmenliğin "s'sinden mahrum" futbolcular ve teknik adamlar yüzünden, derbiler dahil Süper Lig'de oynanan futboldan nefret eder hale geldim!.. "Yazmak ve yorumlamak" zorunluluğum olmasa, ne stadlara gideceğim, ne de TV'lerin başına oturacağım!.. Bunca yatırıma, emeğe, harcanan paraya rağmen, Avrupa Kupaları'nda başarılı olmamak için direnen takımlarımızla, futbolcularımızla, teknik adamlarımızla, yorumcularımızla, yöneticilerimizle, başkanlarımızla, taraftarlarımızla, seyircilerimizle "kol kola geldiğimiz bu acıklı durak" beni futboldan iyice soğuttu!.. Bu sebeple, "bu geceki maç" beni, "sonucunun ne olacağını" bir spor yazarı olarak merak etmekten öteye, hiç ama hiç ilgilendirmiyor!.. O yenmiş... Bu yenmiş... Berabere bitmiş... Ne olmuşsa olmuş... Benim için vızzz; yeter ki "olay" olmasın, "kavga" olmasın, "küfür" olmasın!.. Hepimiz ama, hepimiz halkı, futbolseveri, milyonları kandırmak için el ele vermiş yarışıyoruz!.. Gerçekleri, "futbol kalitemizin ne olup olmadığını" yazıp, çizmiyoruz!.. "Sıradan olduklarını" Avrupa Kupaları maçlarında gösteren takımlarımızı şişirdikçe şişiriyoruz!.. "Doğruları ve gerçekleri" yazmaya biraz heveslenince de, Yıldırım'ların, Bilgili'lerin, Terim'lerin, Lorant'ların, Engin'lerin hışmına uğruyoruz; meslek kolumuzda çoğunluk sus pus... Sonuç; Ali Şen bile çıkıp "Terim'in yola getirdiği Galatasaray yazarları"diyebiliyor!.. Ne diyeyim; Yıldırım'ın, Bilgili'nin, Terim'in ve benzerlerinin "haklı" olarak bile eleştirilmelerine tahammül edememelerini eleştirmeleri gerekirken, onlara ve benzerlerine hak veren ve onları sonuna kadar savunan "spor medyası dalkavukları", geldiğimiz bu nokta ile iftihar edebilirler!.. Her tarafı istila ettiler ve futbolumuzu da "kendilerine benzettiler!.." Bu futbolun da, bu derbinin de alsınlar, hayrını görsünler; daha ne diyeyim, ne yazayım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.