Değişim mi, o da ne?.. Bir okuyucu mektubu aldım; müthiş!.. Hepimize, anlı ve de şanlı spor medyamıza, TRT'den başlayarak, bütün büyük televizyonlarımıza ve gazetelerimize, özellikle de spor(!) gazetelerimize, "onları yönetenlere" yönelik "çok anlamlı" bir mesajı olan bir okuyucu mektubu!.. İnternet'ten geldi, onun için "hangi ilden ya da ilçeden olduğunu" bilmiyorum. Sadece, altında "Emre Eker" imzası var, o kadar!.. "Cumartesi günkü Uluçmarket'teki bir yazımla ilgili görüşünü kısaca belirttikten sonra", bakın ne yazıyor: "Benim asıl yazmak istediğim konu aslında Tour de France'dı, çünkü bugünkü yazınızda yazdığınız arkadaşlarınızın 'Beş - altı saat nasıl seyrediyorsun' sorusu üzerineydi. Birkaç senedir merakla takip ediyorum ben de bu yaz sıcağında, muhteşem bir spor, inanılmaz bir dayanıklılık, gerçekten nasıl yapabiliyorlar anlamak aklımın sınırlarını aşıyor. Hayır ben bir yarım saat binsem lay lom bir şekilde dinlenmek için bir gölgelik arıyorum, beni asıl şaşırtan dağları, tepeleri aştıktan sonra yarışın son düzlüğünde yaptıkları inanılmaz sprint, muhteşem.. Yalnız bir konudaki şikayetiniz beni üzdü, 'Digitürk'teki arkadaşlar çok ve boş konuşuyorlar' demeniz. Çünkü siz hiç olmazsa Digitürk'ten takip etme olanağına sahipsiniz, maalesef ben bu dünyada en sinir olduğum dil olan Almanca ile 5-6 saat seyrediyorum, çünkü Digitürk'üm yok, Hotbird üzerindeki ZDF ve ARD kanallarından takip etmek zorunda kalıyorum. Arada sırada RAI 3'ten de bakıyorum, yani siz şanslısınız, ne kadar kötü olsalar da Türkçe konuşuyorlar hiç olmazsa, iyi kötü bilgi alabiliyorsunuz. Yine de çok şikayet etmeyeceğim, beni asıl şaşırtan bu nasıl bir spordur ki anlamadığım bir dilde bile olsa saatlerce beni ekran başına kilitliyor, inanılmaz, çünkü ben 90 dakika futbol (Çok severim) bile seyredemiyorum, bazen sıkılıp çeviriyorum, milli maçlar dahil (Belki son milli maçlardaki kötü futbolumuz buna neden olabilir!!!) 90 dakika seyredemiyorum, ama bu sporu hiç bırakamıyorum, çok keyif alıyorum. Lance bırakınca da seyreder miyim bakalım, seneye görürüz. Ama sanırım seyredeceğim. Bu spordan hiç bir şey anlamayanlara tavsiyem seyretsinler, en kötü Fransa'nın o muhteşem doğası bile bu sporu seyretmek için sebeptir. Maalesef sevgili TRT!!! Bu güzelim sporu nedense yayınlamayı düşünmüyor, 5. sınıf futbol maçları yakışır TRT'ye değil mi?!. Son olarak o sporcuları dağ, tepe, ova demeden destekleyen güzel insanları unutmamak lazım, inanılmazlar değil mi? Bizim piknikçiler yıllar önce Balkan Bisiklet Şampiyonası idi sanırım adamlara saldırmışlardı, eee mangal vaktiydi sonuçta, bırakın sporu!!!" *** Çok önemli bir bölümüyle, "Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş'ın futbolundan başka bir şeyi gözü görmeyen" ama kendine "spor medyası" diyebilen bir "yerinde sayma sistemi" için, bilmem ki "bu mesaj" tesirli olabilir mi? Dünyanın, onunla beraber Türkiye'nin ve Türk insanının "değiştiğini fark edemeyen", fark etse bile "kendisini değiştirmemekte inat ve ısrar eden" bir spor(!) medyasının "transfer ayının başlamasından beri", adeta işkembe-i kübradan atılan "yüzden fazla" gerçekleşmeyen ve gerçekleşmesi de mümkün olmayan transfer haberleriyle dolu sayfalarının içinde, "Fransa Bisiklet Turu ve de Lance Armstrong gibi bir efsaneyi hak ettiği şekilde bulmak" ne mümkün!.. 21 gün boyunca, "Olimpiyatlardan hemen sonra, ama Dünya Futbol Şampiyonaları ile başa baş sayıda" yüzlerce milyon TV seyircisi bulan böylesine bir sporu nerede ise "yok sayan" bir spor medyasına ve de hele hele TRT'ye ne demek gerek, bilemiyorum!.. Sevgili okuyucum da bilemiyor!.. Görülüyor ki, daha uzun yıllarca da bilemeyecek!.. Çok yazık!.. *** Okuyucuma not: Fransa Bisiklet Turu'nda daha geçen yıla kadar "Dağların Kralı" olarak tanınan ve bu yıl yorumculuk yapan "Fransız" Virenque ile "Fransız" bisikletçi Moreau'nun isimlerini bile "doğru dürüst telaffuz edemeyen" ve nerede ise 3'er, 4'er çeşit "isim uyduran" anlatıcılara az bile yazdığımı söylemek isterim. Sevgilerimle. Ö.U.