Demirören ve Özbek için!..

A -
A +

Hey, “yaşı yetmiş iki, yeşil çimin üzerinde neredeyse bitmiş işi” bir kişinin huzuruna kimler gidiyor, üstelik “birbirinin elinden, ötekinin yolunu keserek”, kimler onu kapmak için yarışıyor?..
Dünyada, Ümit Burnundan Kuzey Kutbuna, Avusturalya’dan Avrupa’ya, Asya’dan, Amerika’ya kadar “bir örneği var mıdır” bu rezaletin?..
Biz zannediyorduk ki, “Futbol Federasyonu Başkanı, Galatasaray Başkanı’nın yolunu kesti”, ama “bazı” arkadaşlarımızın açıklamaları başka; “Önce teklifi Federasyon yaptı, sonra devreye Galatasaray girdi!..
Hangisi “doğru olursa olsun”, ortada tam bir skandal var ve bedeli ödenmeli, hem Yıldırım Demirören ödemeli, hem de Dursun Özbek!..
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve de ülkemizin en büyük kulüplerinden ve camialarından birine “sözlü hakaretleri” basınımızın arşivlerinde duran bir kişiyi, hem de artık “ununu eleyip, eleğini duvara asmak üzere olduğu” bir zamanda “almak için” yarışan ve de “ülkelerini ne duruma düşürdüklerinin farkında bile olmayan” bu iki başkanın da artık, sporumuzda olmaması gerekmez mi?..

Ve Ali Dürüst!.. 
İşte, “Galatasaray’dan asıl ihraç edilmesi gereken” adam!..
Galatasaray, hem de “Başkanı ile Genel Sekreteri ile Lucescu’nun huzuruna gitmiş, kulübün ‘Bize gel, üst akıl ol’ teklifini iletmiş”, adam da “Birkaç gün düşüneyim, cevap vereceğim” demiş!..
Ali Dürüst işte “tam da bu süreçte, Federasyonun temsilcisi olarak Lucescu’nun huzuruna gidiyor” ve de kamuoyu tarafından görünen şekli ile  “Galatasaray’a gitme, Milli Takımın başına gel” teklifini yapıyor ve de Federasyon yönüyle de, Galatasaray yönüyle de “utanç verici” bir tablonun kahramanı oluyor; olacak şey mi?..

Tanburacı ve Tüzemen!..  
Galatasaray TV’de, ayni gün, başka başka programlarda, “iyi Galatasaraylı olduklarına inandığım” iki değerli meslektaşım, arkadaşım “Avusturya kampında gelecek hafta sonu başlayacak Süper Lig için Galatasaray takımını hazırlayan Teknik Direktör İgor Tudor hakkındaki görüşlerini” ifade ettiler. 
Biri, “Ona güveniyorum, Galatasaray taraftarı da güvenmeli” diyor, öteki, hocayı yerden yere vuruyor, “güvenmediğini ve güvenilmemesi gerektiğini altını çize çize tekrarlıyor” ve de “Mutlaka yeni bir hoca ya da üstüne bir üst akıl gelmesi gerektiğini” söylüyor!..
Ben, Dursun Özbek’in yüzüne gözüne bulaştırarak, ortaya çıkardığı “Galatasaray futbolunun yönetim krizi” bütün çıplaklığıyla devam ederken ve de Süper Ligi’nin başlamasına “günler kalmışken” ortada olan “İgor Tudor gerçeği” konusundaki görüşleri bakımından sevgili Osman Tanburacı’yı kutluyorum. 
(Ayrıca belirteyim ki, Tanburacı’nın, program adını pek sevememekle beraber Pazartesi - Perşembe GS TV sohbetlerini de bazı görüşlerine katılmamama, hem de hiç katılmamama rağmen keyifle izliyorum. Dobra dobra ve cesur, ona buna yaranma düşüncesinin d’si bile yok, kulüp ekranlarına çıkan çok kişinin aksine!!!) 
Ve de “Tanburacı’nın tam karşısında olan” ve de sözleriyle, tekrarlarıyla, gazetesindeki yazılarıyla “İgor Tudor’un yok etmek için” elinden geleni ardına koymayan sevgili Levent Tüzemen’e de “İnşallah haklı çıkmazsın” selamını gönderiyorum!..

Böyle TV mi olur?.. 
Söz GS TV’den açılmışken, bir gazeteci, bir GS TV izleyicisi olarak belirtmeliyim ki ve de  Can Erbesler kardeş başta, kimse darılmasın ve gücenmesin ki, “orta karar bir TV bile yok, ortada!..”
Galatasaray’a yakışmıyor o ekran; ne “bir-iki istisnası hariç” doğru dürüst program var, ne habercilik. 
Alt yazı haberciliği ise tam bir felaket. Bir örnek; bir gece eve geç geldim, Galatasaray’ın Eskişehirspor’la hazırlık maçı vardı. Saat 23.15, maç biteli saatler olmuş, “İtalya’da galiba ‘Cassano’ adlı bir futbolcuydu, 0nun dört gündür dönen ‘emekliye ayrıldığı’ haberi” hâlâ dönüyordu, o alt yazılarda, ama  “Galatasaray-Eskişehirspor maçının sonucu bile yoktu”; NTV Spor’a zapladım, orada “2-1’i’lik skoru, golleri atanlarla beraber buluverdim”; olacak şey mi?..
Soruyorum; neredeyse yüz gündür, aynı cümlelerle, aynı duyurular, 24 saat o ekranda döndürülür mü?..
Bitmedi; “tekrar programları” ve “programların reklamları” defalarca ve defalarca tekrarlanıyor, onlar da yetmemiş gibi, 5-6 tane “taze haber” değiştirile değiştirile o alt yazı düzenine konamıyor, hatta bazıları “imla hataları ile” saatlerce devam ediyor; gelin de seyredin ve de reyting verin bakalım GS TV’ye, verebilecek misiniz?..
Eğer, “becerilemeyecekse”, o TV kapatılmalı, yok “İlle de olacak” deniyorsa, tez elden “Galatasaray’a yakışacak bir TV hâline getirilmeli” ve bunu “becerebilecekler bulunup”, o TV’ye getirilmeli!..
Yazık, “beğenmediğim hâlde” gene de örnek göstermeliyim, kıyaslamaları için GS TV yöneticilerine; hiç mi FB TV’yi izlemiyorsunuz?..

Lucescuculara sorular!..
Ey basınımızdaki Lucescucular, soruyorum sizlere; bugünkü “Lucescu tablosunu” nasıl hazmedebiliyorsunuz; dahası, bu zat, bulunmaz Hint kumaşı mıdır ki, onu getirmek için bunca gayret sarf ettiniz? 
Günlerce yorumlarla da sürdürülen (Aksi hâlde yalanı söyleyenin Lucescu olduğu ortaya çıkacak olan) ve işte bugün gelinen noktada  “yalan olduğu” anlaşılan “Lucescu bir arkadaşına ‘Galatasaray’la anlaştım’ dedi” manşetlerini bile nasıl ve neden attınız; bu mudur gazetecilik?..

Şaka
Aziz Yıldırım’ın trafikte “motosikletli çocuk ile yaptığı” sinkaflı muhabbet (!) rezaletinden, basınımız ne kadar küçültse ve de saklamaya çalışsa bile, kamuoyu az buçuk haberdar oldu.
Bu haftanın şakası “bu konuda beni arayan” bir okurumdan, Adanalı Mahmut kardeşime teşekkür ederim.
Dedi ki; “Öcal Bey, İstanbul Valiliği Aziz Yıldırım’a bir eskort tahsis etsin, hem kendisinin, hem de trafikte olan vatandaşlarımızın can güvenliği bakımından çok iyi olur. Zira, onun otomobilinde sinyal kolunun kullanılması yasak galiba, anlaşılıyor ki, sinyal kolunun kullanılmasını, Sayın Başkan onuruna yediremiyor!..”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.