TV'lerde, gazetelerde Lucescu ile Sinan Engin'in "birbirleri için söylediklerini" herhalde ya dinlemiş ya da okumuşsunuzdur!.. "Karakter ve kişiliklerinden" tutun da "yöneticilik ve uzmanlık" konularındaki "ehliyet ve becerilerine kadar" birbirleri için söylenmedik şey bırakmadılar!.. İşin "enteresan" ve benim dikkatimi çeken tarafı; "tarafların birbirleri için söylediği sözlerin gerçek olup olmadığına dair savunmaların az hatta hemen hemen hiç olmayışı ama itham ve iddiaların bininin nerede ise bir para edecek kadar çok olması!.." Düşünüyorum; "Bu durum, ne anlama geliyor" ve başkaları da "altını çizdiğim" bu detayı (...mı acaba, yoksa işin esası mı) "benim anladığım gibi" mi anladılar? "Eğer benim gibi anladılarsa" ; şimdi "özellikle Beşiktaş'ı yazan çizenlere" ve de "devamlı olarak Beşiktaş'ı yazıp çizmeyip" de "arada bir Beşiktaş'ı, Lucescu'yu ya da Sinan Engin'i yazanlara" soracağım bir soru olacak: "Bir zamanlar" ve hatta "şimdi" de yeri geldiğinde ya da gelmediğinde Sinan Engin'i ya da Lucescu'yu "yere göğe koyamayanlar" , hatta ve hatta "Sinan gitti... Lucescu gitti, böyle oldu... Sinan gelsin... Lucescu gelsin..." diyenler, acaba "bu karşılıklı ve tüyler ürpertici söz, itham ve iddialardan sonra" ne düşünüyorlar? Geliyoruz bugüne... Özellikle Sinan Engin'in "Lucescu'nun karakteri ve hocalığı konusunda ettiği sözler" yenir yutulur cinsten değil!.. "Del Bosque'nin kellesini alıp" , kim bilir "belki de gene Lucescu gelebilir" diye düşünenler, "iyi düşünmeli!.." Biri "inanılmaz bir karakter abidesi" , öteki... Tam sırası; "Türkiye'ye atmaya çalıştığı çamuru" kendisine iade edeyim; "Çavuşescu'nun yetiştirmesi" bir Rumen!.. Tam bir "Makyavelci" gibi düşünerek "hedefe varalım da ne pahasına olursa olsun" diyenler, elbette ki "Lucescu özlemi" içinde olabilirler; ama sporun, ama futbolun, ama insanların "Del Bosque gibilere ihtiyacı var!.." "Başarısız" bir yönetimin eline teslim ettiği kadroda bulunan ve "takım olmak için en ufak gayret sarf etmeyen" , yarısı "geçen yıldan bitmiş" , yarısı da başarısız yönetimin "oradan buradan" alıp getirdiği, ama "ne için getirdiğini kendisinin de pek bilmediği" , çoğu "Galatasaray'dan ve Fenerbahçe'den arta kalan" futbolcuları "adam etmek" ve "bu kaostan bir ekip çıkarmak için" çabalayan, "sabır bekleyen" ve "beklemekte de çok haklı olan" Del Bosque'nin "arkasında duracağını" açıklamakla, Beşiktaş yönetimi belki de "futbol takımı için" bugüne kadar "en doğru kararını vermiş bulunuyor!.." Ama "önemli" bir başka soru daha var: Lucescu'ların, Sinan Engin'lerin "baş tacı edildiği" bir ülkede Del Bosque'lere yer var mı; varsa nereye ve ne zamana kadar var?