Denizli, "bal" yapmalı mı?..

A -
A +

Şampiyon Beşiktaş'ı, futbolcusuyla, teknik heyetiyle, başkan ve yönetimiyle, camia ve taraftarıyla tebrik etmek, "Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek" demek!.. Galatasaray ve Fenerbahçe'ye göre "dar ve kalitesi kısıtlı" bir kadro ile hem ligi ve hem kupayı kazanmak kolay iş değil; ama "birlik olmanın, birbirine inanma ve güvenmenin ortaya çıkardığı sinerji ile bu işi başardılar"; kutlarım!.. Bu başarıda "teknik direktör" Mustafa Denizli'ye "ayrı bir satırbaşı açmam" gerekiyor!.. Mustafa Denizli'yi "futbolculuğundan beri tanırım"; sevdiğim, beraber olmaktan, sohbet etmekten hoşlandığım bir arkadaşımdır; "bugünün çalışan" teknik adamları içinde "arkadaşım" diyebileceğim tek hocadır!.. Onun için "rahatlıkla yazıyorum" ki; o "futbolculuğu ciddiye alsaydı"; Avrupa'nın "en büyük futbolcularından biri" olarak adını Dünya Futbol Tarihi'ne yazdırırdı!.. Devam ediyorum; "ayni şekilde" eğer "Denizli, teknik direktörlüğü ciddiye alsa idi", hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, bugün Avrupa'da adından "çok söz edilen" bir hoca olurdu!.. O, futbolu da, futbolculuğu da, teknik adamlığı da hiçbir zaman "devamlılık arz eden bir iş olarak" görmedi; açıkçası "keyfi, mesleğe tercih etti!.." Görebildiğim, anlayabildiğim kadarı ile "kafasına göre yaşamak", onun özel hayatında da, iş hayatında da "hep ağır bastı"; hâlâ basıyor!.. Arada "yok olması", sonra ortaya çıkıp "en iddialı sözler" ile "hedefler koyup", çoğu zaman başarması, onu yakından tanıyanlara ve sevenlere "İsterse ve ciddiye alırsa kazanmayacağı iddia yoktur" dedirtir, çoğunlukla da, "onu sevmeyenler, yakından tanımayanlar ve özellikle kıskananlar için" ona yakıştırılan yafta "Ballı Mustafa" olur!.. Aslında şöyle bir siyasete de, ticarete de bakarsak "ballı" sözü, "kendilerine inanan, güvenen, büyük hedefler koyup o hedefe varanlar" için sık sık söylenir; kimse de "Ben neden ballı değilim de, onlar ballı" diye düşünmez!.. Denizli, belki de "hiçbir Türk Teknik adamın başaramayacağı" bir ilke adını yazdırmıştır; "Üç Büyükleri de şampiyon yapan hoca, hem de Türk hoca!.." Ve "bu rekoru" da "ancak o kırabilir"; dördüncü büyük Trabzonspor'u da şampiyon yaparak!.. Bilmem ki, Trabzonsporlu yöneticilerde "böyle" bir denemeye ve Denizli Hoca'da da "böyle" bir iddiaya istek var mı?.. İş buraya gelince, bir başka satırbaşı daha açayım: Ben Denizli'nin yerinde olsam; Beşiktaş'la yollarımı ayırırım!.. "Yakaladığı bu büyük başarıyı" geçebilecek bir hedef ancak "Şampiyonlar Ligi'nde final" ya da "UEFA Ligi'ni almak" olabilir ki, bu da "bugünün Beşiktaş'ı için" hem erken, hem de "çok zor" görünüyor; hele bu ekonomik krizde!.. "Gelecek yıl da iki kupa bile kazansa", kimse "bugünün başarısı kadar" önem vermeyecek ve üstelik "değil iki kupa, biri bile çantada keklik değil;"; üstelik Aziz Yıldırım "üç yıl üst üste şampiyonluk" sözü vermişken!.. Öyleyse "neden" bugünkü "büyük" başarıyı riske etsin, Denizli?.. "Kafasına göre takılan" bir teknik adam, "başarısının zirvesine çıkmış" adını, kariyerini ve karizmasını, "tökezlemesini bekleyen" çok insanın bulunduğu bu ülkede neden "ateşe atsın?.." Bence "teknik adamlık yapacaksa", dışarıya gitmeli!.. Yoksa, "yorumculuk" da çok keyifli bir iş!.. Kutlarım seni hocam, tek korktuğum "iddiacılığın!.." "Bu sebeple" kalır ve "başarısız olursan", kendini de, seni sevenleri de üzersin!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.